Cizre’yi, Silopi’yi, Nusaybin’i İnsansızlaştırmaya Çalışan Kim?

HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan, bölgede yeni bir tehcir sürecine girildiğini belirterek bunu Erdoğan’ın “çözüm masasını devirme”sine bağladı!

HAKSÖZ-HABER

HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan, bölgede yeni bir tehcir sürecine girildiğini belirterek bunu Erdoğan’ın “çözüm masasını devirme”sine bağlamış (!)

HDP'nin düzenlediği ‘Yarını bugünden kuruyoruz’ konferansına katılan Garo Paylan, konferans öncesi gazetecilere bölgede son zamanlarda yaşanan gelişmeler paralelinde çözüm sürecinde gelinen noktaya dair değerlendirmelerde bulunmuş.

Süreç’te gelinen olumsuz noktanın sorumluluğunu Erdoğan’a ve hükümete yıkan HDP’li vekil Garo Paylan şaşırtmadı. Gülünç olan ise Paylan’ın HDP’yi çözüm sürecini sürdürmek isteyen taraf olarak sunması…

Paylan’ın konuyla ilgili beyanlarından bir demet:

"Çözüm süreci diye bir şey ortada kalmadı. Maalesef çözüm sürecine Recep Tayyip Erdoğan bence tekmeyi vurarak, ortada çözüm süreci diye bir şey bırakmadı. Bu süreçten tekrar çıkılıp, müzakerelere ve çözüm sürecine devam edilmesini istiyoruz”

Meğer Bütün Bu Yıkım Çözüm Sürecinin Yeniden Başlaması İçinmiş (!)

Paylan’ın tüm bu yıkıma rağmen HDP’yi adeta barış havarisi şeklinde sunması şayet bütün sol gibi HDP’nin de pişkince propaganda taktiği değilse tipik bir mitomani özelliği yansıtıyor demektir. Kişide uydurduğu yalanı gerçek şeklinde algılama hastalığı olarak tezahür eden mitomani marazını maharetten saymak ise solun bir parçası olan HDP’nin çok da uzak olduğu bir hastalık değil.

Sol cenahta ve HDP’de alışkanlığa dönüşmüş olan bu mitomani hastalığı Paylan’ın beyanlarına da şu sözlerle yansımış:

"Biz tekrar çözüm sürecinin kurulmasını istiyoruz. Müzakerelerin tekrar başlamasını istiyoruz. HDP olarak bunun için mücadele ediyoruz. Başka türlü de yolu yok. Belki de uzun süre çatışmalar devam edecek ve sonunda tekrar masaya döneceğiz. Ama geride pek çok kayıplarımız olacak. O açıdan bizler kayıplarımız olmadan, Türkiye’yi bir iç kaosa götürmeden çözüm sürecine, müzakereye geri dönmesini istiyoruz. Bu ülke defalarca çıkmaz sokağa girdi ve geride bıraktığımız yalnızca kayıplarımız, acıları ve gözyaşları var. O açıdan biz bunlara tevessül etmeden tekrar ülkeyi zehirleyen bu süreçten tekrar çıkılıp, müzakerelere ve çözüm sürecine devam edilmesini istiyoruz."

Bölgede son birkaç aydır ‘Öz yönetim’ adı altında hendek ve barikat siyaseti marifetiyle hayatı bölge insanı için cehenneme çeviren bir zihniyetin siyasal düzlemdeki sözcüsü olan biri olayları ancak bu kadar çarpıtabilir. Bu yorumlama biçimini salt Garo Paylan’a indirgememek lazım. Keza gelişmeleri bu şekilde çarpıtarak ve tek taraflı yorumlara tabi tutarak lanse etmek, başka bir değişle hükümeti günah keçisi ilan edip HDP’yi ve PKK’yi barış havarisi şeklinde sunmak sadece Paylan’a has bir yaklaşım biçimi değil.

Tehcir ve İnsansızlaştırmanın Müsebbipleri Kim?

Paylan’ın sözlerinden dikkat çekici bir vurgu da “Yeni bir tehcir süreci belki de. Bu Cizre, Silopi, Nusaybin’i insansızlaştırma meselesi.” cümlesindeki “insansızlaştırma” sözcüğünde açığa çıkıyor. Tam olarak "Son olaylar maalesef girdiğimiz çıkmaz sokaklar, kan, gözyaşı ve ölüm ama bu seferki paradigma çok daha farklı. Artık şehirleri tanklarla, toplarla, obüs topları ile kurulan çok daha karanlık bir süreç ve insansızlaştırma süreci. Yeni bir tehcir süreci belki de. Bu Cizre, Silopi, Nusaybin’i insansızlaştırma meselesi. Devletin yeni bir sürece girdiğini gösteriyor" diyor Paylan.

Bölgede insanların tehcire zorlandığı ve adeta bir insansızlaştırma sürecine gidildiği kesin. Ama tüm bunlara yol açan gelişmelerin adresine ilişkin yapılan bu gönderme insana “pes artık” dedirtecek cinsten bir pişkinliği yansıtıyor. Evet, Paylan’ın temas ettiği gibi Cizre’de, Silopi’de, Nusaybin’de bir insansızlaştırma sürecinin işaretleri var. Var olmasına var ama fail olarak gösterilen adres yanlış. Bu da dahil son zamanlarda çözüm sürecinin yaşadığı donma halinin de bölgedeki bütün yıkım ve öne çıkarttığı dramın da temel ve hatta tek sorumlusunun PKK’siyle HDP’siyle kamuoyu önünde kendisini barış havarisi olarak sunmaktan geri kalmayanlar olduğunu dünya alem biliyor. Mitomani marazını maharetmiş gibi sunanların gerçekliği çarpıtmaya ve hedef saptırmaya adeta yemin etmiş ısrarcı tutumları ise onların ancak zavallılıklarını arttırabilir.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!