CMK’nın 104. Maddesinin Ürettiği Mağduriyetler ve Halis Bayancuk

Hüsnü Öndül, KHK marifetiyle CMK’nın 104. maddesinde yapılan ve tahliye kararlarına itiraz yolunu açan değişikliğin yol açtığı mağduriyetleri değerlendirdiği yazısında, Halis Bayancuk’un maruz kaldığı muamelenin de bunun son örneği olduğunu vurguluyor.

Hüsnü Öndül’ün Evrensel’de yayınlanan yazısını (23 Nisan 2020) ilginize sunuyoruz:

Tahliyeye İtiraz Özgürlüğe İtirazdır

Bugün iki hafta önce verilmiş bir örnek karardan ve bu örnek kararın neden hayata geçemeyişinden söz edeceğim.

Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesinde Halis Bayancuk adında TEVHİD dergisi sorumlusu bir yazar, terör örgütü üyesi olmak ve terör örgütü propagandası yapmak suçundan yargılanmaktadır. 09 Nisan 2020 günü yapılan duruşmada mahkeme Bayancuk’un tahliyesine karar verir. Özgürlük lehine, son dönemlerde tanık olduğum mükemmel karar şöyledir: “Tutuklu sanık Halis Bayancuk’un üzerine atılı suçun değişebilir nitelikteki vasıf ve mahiyeti, toplanması, karartılması ve değiştirilmesi gereken başkaca delil olmayışı, tutuklulukta  geçen süresi, sabit ikametgah sahibi oluşu ve Avrupa Konseyinin Avrupa İşkencenin ve İnsanlıkdışı veya Onurkırıcı Muamelenin veya Cezanın Önlenmesi Komitesi(CPT) tarafından 23/03/2020 tarihinde yayınlamış olduğu ilkeler dikkate alınarak sanığın mağduriyetine sebebiyet verilmemesi açısından CMK’nun 109/3-a maddesi gereğince yurt dışına çıkamamak ve CMK’nın 109/3-j maddesi gereğince konutunu terk etmemek suretiyle adli kontrol tedbiri uygulanmak şartıyla TAHLİYESİNE” karar  verilmiştir. CPT’nin “Özgürlüğünden Yoksun Bırakılan Kişilere Korona Virüs Pandemisi Bağlamında Muameleye İliÖzşkin İlkeler”inde tutuklama tedbiri ile ilgili şöyle denmektedir:

“Ayrıca yetkililer tutuklu yargılama yerine başka alternatifleri, cezaların hafifletilmesi ile erken tahliye ve şartlı tahliye işlemlerini daha fazla kullanmalı; psikiyatri hastalarının iradedışı yatırılmasının sürdürülmesi gereksinimini yeniden değerlendirmeli. CPT’nin açıkladığı ilkeler için bakınız: https://www.ihd.org.tr/ozgurlugunden-yoksun-birakilan-kisilere-korona-virus-pandemisi-baglaminda-muameleye-iliskin-ilkeler/

Suçsuzluk karinesine uygun, adil yargılanma hakkına uygun ve hukukun üstünlüğü ilkesine uygun bu özgürlükçü karara karşı cumhuriyet savcısı yasal yetkisini kullanarak itiraz eder. Tuhaf ve kabul edilemez bir durum ortaya çıkar. Bayancuk özgürlüğüne kavuşamaz. İtiraz üzerine başka bir mahkeme tahliye kararını kaldırır ve Bayancuk özgürlüğüne kavuşamadan tekrar tutuklanır.

Son üç yıldır pek çok insanın özgürlüğüne kavuşamadığı gibi…

Bakın son üç yılda şöyle oldu:

15 Temmuz 2016 tarihli darbe teşebbüsünden itibaren insan hakları ve özgürlükleri alanında ihlaller yoğunlaştı ve gerilemeler yaşandı.12 Eylül 1980 darbecileri 80-83 arasında 669 yasa çıkarmışlardı, 15 temmuz darbesini püskürten sivil-seçilmiş siyasi iktidar ise , darbe teşebbüsünü hak ve özgürlükleri kısıtlamak için bir fırsat olarak gördü. Darbe dönemlerinde rastlanabilecek şekilde 32 KHK ile yüzlerce yasanın yüzlerce maddesinde değişiklikler yaptı. OHAL dönemi çıkarılan mevzuat daha sonra olağan rejim koşullarında da geçerli olacak şekilde düzenlendi. AYM de KHK’leri denetleme yetkisinin olmadığı yorumuyla bu gidişe yol verdi.

İşte bu OHAL koşullarında , 20 Kasım 2017 tarihli 696 sayılı KHK’nin 93 .maddesiyle CMK 104. maddede bir değişiklik yaptı hükümet. KHK’nin bu hükmü 1 şubat 2018 tarihli 7079 sayılı Kanun’un 88.maddesiyle yasalaştı. CMK 104. madde, “Şüpheli veya sanığın tutukluluk hâlinin devamına veya salıverilmesine hakim veya mahkemece karar verilir. Bu kararlara itiraz edilebilir.” şeklinde düzenlendi.

Eskiden tahliye talebinin reddine dair bir karar verilirse, CMK’deki “ret kararına itiraz” hükmü gereği, tutukluluğun devamı yönündeki kararlara itiraz edilebiliyordu.Şimdi ise, yukarıda da belirtildiği gibi, “Bu kararlara itiraz edilebilir.” Şeklinde düzenlenmiştir. Dolayısıyla yalnız sanığın tahliye talebinin reddine dair kararlara değil, tahliye kararlarına da -yani tutuksuz yargılanma kararlarına da- itiraz yolu KHK ile açılmış oldu.Bazı örnek davaları hatırlatmak isterim. Darbe teşebbüsü davalarında yargılanan bazı sanıklar hakkında verilen tahliye kararlarına savcıların itirazları oldu. Tahliye kararı verilenler hakkında tekrar tutuklama kararları verildi. ÇHD Genel Başkanı Avukat Selçuk Kozağaçlı ve Halkın Hukuk Bürosu avukatları hakkında açılmış davalarda mahkeme heyetinin verdiği tahliye kararlarına itirazlar üzerine tekrar tutuklamalar oldu. Aynı muameleye Selahattin Demirtaş  (HDP Başkanı), Osman Kavala (İş İnsanı ve İnsan Hakları Savunucusu), Ahmet Altan (Gazeteci, Yazar), Eren Erdem (CHP Milletvekili, Gazeteci), İdris Baluken (Milletvekili), Af örgütü Türkiye Başkanı Taner Kılıç, Furkan Vakfı Başkanı Alpaslan Kuytul da maruz kaldı.Son üç yılda belki de yüzlerce insan bu muameleye maruz kaldı.Özgürlüğe itirazlar, fikirlerine katılırsınız katılmazsınız mühim değil, siyasi muhaliflere karşı açılmış davalarda gündeme geliyor. Siyasi iktidara, siyasi düzene yönelik, muhalif düşünce sahiplerine…12 Eylülcülerin “Biz sağcıya da solcuya da eşit muamele yapıyoruz” demesi gibi bir durum var ortada. Yasakçılıkta, baskıda eşit muamele! Özgürlük karşıtlığında eşit muamele!

104. madde özgürlüğe itiraz maddesi işlevi görüyor.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!