Covid-19 komploları

Son derece popüler bir belgesel, Fransa'daki koronavirüs inkarcılığının detaylarını ve bunun dünya çapındaki sağcı hareketlerle ilişkisini gösteriyor.

Dissent / Mitchell Abidor

Çeviri: Melike Belkıs Türkmen / Haksöz-Haber

68.000'den fazla ölüme yol açan iki koronavirüs dalgasında, Fransa, zorunlu olmayan işletmelerin kapatıldığı ve sokağa çıkma yasağı gibi kısıtlamaların uygulandığı, ABD'de uygulalanandan daha ağır iki sınırlama hayata geçirildi. Dünyanın diğer pek çok yerinde olduğu gibi, hükümetin önlemlerine karşı hoşnutsuzluk ve aynı zamanda Covid-19'a da dair komplo teorileri giderek arttı.

Bu inkarcılığın gücü, 11 Kasım'da yayınlanan Hold-Up belgeselinin etkisiyle belirginleşti. Film kısmen, İsviçreli bir tasarımcı ve QAnon'a verdiği destekle aşırı sağ bir figür olarak tanınmış Ema Krusi’nin desteklediği iki kitle kaynak kampanyasının aracı olduğu 13.000'den fazla kişinin katkılarıyla finanse edildi. İlk olarak Vimeo'da yayınlanan Hold-Up, daha sonra Covid-19 hakkında yalanlar yaydığı gerekçesiyle bu platformdan kaldırıldı. Sonrasında sağ kanattan olmasıyla ve komplo teorileri içeren filmleriyle tanınan bir web sitesine aktarıldı; o zamandan beri belgesel çeşitli başka sitelere de yüklendi ve fragmanı Facebook, Twitter ve YouTube'da mevcut. Belgeselin başarısı yadsınamaz: İlk iki haftasında 6 milyon kez görüntülendi. Birden fazla platformda bulunması, ne kadar kişi tarafından görüntülendiğini saymayı adeta imkansız hale getiriyor. Fransız halkı üzerinde aşırı derecede etkili olmaya devam ediyor ve Juliette Binoche ve Sophie Marceau gibi popüler figürler tarafından destekleniyor.

İki saat kırk dokuz dakika süren Hold-Up, neredeyse tamamen uzman olarak tanıtılan kişilerin, pandemi hakkında gerçeklerin saklandığına dair iddialar ve imalar içeren konuşmalarından oluşuyor. Bu sözde uzmanlar büyük çoğunlukla epidemiyolojide (salgın hastalıklar bilimi) uzmanlığı olmayan hemşireler, eczacılar, jinekologlar, homeopatlar ve taksi şoförleri. Epidemiyoloji ile bağlantısı olanlar, hidroksiklorokin savunucusu Didier Raoult gibi marjinal, itibarını yitirmiş veya şüpheli figürlerdir.

Belgesel klasik bir koronavirüs iddiası ortaya koyuyor: Covid-19 gripten daha kötü değil; vaka sayısı son derece abartılıyor; maskeler olumlu hiçbir şey başaramaz ve tıbbi değil politik bir girişimdir; hatta yarardan çok zarar verirler; kısıtlamalar Covid-19 kaynaklı ölümleri önlemez ve hatta hastaneye gitme korkusuyla tedavi edilemeyen diğer hastalıklardan kaynaklanan ölümlerde artışa neden olur; en kesin tedavi olan hidroksiklorokin halktan saklandı. Kısacası, kamu görevlilerinin ve ana akım medya kuruluşlarının pandemi hakkında söyledikleri her şey bir sahtekarlıktır.

Bu basmakalıp inkarcılığın ötesinde, Hold-Up'ta ortaya konan uluslararası komplo, çok sayıda ama birbiriyle kesişen geniş ve dokunaklı amaçlardan oluşuyor. Bize söylendiği gibi virüs hayvanlardan insanlara geçmedi çünkü bu mümkün değil. Daha ziyade, Fransa'daki kar amacı gütmeyen bir bulaşıcı hastalık araştırma merkezi olan Institut Pasteur'da üretildi. Dünya Sağlık Örgütü Covid nedeniyle ölmesi gereken hastaların otopsilerini gizlediği sözde yönergeler yayınlıyor. Bill Gates’in uluslararası aşılama çabası da küreselci planın bir parçası. Salgınla ilgili planlama - onunla yüzleşmek için değil, yaymak için - Dünya Ekonomik Forumu ve diğer uluslararası grupların oturumlarında gerçekleştirildi. 5G de bize Covid bulaştırma planının bir parçası. Tüm bu çeşitli planların amacı, Dünya Ekonomik Forumu'nun Covid-19'un ardından küresel ekonomiyi yeniden inşa etme çabasının adı olan ve inkarcıların Yeni Dünya Düzeni altında bireysel özgürlüğü ortadan kaldırmanın bir plan olarak gördükleri“Büyük Sıfırlama”dır. Fransız basını filmdeki neredeyse her iddiayı çürüttü ve Institut Pasteur film yapımcılarına iftira davası açtı. Yine de komplo teorileri büyümeye devam ediyor.

Covid-19 inkarcılığı, dünya çapında yükselişte olan daha geniş bir sağ popülizminin bir yönüdür. Ulusal tezahürlerinin bir aile benzerliği taşımasına rağmen, biçimleri ve kurucu güçleri yayıldığı ülkelerin siyasi tarihleriyle renklendirilmiştir. Amerika Birleşik Devletleri'nde inkarcılığın geliştiği zemin, Richard Hofstadter’ın iki klasik eserinde ortaya kondu: Ameriikan Hayatında Anti-Entelektüelizm ve Amerika Siyasetinde Paranoyak Tarz. Bu arada Hold-Up, hem devrim dönemine kadar uzanan bir komplo zihniyetinin hem de daha yeni olarak 2018'de başlayan Sarı Yelek protestoları sırasında ortaya çıkan anti-elit politikaların mirasçısıdır.

1789'deki Büyük Korku sırasında, Bastille'in ele geçirilmesinden sadece haftalar sonra, Fransa'nın dört bir yanındaki köylüler, aristokrat bir komplo teorisinden etkilenerek soyluların evlerine ve şatolarına saldırdı. Dönemin ilk sağlam komplo teorisi, 1797-1798'de Augustin Barruel’in Jakobenizm Tarihini Gösteren Anılar kitabının yayınlanmasıyla ortaya çıktı ve Devrimin kendisinin İlluminati tarafından teşvik edilen bir Masonik komplo olduğunu ortaya koydu. Barruel'in uzun ömürlü tezi yirminci yüzyıla kadar ayakta kaldı. Anti-Masonik komplolar birleştirilecek ve bazı durumlarda on dokuzuncu yüzyıldaki anti-Katolik , anti-Cizvit ve en önemlisi anti-Semitik komplo teorileriyle birleştirilecekti. Tüm bu karanlık güçlerin ortak bir özelliği vardı: Fransa halkına karşı duruyorlardı.

1845'te Proudhon'un bir takipçisi olan Alphonse Toussenel, başlığında tüm programını anlatan uzun bir kitap yayınladı: Les juifs, rois de l'epoque ("Yahudiler, Devrin Kralları"). Aşırı solun bir kısmı için, kapitalizmin bütün illetleri Yahudilere atfedilebilir. Ancak anti-Semitizm, Fransa'daki her kötü olayın Yahudi komplolarına ve kontrolüne atfedildiği sağda daha da merkeziydi. Edouard Drumont’un çığır açan La France Juive ("Yahudi Fransa") 1886’da ortaya çıktı ve ilk iki yılında 140 baskı yaptı. Dünya çapında bir Yahudi komplosu fikri, hem Dreyfus olayından hem de Holokost sırasındaki 70.000 Fransız Yahudisinin toplu katliamından sonra etkisini sürdürdü. (Hatta Holokost inkarcılığı aşırı sağın çekirdeği haline geldi.) 1969'un sonlarına doğru Fransız kadınlarının Orleans'taki Yahudi dükkanlarındaki soyunma odalarından kaybolmasının Yahudi tüccarlar tarafından yönetilen beyaz köle komplosunun sonucu olduğu söyleniyordu. Bugün, Covid pandemisinden sorumlu tutulanlar,  yerel müdahalede bulunmak için önlemleri en üst düzeyde tutan küreselcilerdir.

Hold-Up'ın popülaritesinin daha belirgin sebebi, Sarı Yelek hareketini besleyen acı ve öfke nidalarında bulunabilir. Sol hâlâ etkili bir güçken, seçkinlerin zulmüne ve ihmaline duyulan öfke sınıf siyasetine kanalize edildi. Sosyalist ve Komünist partilerin çöküşüyle ​​birlikte, bu öfke, siyaset ve siyasetçilerin ve özellikle de uzmanların ve uzmanlığın olgunlaşmamış bir reddi haline geldi. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve onun yüksek eğitimli ve apaçık küstah teknokratlardan oluşan rejimi, sıradan insanların yaşamları ve geçim kaynakları hakkında çok az endişe duyarak Fransa'ya yirmi birinci yüzyıl vizyonunda rehberlik etmeye kararlı olarak göreve geldi. Amerikan iş terimlerini gereksiz kullanımı, neoliberalizm markasının simgesi haline geldi. Sarı Yelekliler 2018'de, akaryakıt fiyatlarındaki artışa ve aynı zamanda zenginlerin vergilerinin düşürülmesine karşı ortaya çıktı. Macron’un 2019'un sonlarında emeklilik reformu girişimi daha büyük protestolara yol açtı.

Dönemin sosyal ahlaksızlığı, yılın sonlarında, önceden devlete ait olan lider cep telefonu şirketi Orange'ın davasında somutlaştı: şirketin acımasız bir şekilde yeniden yapılandırılması otuz beş işçinin intihar etmesiyle sonuçlandı. Orange'ın üç lideri suçlu bulundu ve kısa süreli hapis ve para cezalarına çarptırıldı. Şirketin çalışanlarına yönelik mobbingi, Macron’un iktidara gelmesinden çok önce gerçekleşmiş olsa da, davanın ayrıntıları, Macron'un Fransız işçilerin ihtiyaçlarına dair gösterdiği ilgisizlikle mükemmel bir şekilde örtüşüyordu.

Fransız halkının büyük bir yüzdesi söz konusu olduğunda, siyasi sistem hilelidir ve hiçbir parti bunu düzeltemez;  Sarı Yelekliler'in toplandığı kavşaklarda ne sağ ne de sol partiler hoş karşılandı. Solda, Boyun Eğmeyen Fransa partisi eskiden egemen olan Komünistlerin ve Sosyalistlerin yerini aldı ve Fransa'daki geleneksel muhafazakar sağ, Le Pen ailesi ve Ulusal Cephe partisi tarafından gölgede bırakıldı. Her iksi de Avrupa karşıtı, her ikisi de her şeyden daha popülist ve her ikisi de Fransa'ya karşı olduğu iddia edilen güçlerin faaliyetlerine karşı tetikte.

Hold-Up'ta, bir hemşirenin, eczacının, ebenin veya taksicinin epidemiyoloji veya halk sağlığına dair çok az bilgiye sahip olması, elit çevrelerin dışındakilere sırtını dönen yozlaşmış iktidar yapısının parçası olmadıklarından dolayı onlara güvenmek için önemli bir sebeptir.

Gallup Dünya Anketine göre, Fransızlar "aşıların güvenliği konusunda dünyadaki en şüpheci insanlardır." Bir kamuoyu yoklaması katılan Fransızların yüzde 10'undan biraz fazlası, Covid-19 aşısı kullanıma sunulur sunulmaz aşılanacaklarını söylerken, anketler yalnızca yüzde 40'ının aşı olmayı kabul ettiğini gösteriyor. Aşı olmayacakların büyük çoğunluğu hem Ulusal Cephe hem de Boyun Eğmeyen Fransa'nın destekçileri arasında bulunabilir.

Fransız solunda ve sağında her zaman rol oynayan anti-Amerikancılık eğilimi (Amerikan kültürüne olan sevginin yanı sıra), Tıpkı BioNTech tarafından geliştirilen aşıya duyulan güvensizlikte Alman karşıtı duyguların rol oynadığı gibi, Pfizer tarafından geliştirilen aşıya karşı şüpheye yol açtı. Boyun Eğmeyen Fransa'ın lideri Jean-Luc Mélenchon, Fransa'yı aşılarını Rusya, Çin ve Küba'dan satın almaya ve Institut Pasteur'e bir "Fransız formülü" geliştirebilmesi için fon sağlamaya çağırdı. Aşılamaya karşı direnç hükümetin beceriksizliği ile birleştiğinde, sancılı yavaş bir yayılımla sonuçlandı: 12 Ocak itibariyle, Fransız nüfusunun yalnızca yüzde 29'u en az bir doz aşı aldı.

Bu nedenle Hold-Up, bugün Fransız siyasi kültürünün önemli bir ifadesidir. Siyasi sınıfa, bilime, iş dünyasına ve insan-severliğe karşı güvensizliği muğlak bir komplonun parçası olarak haklı çıkaran bir film, siyaset ve siyasetçilerin artık ülkenin sorunlarına bir çıkış yolu sunmadığı bir dönemde büyük bir izleyici kitlesi çekiyor ve destek alıyor. Covid şüphecileri için, düşman her yerdedir ve pandemi üretimi de dahil olmak üzere, insanların yaşamları üzerindeki gücünü sürdürmek için hiçbir şeyden vazgeçmeyecektir.

*Mitchell Abidor çevirmen ve yazardır.

Çeviri Haberleri

Amsterdam'daki saldırının Yahudilikle ve antisemitizmle alakası yok!
Trump'ın gelişi Filistin meselesinde neyi değiştirecek?
Trump neyi başararak seçimleri kazandı?
Demokrat Parti neden kaybetti?
10 yaşındaki Raşa'nın vasiyeti: Lütfen benim için ağlamayın...