Çokkültürlülük modelleri

Ali Bulaç

Çokkültürlülükle ilgili çeşitli modeller var. Ben üç modelin söz konusu olabileceğini düşünüyorum: Getto, karnaval ve ihtiram modeli.

Modeller "dinî veya kültürel topluluklar"la ilgilidir. "Dinî grupları" iki ana sınıfta ele almak gerekir: 1) Kökenleri semavi olanlar: Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslamiyet; 2) Kökenleri kadim hikmet, kutsal inanışlar, metafizik öğretilere dayananlar: Uzakdoğu dinleri, kadim Afrika, Avustralya ve Amerika kıtasındaki çeşitli inanışlar vs. "Kültürel topluluklar"dan, kökeninde hümanist düşünceler veya seküler kabuller yatan kültürleri kastediyorum. Eski pagan inanışlar ve ritüeller ile modern olanlar aynı kategoride mütalaa edilir.

Beşeri ilişkilerin karmaşık, yaygın ve zorunlu tabiatı dolayısıyla genellikle diğer din ve kültürel gruplarla karşılıklı ilişki içine girmek, bazı işleri birlikte yürütmek, geçici süreler veya kalıcı uzun zamanlar boyunca bir arada yaşamak zorundayız. Burada, bizden olmayan "öteki din müntesipleri veya kültürel gruplarla nasıl bir ilişki içinde olacağımız" sorusu önem kazanmaktadır.

"Getto modeli"nde her dinî veya kültürel topluluk, kendini inançları, ritüelleri ve gelenekleri içine çekip diğer din ve kültür gruplarına kapatır. Değil interaktif ilişkiye hoş bakmak, zorunlu temasın önüne bile geçmek ister. 11. yüzyıla kadar Hıristiyan Avrupa, Yahudilere bu modeli uyguladı, öyle ki Hıristiyanlar pazarda yürürlerken bir Yahudi'ye dokunmamak için azami gayret gösterirlerdi.

"Karnaval modeli"nde dinlerin ve kültürlerin ortak bir potaya atılıp eritilmesi, her birinden bir miktar unsur ve parçanın diğerleriyle karışıp bundan yeni dinî veya kültürel formların üretilmesi fikri esas alınır. Bunun her zaman eşit şartlarda gerçekleşmediği açıktır. Dinî ve kültürel grupların sahip olduğu yerleşik, siyasî, ekonomik avantajlar; mahiyetleri itibarıyla diğerlerine karşı dayanma güçlerinin farklı olması; devletlerin ve hükümetlerin takip ettiği politikalar eşit unsurların karışımından bir karnaval çıkmaz, çoğu zaman bir din veya kültür hegemonik duruma geçip diğerlerini bastırır, asimile eder. Avrupa başından beri çokkültürlülükten söz etmese de entegrasyondan asimilasyonu kastetti.

"İhtiram modeli"nde üç esas söz konusudur: a) Diğer din müntesiplerine ve kültür gruplarına saygı duymak (hürmet); b) Diğer din grupları ve kültür gruplarının temel hak ve özgürlüklerini ihlal etmeyi, onlara tecavüz etmeyi yasak bilmek (haram); c) Diğer din müntesipleri ve kültür gruplarının özel hayatları, aile mahremiyetleri konusunda dikkatli ve hassas davranmak (mahremiyetin masumluğu ilkesi).

İslam bakış açısından (b) ve (c) maddelerinde sözü edilen hususlara riayet etmek amir bir hükümdür. Yani bir Müslüman, Kur'an ve Sünnet'te yer alan hükümler dolayısıyla barış içinde bir arada yaşamayı kabul edip bunu deklare etmiş muâhid bir gayrimüslimin temel hak ve özgürlüklerini (can, mal, din, akıl ve nesil emniyetini) ihlal edemez, özel ve aile hayatına saldırıda bulunamaz.

(a) şıkkında yer alan hususlar ise niteliklerine göre değişirler. Mesela Müslümanlar Yahudilerin, Tanrı'nın iradesine göre ruhsal, zihinsel ve sosyal olarak insanın kendini yenilemesi olan Şabat Günü; yılın başlangıcı Yamim Noraim, kefaret günü Yom Kipur gibi gün ve bayramlarını tebrik edebilirler, ama kendileri de sinagoglara gidip Musevi ibadetleri yapmazlar. Müslümanlar, Hz. İsa'nın doğum gününü -25 Aralık'tan 15 Ocak'a kadar komşuları Hıristiyanların kabulüne göre tebrik edebilirler, ama kiliseye gidip ayinlere katılmazlar. Mardin'de Hıristiyanlar, Müslümanların iki dinî bayramlarını kutlar, ama camiye gidip bayram namazını kılmazlar. Müslümanlar da Hıristiyanların bayramlarını tebrik eder, ama kiliseye gidip ritüellere katılmazlar. Yahudi ve Hıristiyanlık, kökeni semavî dinlerdir. Ama pagan bir gelenek veya ritüel -yılbaşı, çam ağacı ve Noel Baba gibi- ne kutlanır ne kutlayanı tebrik edilir. Avrupa'nın bir türlü başaramadığı çokkültürlülük için en iyi model "ihtiram"dır. a.bulac@zaman.com.tr

ZAMAN