HAKSÖZ HABER
Cübbeli diye bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, bir televizyon programında “2 bin selefi dernek silahlanıyor, pompalı mompalı” açıklamasının ardından, gerekirse savcılığa gidip ifade verebileceğini de söylemişti.
Hiçbir somut gerçeğe dayanmayan ve selefi düşünceye sahip bütün fertleri potansiyel birer suçlu gibi gösteren Cübbeli’nin yaptığı ihbarlar adeta istihbarat bilgisi gibi kabul görüyor. Çünkü, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu bile Cübbeli’ye destek mahiyetinde açıklamalar yaptı. Bakanlık, jet hızıyla cevap verdi. Savcı, hemen Cübbeli’yi ifadeye çağırdı.
Cübbeli Ahmet’in devlete şirin görünmek için yaptığı jurnallik, 28 Şubat dönemini hatırlatıyor. O dönem, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz da hiçbir somut delil olmadan pompalı silah mevzusunu gündeme getirmişti. Yılmaz, 100 binden fazla “kökten dinci”nin silahlandığını ve pompalı silahlarla saldıracağını öne sürmüştü. Çoğu İslami dernek, oluşum ve şahıs potansiyel birer suçlu muamelesi görmüştü.
Bugün de Cübbeli’nin aynı dili kullanarak selefi düşünceye mensup Müslümanlara iftira etmesi ve terör suçlusu muamelesi yapması gazete manşetlerinde geniş yer buldu. Cübbeli’nin “pompalı” iddiası, 28 Şubat’tın manşetlerini hatırlatıyor. O manşetler bakınca, Cübbeli Ahmet’in nereden ilham aldığı belli oluyor.
Önce Habertürk ardında da CNN Türk ekranlarında üzerine basa basa "selefiler iç savaş çıkarmak üzere 2.000 dernek üzerinden silahlanıyorlar" ifadelerini kullanan Cübbeli Ahmet ne oldu da savcılığa ifade vermeye giderken sayıyı derhal 150'ye düşürmüştü? Bahsi geçen diğer 1.850 selefi derneği iç savaş çıkarmaktan vazgeçmişti herhalde. Selefiler adında bir iç düşman yaratıp Cumhuriyet'in ve Ehli Sünnet'in bekası için "Topyekun Savaş ve Kesintisiz Seferberlik" ilan eden Cübbeli Ahmet esasen 28 Şubat darbe sürecinin psikolojik harp tekniklerine sarılmaktan başkaca bir misyon yüklenmiyor. Hiç bir somut bilgi, belge, şahit ortaya koymaksızın isim ve adres belirtmeksizin selefiler adında bir kitleyi bütün olarak suçlamaya kalkışıyor.
Cübbeli Hoca ne ilahi adaletin emirlerini gözetiyor ne de evrensel hukukun temel prensiplerini. Bu hırsı, bu öfke patlamasını, bu yeni düşman yaratma paranoyasını dava bilinci veya davetçi hassasiyetiyle filan izah etmek elbette mümkün değil.