Ersin Çelik / Yeni Şafak
Dibin dibi ve çocuklar!
İslam Ansiklopedisi, ‘Cahiliye Dönemi’ni şöyle tanımlıyor: “Özel olarak Araplar’ın İslâm’dan önceki dinî ve sosyal hayat telakkilerini, genel olarak da kişilerin ve toplumların günah ve isyanlarını ifade eden bir terim.”
Bu döneme dair en bilinen, hayret edilen uygulama; kız çocuklarının diri diri toprağa gömülmesi ya da kuyulara atılması vahşetidir.
Bir insan evladını nasıl diri diri toprağa gömer? Bugün için böyle bir soruyu dile getirmek bile çok ağır. Lakin Mekke’nin İslam öncesi yıllarında, bir baba için kız çocuğu sahibi olmanın utanç olduğu biliniyor.
Hz. Muhammed Efendimiz’in, peygamber olması ile sona eren bu dönem, İslam Ansiklopedisi’nde de vurgulandığı gibi “Araplar’ın İslâm’dan önceki dinî ve sosyal hayatını” işaret ediyor.
Dünyanın farklı şehirlerinde, toplumlarında ve dönemlerindeki cahiliye adetlerini, uygulamalarını ve dayatmalarını nasıl tanımlayacağız?
Mesela 4 yaşındaki çocukların cinsiyetlerinin değiştirildiği 2023 yılının Amerika ve Avrupa’sı için ne diyeceğiz? Bu sapkınlığın önüne kim, nasıl geçecek. Bu sapık anne-babalara, öğretmenlere kim dur diyecek?
Almanya’nın Berlin şehrinde geçtiğimiz yıl, sadece LGBT’lilere hizmet veren kampüste açılan kreşte eğitim alan çocuklara eşcinsel yaşam dayatılıyor. Pedofili kapısını ardına kadar aralayan sapkın eğitim sistemi ilk adımlardandı.
Son bir haftadan iki örnek vereceğim. Biri Belçika diğeri ABD’den.
Kaliforniya Eyalet Meclisi, çocuklarının cinsiyet değiştirmesini kabul etmeyen ve desteklemeyen ebeveynlerden velayeti alarak, başka bir ebeveyne veya hatta devlete geçmesine olanak sağlayacak tasarıyı onayladı. Buradan bakınca akıl almıyor değil mi? Tıpkı kız çocuklarının diri diri gömülmesi gibi. Kaliforniya’da da ebeveynlerin anne-babalık hakları ellerinden alınıyor ve çocukların cinsiyetleri yasalar çerçevesinde değiştiriliyor. Dibin dibi! Ama dahası da var.
Yine geçtiğimiz günlerde ABD’nin Oklahoma eyaletinde bir ilkokula daha önce pedofili soruşturması geçiren Shane Murnan adında bir travesti müdür olarak atandı. Kulüplerde drag gösterileri de yapan ve sosyal medyasından paylaşan Mandalay isimli travestinin çocuklarının eğitim aldığı okula müdür olmasına isyan eden veliler oldu haliyle. Ama nafile. Okul yönetimi, geçmişte çocuk pornosu soruşturması geçiren Murnan’ı destekleyerek, eşcinsel müdürün ünlü ve iyi bir eğitimci olduğunu, meslektaşlarının tavsiye ettiğini duyurdu. Alın bir dibin dibi daha! Fakat dahası var.
Avrupa Birliği’nin ev sahibi olan Belçika’da geçtiğimiz günlerde ilkokul müfredatına ‘zorunlu cinsel eğitim’ dersi dahil edildi. ‘EVRAS’ kısaltmasıyla adlandırılan cinsel eğitim programına göre, 9 yaşındaki çocuklara sınıflarda porno izletecekler.
Belçikalı endişeli annelerden Stepha Guerisseuse sosyal medyasından yayınladığı videoda, 303 sayfalık EVRAS yasasının müfredatta çocukların yaşlarına göre nasıl işleneceğine dair korkunç bilgiler veriyor: “Diyecekler ki, ‘küçük oğlan, sen kendini sanki biraz kız gibi mi hissediyorsun? Hiç tasalanma, çok normal, belki kendini kıza çevirebilirsin.’ Yani çocuklarımızı trans yapmak istiyorlar ya da ben mi halüsinasyon görüyorum? 9-11 yaş: pornografi kavramı ve klişeleri inceleme. Nasıl ya? Sınıfta nasıl porno izletilebilir? Nasıl yapılabilir? Porno nedir ve porno karakterlerin klişeleri. İnanamıyorum, dehşet içindeyim!”
Toplamda 11.5 milyon nüfusu olan Belçika’da 1 milyondan fazla Müslüman yaşıyor. Ülkedeki 7 Müslüman kuruluş, “beş yaşından itibaren kişinin cinsiyet kimliğinin aynı veya farklı olabileceğinin farkında olması” gibi eşcinselliğe yönlendirici ve LGBT’yi dayatan maddelerin yer aldığı yasaya tepkili. Sadece Müslümanlar değil Katolik Hristiyanlar da çocuklarının istismar edileceği bu yasayı istemiyor. Ancak sözde demokrasinin beşiği olan Belçika’da yapılan anketlerde yüzde 90 oranında “bu yasayı istemiyoruz” sonucu çıkmasına rağmen EVRAS meclisten geçti. Ne anne-babaların ne de öğretmenlerin bir hükmü yok artık. Çocukları eğiterek eşcinsel yapacaklar. Şimdilik dibin dibi bu. Fakat dahası mutlaka olacaktır. ‘Cahiliye Dönemi’ne doğru hızla gidiyoruz.
Bu yüzden, 17 Eylül Pazar günü İstanbul’da ikincisini yapacağımız ‘Büyük Aile Yürüyüşü’nün en temel nedeni eşcinsel yaşamın çocuklara dayatılmasının önüne geçmek. Annelerin, babaların, gençlerin ve çocukların yer alacağı bu en insani, en medeni ve en sempatik yürüyüş Türkiye’deki LGBT örgütleri ve destekçileri tarafından hedef gösteriliyor. Geçen sene de yürüyüş yapan ailelere nefretle saldırmış, bazı ünlülere sosyal medyadan eş zamanlı paylaşımlar yaptırmışlardı. Yürüyüşten ve asıl önemli olanı da ‘çocuklarımızdan vazgeçmemizi’ istiyorlar. Dertleri bu! Berlin, Kaliforniya, Oklahoma ve Belçika’dan sonra sıranın Türkiye’ye, İstanbul’a gelmemesi mümkün değil zaten. Dibin dibi gelmiyor çünkü. Bu sapkınlığın önüne de ancak ayağa kalkarak, yürüyerek dikilebiliriz.