Çocuğun fiziksel ve siyasal istismarı!

Ali Osman Aydın, "6 yaşında evlilik" iddiaları üzerine başlatılan cadı avına dikkat çekiyor.

Ali Osman Aydın / Yeni Akit

Çocuğun fiziksel ve siyasal istismarı!

Altı yaşındaki bir çocuğun evlendirildiği “iddiası” üzerine kadrolu din düşmanları, bordrolu Müslüman hasımları, gizli gavurlar çöreklendikleri yerden çıkarak, zehir saçmaya başladır.

Hep böyledir zaten. Bu zevatın hayatı “pusuda” geçer. Saldırmak için bir bahane kollar, bahane bulamazlarsa onu kendi elleriyle icat ederler. Tıpkı bu olayda olduğu gibi.

90’lı yıllarda, ilk gençliğimin önemli bir kısmını Fatih’te geçirdim. Türkiye’deki Müslüman dernek ve vakıfların ciddi bir kısmını son 25 yıllık hikayeleri ile az çok bilirim. Bugüne kadar “altı yaşında gelin” gibi bir saçmalık ne gördüm ne de duydum. Herhangi bir delilim olmamakla birlikte, benim şahsi kanaatim böyle bir şeyin gerçek olamayacağı yönünde. Tabii bu sadece bir kanaat.

Bununla birlikte, altı yaşındaki kızını birine peşkeş çekecek tıynette birileri olabilir mi? Olmamasını umut ederim, ama olabilir. Bu mümkün… İnancım odur ki insan süfli ya da ulvi her şeyi yapabilecek istidatta bir varlıktır. Nitekim, kendi kızını iğfal etmek gibi cürümlerin en alçağını işleyen haysiyetsizler gördük haber bültenlerinde.

Burada bizim kanaatimizin bir önemi yok tabii ki. İş zaten mahkemeye intikal etmiş durumda. Aile Bakanlığı da konuyu takip edeceğini söyledi. Aile ve Adalet Bakanlıklarından talebimiz bu davanın sonuçlanması sürecini takip etmeleri. Çocuğun istismarı gerçekse ve bu istismarda ve onun örtbas edilmesinde kimlerin payı varsa en ağır şekilde cezalandırılmaları gerekiyor. Şayet böyle bir istismar yoksa, ortada konuşulanlar iftiradan ibaretse, o zaman da bu iftirayı atanların en ağır şekilde cezalandırılmalarını bekleriz. Tabii iftira atarak bir camiayı tümden karalamaya ve o camiaya mensup milyonlarca insanın manevi şahsiyetine saldırmaya kanunlarımızda bir ceza öngörülmüşse…

Ben bu olaydan daha çok olayı paravan gibi kullanarak İslam’a, Müslümanlara ve onların müesseselerine küfredenlere bakıyorum. Nesebi gayri sahihlerin İslam düşmanlığının böyle zamanlarda atağa geçtiğini biliyorum. Onlar kasıtlı bir şekilde bir kişinin işlediğini düşündükleri çirkin bir fiili, fail üzerinden tüm Müslümanlara mal etmeye, bütün Müslümanları karalamaya ve çocuk bedeni üzerinden siyasi rant devşirmeye çalışıyorlar ki, bu nesebi gayri sahihlerin bile yapmaktan imtina edecekleri bir alçalma türü.

İsmailağa camiasından yapılan resmi açıklamada, merhum Mahmut Efendi’ye isnat ederek, resmi nikahı olmayanların dini nikahlarını kıymadıklarını söylediler. Biz de Mahmut Efendi’nin ömrü hayatında bunu uyguladığını biliyoruz. Hatta kendisi ikinci eş konusunda bile müridanına sınır çizen, izin vermeyen biri idi. Ben bu yaklaşımını hep, Aliya İzzetbegoviç’in “Kadına haksızlık yapmak için kimse İslam’a dayanma hakkına sahip değildir.” ifadesine benzetmişimdir.

Camiadan böyle bir açıklama geldiği ve olayın mahkemeye intikal ettiği bilindiği halde “pusuda” bekleşen kadrolu gavurlardan bir kısmı çıkmış “Kahrolsun şeriat!” naraları atıyorlar. Ne alakası var bu olayın şeriatla?

“Tarikatlar kapatılsın, kökü kurutulsun”muş…

Sizin ağababalarınızın bile gücü yetmedi bunu yapmaya. Bu laflar, bu heves sizin boyunuzu aşar beyler; haddinizi, hududunuzu bilin…

Neredeyse tam zamanlı bir şekilde milyonların gözü önünde kocasını boynuzlayan şarkıcı teyzelerden ve farklı eğlence kollarındaki türevlerinden “ahlak” dersi alacak değiliz. Aşkı Memnu’da, yenge yeğen zifafını bütün ülkeye izleten ve oyuncusundan, senaristine, yönetmenine kadar tam tekmil Kemalist olan ensest sevicilerden “ahlak” dersi alacak değiliz. İlçe ve il belediyeleri vasıtasıyla el kadar çocukları translaştırmak ve ilkokul çocuklarını LGBT saflarına katmak için 7/24 çalışan CHP’li belediyelerden “ahlak” dersi alacak değiliz. Kitapçılarında çocuk taciz ve tecavüzünün tasvir edildiği çocuk kitapları satan İstanbul Belediyesinin yöneticilerinden “ahlak” dersi alacak değiliz. Yasin Börü gibi nice çocuğumuzun katlinde dahli olan terörist uşaklarından “ahlak” dersi alacak değiliz.

Anadolu’nun geleneksel Müslümanlığı daima Kemalizm’in ve benzeri ideolojilerin “ötekisi” olmuştur. Jung; yansıtma/gölge kuramında gölgenin, kişinin gurur duymadığı arzu ve vahşi dürtülerinin, ahlaki açıdan aşağılayıcı isteklerinin ve bastırdığı hayal ve fantezilerinin birleşiminden oluştuğunu söyler. Bir kısım Kemalistler, kadrolu din düşmanları ve kamuflajlı gavurlar da bastırmaya çalıştıkları kirli fantezilerini, pedofili arzularını dindarlara yansıtarak onları tezyif etmeye, çocuk bedeni üzerinden siyasi rant elde etmeye çalışıyorlar. Sonra da, gelin “helalleşelim” diyorlar, yerseniz…

Yorum Analiz Haberleri

Geçmişten ders çıkarmadan bugünü kurtaramayız
İsrail zulmü anlatılırken farkında olmadan Siyonist propagandaya hizmet mi ediliyor?
Siyonistlerin dokunulmazlık zırhı kırılıyor
İrticai anaokullarından CHP’li kreşlere…
Yeni normalin güzel tarafı