Çin’in Doğu Türkistan’daki zulüm politikalarının sonuçları gittikçe vahamet sınırlarını zorluyor.
Pandemi adı altında apartmanlar kaynak yapılarak kapatıldığından binanın içerisinde kalanlar yanarak öldüler. Güya pandemi gerekçesiyle uygulanan politikalar açlık ve hastalıkları derinleştirirken son olarak kapatılan binada çok sayıda Doğu Türkistanlı yanmıştı.
Çin’in Türkistan’da zulüm ve soykırım uygulamaları dünya kamuoyunun da sessiz kalmasıyla her geçen gün daha da derinleşip şiddetleniyor.
Çin protestosu sırasında “Kahrolsun Kızıl Çin!”, “Kahrolsun Komünizm!”, “Kahrolsun Xi Jinping!”, “Urumçi’yi Yakanlar Cehennemde Yansın!” sloganları atıldı. Konsolosluk binasına yaklaştırılmadıkları için katılımcılar Tarabya deniz kenarında toplandı. Urumçi’de aralarında çocukların da bulunduğu ölüler için Muhammed Emin Hoca Kur’an-ı Kerim tilaveti yaptı ve dualar edildi.
Etkinlikte bir konuşma yapan Hidayet Oğuzhan “Türkistan’a ateş düştü, ıstırabımız büyük. Zulüm Türkistan’da 73 yıldır sürüyor. Demografik değişim adına katliamlar yapıldı. Çin’in son 5-6 yıldır sürdürdüğü soykırım kampanyasının son halkası 24 Kasım’daki son katliam olmuştur. BM kararlarını hiçe sayan Çin zulmünün soykırım mertebesine ulaştığı pek çok dünya parlamentosu tarafından kabul edildi ve kınandı” şeklinde konuştu. Oğuzhan, Çin’in protestolara daha şiddetli cevap vererek zulmünde sınır tanımayacağı korkusu taşıdığını kaydederken, “Çin diasporada direnişin azmini kırmaya çalışıyor ama buradan onlara mesaj veriyoruz: Bağımsızlık ve mücadele ateşimiz Çin işgali bitene kadar devam edecek!” diye konuştu.
Protesto, Çin zulmünün daha da derinleşmemesi için dünya kamuoyunu duyarlılığa çağıran vurguların yapıldığı konuşmalarla sona erdi.