Çıplak arama iddialarını yalanlamadan önce keşke Resmi Gazete’ye bir göz atsaydınız!

İktidar sözcüleri kendi bakanlıklarının yayınladığı yönetmeliğe bile bakma zahmetine katlanmadan cezaevlerinde çıplak arama iddialarını toptan reddederek sorunu çözmüş oluyor mu?

HAKSÖZ-HABER

Türkiye’de insan hakları ihlallerine yönelik gündeme gelen iddiaları iktidar sözcüleri kategorik olarak reddeden bir tutum içindeler. Bu çerçevede geçtiğimiz hafta Meclis gündeminde tartışılan çıplak arama iddialarıyla ilgili olarak da aynı tutum sergilendi.

HDP Kocaeli Milletvekili ve İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun cezaevlerinde ve emniyette çıplak aramanın dayatıldığına dair sözleri üzerine birbiri ardına açıklama yapan AK Partili yetkililer beklendiği üzere iddiaları yalanladılar.

AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin on yıllardır kadınların haklarını savunan bir kişi olduğunu, böyle bir şeyi kabul etmesinin mümkün olmadığını, iddiaların tümüyle yalan olup FETÖ propagandasından ibaret olduğunu ısrarla belirtti, hatta hızını alamayıp Gergerlioğlu’nu da Meclisi terörize etmekle itham etti. 

Aynı şekilde bir diğer AK Parti Grup Başkanvekili Cahit Özkan ise “Çıplak arama iddiası varsa belgesini getirsinler” diyerek çıplak arama iddialarını yok saydı.

Oysa bu iddiaların gerçek olup olmadığını öğrenmek zor değildi. Herhangi bir cezaevine gidip araştırma yapmaya ya da Adalet Bakanı’na sormaya dahi gerek yoktu. Bunun için yapılması gereken tek şey Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Cezaevleri Yönetmeliğine bakmaktı.

Nitekim daha kısa bir süre önce, Türkiye’nin korona krizinin ilk safhasını yaşadığı günlerde kabul edilen ve 29 Mart 2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi İle Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmeliğin 34’üncü maddesinde çıplak aramanın hangi koşulda ve nasıl yapılacağı detaylı bir şekilde yer almıştı.

Yönetmeliğin 34’üncü maddesinin 2’inci bendinde çıplak aramanın hangi koşullarda yapılacağı ayrıntılı bir şekilde tarif ediliyor. Çıplak aramanın  “makul ve ciddi emarelerin varlığı” ile yapılacağının belirtildiği yönetmelikte, aramanın kurum en üst amirinin gerekli görmesi hâlinde, çıplak olarak veya beden çukurlarında belirtilen usullere göre yapılabileceği belirtiliyor.

Yani özetle yönetmelik cezaevlerinde idarecilerin şüphelenmeleri halinde tutukluların çıplak bir şekilde aranması konusunda yetkili olduklarını belirtmekte. Bu durumda makul şüphenin ne olup olmadığı gündeme gelmekte.

Elbette gözaltına alınan birinin veya cezaevine gönderilen bir tutuklunun vücudunda bir şey gizlemeye çalışması ihtimali mevcuttur. Böyle bir durumda bu kişinin vücudunda arama yapılması gerekli olabilir. Ama bunun kararının nasıl verileceği hususunda net ölçüler ortaya konmalıdır.

Örneğin vücudunun belli bölümlerinde uyuşturucu madde gizlediği iddia edilen bir kişinin aranması zorunluluk oluşturabilir. Ama manyetik alandan geçirilen ve hiçbir şüphe uyandırmayan ve bilhassa da siyasi kimliği olan şahısların illa da çırılçıplak soyularak aranmalarının zorbalık haricinde bir mantığı yoktur.  

Nitekim bu konuyla ilgili olarak Eylül ayında Uşak Emniyetinde FETÖ suçlamasıyla gözaltına alınan çok sayıda kız öğrencinin böylesi bir muameleye tabi tutulduklarına dair iddiaları, aynı şekilde Gezi Parkı davasından dolayı gözaltına alınan Mücella Yapıcı’nın iddiaları bu meselenin siyasi kimlikli sanıklara yönelik bir aşağılama tarzı olarak uygulandığına işaret etmekte. 

Sonuç itibariyle iktidar sözcülerinin hiçbir araştırma gereği duymaksızın gündeme gelen iddiaları kategorik olarak reddetmeleri çok yanlış ve kibirli bir tutum. Buna karşın en azından bu iddiaları reddetme ihtiyacı hissetmeleri, bir şekilde meşrulaştırma çabasına girişmemeleri ise iyi bir şey.

Bu durumda yapılması gereken şey usulsüzlüğe, çirkinliğe yol açtığı anlaşılan yönetmelikteki maddelerin netleştirilmesi, istismara kapalı hale getirilmesi olmalı. Aksi durumda insan hakları ihlalleri konusunda önceki iktidarların düştüğü hale düşmesi kaçınılmaz bir sonuçtur. AK Parti iktidarı geçmiş hükümetlerin polise, bürokrasiye aşırı güven söyleminin kendilerini nerelere sürüklediğini ve sonuçta işkence zulmünü örtme tavrına sürüklediğini görmek zorunda.

*

Eylül ayında Uşak’ta gözaltına alınan birçok kız öğrencinin çıplak aramaya maruz kaldığı iddialarını konu edinen haberimiz >>>

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!