Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılan Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi.
"İsrail yönetimi 25 gündür tüm dünyanın gözleri önünde insanlık suçu işliyor"
Cumhuriyet'in 100. yaşını Gazzelilerin ve Filistinlilerin katliama uğradığı hüzünlü bir dönemde karşıladıklarını anımsatan Erdoğan, şunları söyledi:
"7 Ekim'den bu yana Gazzeli kardeşlerimiz çok büyük bir zulme ve vahşete maruz bırakılıyor. Avrupa ve Amerika'nın koşulsuz desteğini arkasına alan İsrail yönetimi tam 25 gündür tüm dünyanın gözleri önünde insanlık suçu işliyor. El Ehli Hastanesi'nden sonra dün de Gazzeli kardeşlerimize hediyemiz olan dostluk hastanesi İsrail güçleri tarafından hedef alındı. Kanser hastalarını tedavi eden bu kritik sağlık kuruluşu İsrail barbarlığının en son kurbanı oldu. Kanser hastaları ilaca erişim imkanlarını yitirdi. Oysa savaşta bile hastanelere dokunulmaz, hasta taşıyan ambulanslar vurulmaz, bir ülkenin veya şehrin sağlık altyapısı çökertilmez. Örgütler ile devletler arasındaki en büyük fark işte budur."
Erdoğan, devletlerin savaş hukukuna uymakla mükellef olduğuna işaret ederek, "Sadece bu saldırı bile tek başına İsrail'in hiçbir hak, hukuk ve insani değer tanımadığını ispata yeterlidir. İsrail'in doğrudan sivillere yönelik saldırıları sonucunda bugüne kadar çoğu bebek, çocuk ve kadın olmak üzere 8 bin 500 Filistinli şehit edildi, 21 binden fazla Filistinli kardeşimiz yaralandı. Birleşmiş Milletler'e göre 1000'den fazla cenaze halen yıkıntıların altında. Yerlerinden edilenlerin sayısı 1 milyonu aştı. Gazze'deki binaların çok önemli bir kısmı yıkıldı veya tahrip oldu. Elektriği, suyu, yakıtı, gıdası üç hafta önce kesilen Gazzeliler bir taraftan açlıkla diğer taraftan da ağır bombardımanla adeta kıyıma uğruyor." ifadelerini kullandı.
"İsrail'in bir an önce durdurulması gerektiğine inanıyoruz"
Demokrasi ve insan haklarının beşiği olma iddiasındaki ülkelerin bu kıyıma aleni destek verdiğine dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye olarak ilk günden bu yana sergilediğimiz insani, adaletli ve onurlu tavrı bugün de sürdürüyoruz. Sivillere yönelik eylemleri kabul etmediğimizin altını her fırsatta çiziyoruz. Daha fazla kan dökerek, daha fazla çocuk öldürerek, daha fazla hastane, okul, cami, kilise, pazar yeri vurarak, Gazze'ye daha fazla bomba yağdırarak güvenliğin sağlanamayacağını ifade ediyoruz. Devlet aklını tamamen yitirdiği görülen ve örgüt gibi davranan İsrail'in bir an önce durdurulması gerektiğine inanıyoruz. Gazze'de işlenen savaş suçlarının faillerinin hukuk önünde hesap vermesi için görüşmelerimiz devam ediyor. Gazzeli mazlum ve masumların hakkını her platformda sonuna kadar savunacağız."
Erdoğan, çatışmaların daha fazla büyümeden sona erdirilmesine dair politika önerilerini AK Parti'nin grup toplantısında paylaştıklarını hatırlatarak, şunları kaydetti:
"28 Ekim'de Atatürk Havalimanı'nda gerçekleştirdiğimiz Büyük Filistin Mitingi ile de Gazzeli kardeşlerimizin yanında olduğumuzu gösterdik. 1,5 milyondan fazla insanımızın iştirak ettiği mitingimiz başta İsrail olmak üzere dünyanın birçok yerinde çok yakından takip edildi. Mazlum ve mağdurların hamisi olan ülkemiz bu konudaki hassasiyetini güçlü biçimde ortaya koydu. Pazar günü Londra'dan Paris'e, New York'tan Berlin'e, Pakistan'dan Lübnan'a kadar dünyanın farklı köşelerinde ahlak, vicdan ve hassasiyet sahibi insanlar Gazzeli mazlumlar için sokaklara döküldü. İsrail ile dayanışma adına sadece gösterileri değil, Filistin bayrağını bile yasaklayan Batılı ülkelerden yükselen bu tepkileri çok kıymetli buluyoruz. İstanbul'daki mitinge iştirak ederek Gazze için kıyama kalkan siyasi parti genel başkanlarına, sanatçılara, yabancı misafirlerimize ve 1,5 milyonu aşkın yürekli insana burada tekrar teşekkür ediyorum."
"Yeni bir güvenlik mekanizmasının tesis edilmesini gerekli görüyoruz"
Erdoğan, 25'inci günü geride kalan katliamın önüne geçilmesinin, en öncelikli mesele olduğunu vurgulayarak, "Bunun için evvelemir de ateşkesin sağlanması, ardından da kalıcı barışa giden yolun açılması gerekiyor. İlgili tüm tarafların iştirakleriyle düzenlenecek Filistin İsrail Uluslararası Barış Konferansı'nın bunun için en uygun platform olacağı kanaatindeyiz. Bölgedeki aktörlerin işbirliğinde yeni bir güvenlik mekanizmasının tesis edilmesini gerekli görüyoruz. Böyle bir adım atılması halinde Türkiye olarak sorumluluk almaya hazırız. Bizim amacımız bölgemizi içine sürüklendiği bu anafordan çıkarmaktır." diye konuştu.
Savaşı diplomatik yollarla sona erdirmek için çalışırken Gazzelilere tüm imkanlarla sahip çıkmaya devam ettiklerini söyleyen Erdoğan, "Mısır makamlarıyla koordinasyon içinde bugüne kadar 10 uçak dolusu yardım malzemesini El Ariş Havalimanı'na sevk ettik. Aralarında doktorların, sağlıkçıların, AFAD, Kızılay, basın mensuplarının da olduğu 54 görevlimizin bölgeye intikalini sağladık. Ülkemizin gönderdiği ve bir kısmı Gazzeli kardeşlerimize ulaşan yardım malzemelerinin toplamı 213 tonu buldu. Daha fazla insani yardım tırının Refah Kapısı'ndan Gazze'ye girişine izin verildikçe biz de yardımlarımızı artıracağız." bilgisini verdi.
Gazze ile Mısır arasındaki Refah Sınır Kapısı'nın açık tutulması konusunda uluslararası toplumun İsrail yönetimine baskı yapmasının önemine işaret eden Erdoğan, Türkiye'nin dünkü gibi bugün de Filistinli kardeşlerinin yanında olduğunu ve bunun gereğini yerine getirdiğini söyledi.
Erdoğan, "Ancak başta Avrupalı ülkeler olmak üzere Batı dünyası, Gazze'deki insanlık sınavında bir kez daha sınıfta kalmıştır. Tam 25 gündür çocuklar ölüyor, kadınlar ölüyor, hastaneler bombalanıyor. Tam 25 gündür 360 kilometrekarede 2,3 milyon mazlum hayatta kalma mücadelesi veriyor. Tam 25 gündür Gazze'de insanlığa ait ne kadar haslet varsa hepsi tek tek yok ediliyor ama Avrupa Birliği bırakın İsrail'i kınamayı, çıkıp ateşkes çağrısı bile yapamıyor." diye konuştu.
Uluslararası basın kuruluşlarının, 34'ten fazla meslektaşları Gazze'de öldürüldüğü halde eleştirel tek cümle dahi kuramadığına dikkati çeken Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Bunu yapmadıkları gibi hepsi bir ağızdan İsrail mezalimine kılıf uydurmaya çalışıyorlar. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Gazze'deki Birleşmiş Milletler kuruluşlarının ve personelinin hedef alınmasını sadece seyrediyor. İnsan hakları kuruluşları, 25 gündür işlenen insanlık suçları karşısında hiçbir tepki göstermiyor. Hasılı, mesele Türkiye ve İslam dünyası olunca ortalığı ayağa kaldıranlar, İsrail'in savaş suçları karşısında ortalıkta görünmemeyi tercih ediyor. Bugün binlerce Gazzeli çocuğun ölümüne seyirci kalanların, yarın herhangi bir konuda söyleyecekleri hiçbir sözün kıymetiharbiyesi olmaz. Asıl olan zor zamanda konuşmaktır, hakikatleri bugün dile getirmektir, hakkı bugün haykırmaktır. İsrail'in katliamlarına ses çıkarmayan tatlı su hak savunucularından insanlığa da dünyaya da hiçbir hayır gelmez."