Ankara'da valilere seslenen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 24 Ağustos'ta başlatılan “Fırat Kalkanı” isimli harekât için “Uluslararası hukukta o ülkenin hükümeti sizi çağırmazsa oraya giremezsiniz.” eleştirileri yapıldığını hatırlattı. Erdoğan, “Kusura bakmasınlar. Biz asıl o ülkenin sahipleri olan halkın dâvetine icabet ediyoruz. Zâten o ülkenin yönetimi zalim. 600 bin insanı öldüren bir katilden mi izin alacağız?” dedi.
Erdoğan, harekâtın ne kadar süreceğiyle ilgili ise, “Onu da açıklamaya gerek yok, bizim de kendimize göre bir planımız var. Bu plan nedir? Bu plan, Türkiye'nin sınırlarını güvence altına alma planıdır.” ifadelerini kullandı.
“Kendimize Göre Bir Planımız Var”
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
“Şu anda Cerablus'ta artık DEAŞ diye bir şey kalmadı. Onlar kaçacak biz kovalayacağız. Rai de aynı şekilde. Orada da adımlarımızı attık, orada da yürüyoruz. Devam edeceğiz. Nereye kadar? Onu da açıklamaya gerek yok, bizim de kendimize göre bir planımız var. Bu plan nedir? Bu plan, Türkiye'nin sınırlarını güvence altına alma planıdır. Biz bir terör koridorunun oluşturulma gayretlerine ‘evet’ diyemeyiz. Hem burada diplomatik görüşmelerimizi yaptık, yapacağız ama bir diğer taraftan da biz bu sınırlarımızı terör koridoru olmaktan çıkartıp, bir barış koridoru hâline getireceğiz. Bizim Suriye'nin topraklarında zerre kadar gözümüz yok.”.
“Neymiş efendim ‘Uluslararası hukukta o ülkenin hükümeti sizi çağırmazsa oraya giremezsiniz’. Kusura bakmasınlar. Biz asıl o ülkenin sahipleri olan halkın dâvetine icabet ediyoruz. Zâten o ülkenin yönetimi zalim. 600 bin insanı öldüren bir katilden mi izin alacağız?”.
“Türkiye'nin Suriye operasyonlarının hiç unutulmayan ve hesap edilmeyen bir şekilde hızlı ve başarılı yürümesi, dünya kamuoyunun bölgeye bakışını da değiştirdi. Bundan sonra bölgede Türkiye'nin içinde olmadığı, Türkiye'nin rızasının alınmadığı hiçbir senaryonun devreye sokulması mümkün değildir.”.
Gülen Örgütüne Bağlı Yurtdışındaki Okullar
“Dün (Çarşamba) Bakanlar Kurulu toplantısında hemen bir düzenleme yapalım, Bakanlar Kurulu kararı ile olursa öyle yapacağız veyahut da KHK içerisine sokup, dünyadaki bizim bilgimiz dışında nerede ‘Türk’, ‘Türkiye’ ünvanı varsa bunların hepsini yasaklamamız lâzım. Hemen dışişleri bakanlıklarına bunları bildirelim ve o ülkelerin yönetimlerine bunu bildirmek suretiyle bir daha bu ünvanların yasaklanmasını isteyelim. Çünkü bunun üzerinden prim yapmaya çalışıyorlar, hâlâ bu mevcut.”.
“Bu Can Bu Tende Olduğu Sürece Bu Mücadeleyi Sürdüreceğim”
“Belediye başkanlığımdan bu yana tanıdığım bu örgüt, ne yazık ki bizlere ihanet etmiştir, vatana ihanet etmiştir. İşte 1999, ondan sonra da kaçıp gitmiştir. Bölücü terör örgütünün başı buraya teslim edilirken, o da buradan malum yere gitmiştir, Pensilvanya'ya.”.
“PKK ile FETÖ'nün, DEAŞ ile DHKP-C'nin bizim nezdimizde bir farkı yoktur. Hepsi de ülkemizin, milletimizin, bayrağımızın, vatanımızın, devletimizin düşmanıdır. İşte bunları 15 Temmuz'dan sonra çok daha açık ve net gördük, yaşadık. Öyleyse hepsinin de kökünü kazıyana kadar, azimle, kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. Tek fert kalıncaya kadar, şahsım için söylüyorum, bu mücadeleyi sürdüreceğim. Bu can bu tende olduğu sürece bu mücadeleyi sürdüreceğim.”.
“Âdil Davranalım”
“Gerek FETÖ gerekse PKK terör örgütüyle mücadelenin önemli bir boyutunu da bunların kamu görevlileri içindeki uzantılarının tasfiyesi oluşturuyor. FETÖ konusunda ilân ettiğimiz olağanüstü hâl çerçevesinde süratle birtakım adımlar attık, atmaya devam ediyoruz. Aynı süreci PKK terör örgütünün kamu kuruluşları içindeki destekçileriyle ilgili de yürütmeye başladık. Sizlerden ricam, bulunduğunuz illerde bu konuda kararlı ve dikkatli çalışmalar yapmanızdır. Benim tavsiyem şu, sizlerden memurları açığa alma noktasında bir yarışa girmenizi istemiyorum, sadece âdil davranmanızı istiyorum. Çünkü bizim değerlerimizde zulüm yoktur, âdil davranalım, zulmedenleri yerinden alalım.”.
Kaynak: AA