Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 'kayıp rezervler' açıklaması kamuoyunu tatmin edecek mi?

Partisinin Meclis grup toplantısında konuşan AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, döviz rezervleri tartışmalarına ilişkin açıklamalarda bulundu.

HAKSÖZ-HABER

“Kayıp rezervler” konusu sıcaklığını korumaya devam ediyor. Zaman zaman CHP’nin afişlerinin indirilmesi gibi hadiseler ortaya çıksa da mesele sadece siyasetin gündemi değil. Konu bir süredir geniş kamuoyunun da gündeminde olup çeşitli soruları ortaya çıkarmakta.

Son dönemde Berat Albayrak’ın garip istifası ve Merkez Bankası’nda birbirinin ardın sıra yaptığı değişiklikler kamuoyundaki güvensizliği besleyen ve “kayıp rezervler” meselesinde de kuşkucu bir tutum takınmasını sağlayan temel hususlar olarak zikredilebilir.

“Kayıp rezervler” mevzuunda hükümet yetkililerinin farklı beyanlarda bulunması, çelişkiye düşmesi ve meseleyi izah etmekte zorlanması da rahatsızlığı artırıyor.

Son olarak Erdoğan bugün yaptığı konuşmada iddia edilen rakamların tamamen yanlış olduğunu, 128 milyar dolarlık bir kayıp olmadığını fakat geçtiğimiz 2 yıllık dönemde 165 milyar dolarlık bir Merkez Bankası kaynağının cari açık, reel sektör borcu, vatandaşın talepleri ve yabancı sermaye çıkışı gibi durumlar için kullanıldığını ifade etti.

Bir süre önce Nurettin Canikli de benzer bir istatistik sunmuş fakat 160 milyar dolarlık kaynaktan söz etmişti fakat verdiği rakamlar bugün Erdoğan'ın bahsettiği rakamlardan farklı idi. Açıklamalar karşılaştırıldığında çelişkiler yine gözden kaçmıyor maalesef. Canikli'nin açıklaması tatmin edici bulunmamıştı, bakalım Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklaması tatminkar bulunacak mı?

Partisinin Meclis’teki grup toplantısında konuşan Erdoğan’ın “kayıp rezervler” gündemiyle alakalı olarak yaptığı açıklamalardan öne çıkan bazı vurguları şöyle:

“’128 milyar dolar nerede’ diye yaygarası kopartılan meselenin aslı şudur:

Merkez Bankası 2019 ve 2020 yıllarında, küresel ekonomide yaşanan gelişmeler ve özellikle salgının yol açtığı zorlu süreci yönetmek için çok ciddi döviz işlemleri yürütmek mecburiyetinde kalmıştır.

Bilhassa 2020 yılı dünyayla birlikte ülkemizde de gerçekten sıkıntılı geçmiştir.

Çeşitli ülkelerin salgınla mücadele için aldıkları mali tedbirlerin toplamı 16 trilyon doları, merkez bankalarının bilanço genişlemeleri de 10 trilyon doları bulmuştur.

Bu çalkantılı ekonomik iklim, elbette ülkemizi de olumsuz etkilemiştir.

Cari açığımız negatif yönde artarken turizm gelirlerimiz düşmüştür.

Yabancı sermaye çıkışı ve reel sektörün döviz cinsinden borcunu azaltma gayretleri döviz talebini artırmıştır.

Böyle dönemlerde vatandaşlarımızın tasarruflarını döviz ve yine dövizle alınan altına yönlendirmeleri de ilave bir talep ortaya çıkarmıştır.

Bu çerçevede son iki yılda, Merkez Bankası kaynaklarından 30 milyar dolar cari açığın finansmanı için kullanılmıştır.

Yabancı sermaye çıkışı için kullanılan rakam 31 milyar doları bulmuştur.

Reel sektörün döviz cinsinden borcunu azaltmak için talep ettiği kaynak da 50 milyar dolara ulaşmıştır.

Vatandaşlarımız da 54 milyar dolar karşılığı döviz ve altın alarak, tasarruf tercihlerinde değişikliğe gitmiştir.

Gördüğünüz gibi, sadece 4 kalemde 165 milyar dolarlık bir rakam ortaya çıktı.

En basit ifadesiyle Merkez Bankası rezervleri, çeşitli yöntemlerle piyasadan sağlanan emanet paralar ile altın varlığının ve şayet varsa cari fazlanın toplamından oluşur.

Rezervin amacı, ithalatçısından yatırımcısına, reel sektöründen vatandaşına kadar dövize ihtiyaç duyulan işlemlerde ortaya çıkan talebi karşılamaktır.

Merkez Bankamız bu işlemleri bir süredir, ihale yoluyla değil, Asya piyasalarında ülkemize yönelik gece yarısı operasyonlarının önüne geçmek için 24 saat esasına göre çalışan piyasa yapıcısı bankalar eliyle yürütüyor.

Piyasa döviz talebini kendi içinde karşılayabiliyorsa Merkez Bankasına ihtiyaç kalmaz.

Nitekim geçtiğimiz haftalarda, yaklaşık 15 milyar dolarlık böyle bir işlem, Merkez Bankasına ihtiyaç kalmadan, piyasanın kendi dinamikleri içinde gerçekleşmiştir.

Ama bu talebi piyasa karşılayamıyorsa, o zaman görev Merkez Bankasına düşer.

Zaten Merkez Bankasındaki döviz rezervlerinin amacı da budur.

Merkez Bankası bu görevini yapmazsa ne olur?

Öncelikle arz-talep dengesizliğinden dolayı döviz kuru istikrarsız bir şekilde yükselir.

Şayet buna rağmen talep karşılanmazsa, uluslararası piyasalarda ülke olarak temerrüde düşersiniz.”

Ekonomi Haberleri

Reklam Kurulu Kasım indirimlerinde tüketicinin aldatılmasına izin vermedi
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Işıkhan: (Asgari ücret) Önümüzdeki hafta içinde neticelendirmeyi düşünüyoruz
Bakanlık 5 belediyeye haciz başlattı
MHP’den 'Asgari Refah Seviyesi' önerisi
"Katar-Türkiye Doğal Gaz Boru Hattı" yeniden gündemde