Çınar’da bir ton bomba ile gerçekleştirilen saldırının ardından ilçe yaralarını sarmaya çalışıyor. Saldırının gerçekleştiği mahallede patlamayla yaşanan şok ve izler henüz taze. Yıkıntılar arasında sağlam kalmış eşyalar toplanıyor sahipleri tarafından ancak, ne kendilerinin gidebilecek, ne de eşyalarını koyabilecekleri yerleri var.
Abdulkadir Konuksever'in haberi:
Patlamada harabeye dönmüş evinin balkonunda ve elinde parçalanmış Kur’an sayfalarıyla aşağıda yıkıntıları tespit etmek üzere çalışan habercilere sesleniyor;
“Barış istiyorum. Allah rızası için barış, barış... Evim yıkıldı, başkalarının yıkılmasın. Sesimiz bütün dünya’ya gitsin. Bütün büyükler gelsin. Barış istiyorum, yeter artık, yeter. Yasin okuyordum. Bana bir şey olmadı, bundan dolayı. Allah rızası için, Yasin okuyordum. Bu parçalar tek kaldı. Komşularım öldü başkaları ölmesin.”
Balkonundan parçalanmış Kur’an sayfalarını sallayan Medine Arzu saldırıdan yara almadan kurtulmuş. Ancak eşi Mehmet Şirin Arzu yaralı ve evi büyük hasar görmüş. Sokaktakiler onu susturmaya çalışsa da, kimseyi dinlemeyerek bağırmaya ve yapanlara beddua etmeyi sürdürüyor.
Çınar Emniyet Müdürlüğü’ne yapılan saldırıdan en çok Belediye Lojmanları’nın bulunduğu mahalle etkilenmiş. Yaralıların çoğunluğu da bu mahalleden. Evler kullanılamayacak kadar hasarlı, eşyalar ise patlamanın yarattığı basınç ile parçalanmış durumda. Çünkü bir ton büyüklüğünde bomba sadece elli metre uzakta patladı.
‘Kırk dakika yaralı eşimle çıkamadık’
O patlamanın ardından yaşanan çatışmayı, komşularıyla birlikte binanın merdivenlerinin bulunduğu boşlukta savuşturan Sabiha Özcan, gözünden yaralanmış eşi Erkan ile birlikte 40 dakika çıkamamış dışarıya.
“Eşim yaralanmıştı ve kanaması vardı. Evin duvarları çöktüğü için kalamazdık. Çıkıp merdivenlerin üzerine çöktük. Komşularım da gelmişti ve çatışmaların dinmesini bekledik. Sesler kesilince dışarı çıktık. Her taraf alt üst olmuştu, gelen ambulanslara koşarak eşimi hastaneye yetiştirdik. Bakın evime, her şeyim ortada ve parçalanmış durumda. Bakın bu perdedeki kan eşime ait. Bir tek evladıma bir şey olmadığı için şükrediyorum. Allah aşkına yeter artık, artık yeter, gerçekten yorulduk, bunaldık ve kaldıramıyoruz. Bu işi yapanları kınıyorum, bizlere de günah, bizlere de...”
‘Polis ve eşi alevler içinde aşağı atladılar’
Nuran Öztepe saldırıya uğrayan polis lojmanlarına bakan evde yaşıyor. Hayatta kalmasını sağlayan, evlerinin taştan yapılmış duvarları. Patlamanın şiddeti büyük hasar verse de taş duvarları yıkılmamış. Öztepe polis lojmanlarında gördüğü şey ile şoka girmiş.
“Bir şeyler atıştırmak için mutfağa girmiştim. Patlama ile birlikte yere yığıldım. Pencere yerinden çıkıp kafama düştü. Başımdan yaralandım. Deprem oluyor zannettim. Tüp patlamış da olabilirdi. Her taraf karanlık olduğundan bir şey de göremiyordum. Bağırmaya başladım, ‘anne kurtarın beni’ dedim. Zorlayarak mutfak kapısını açtım, annemin olduğu tarafa gittim. Birden lojmanların olduğu tarafı gördüm. Alev içindeydi, polislerin eşleri yardım çığlıkları atıyordu. Bir polis ve eşini gördüm, ikisi de alevler içindeydiler. Önce söndürmeye çalıştılar, sonra ikisi birden birinci kattan kendilerini aşağıya attılar. Kendimizden çok onların durumuna üzüldüm, şoka girdim olanlar karşısında. Ambulans sesleri gelmeye başlayınca çıkarak onlara ulaşıp, hastaneye gittik. Lütfen yüzümün fotoğrafını çekmeyin, yüzümden de yaralandım.”
‘Yetmedi mi artık, daha ne kadar ölecek insanlar?’
Mehmet Nuri Kopçak saldırıda yaralananlardan. 58 yaşındaki Kopçak saldırı olduğunda torunu ile birlikte televizyon izliyormuş. Duvar üzerlerine yıkılmış.
“Evde çocuklarım ve torunlarımla televizyon izliyorduk. Patlamayı duymadan önce duvarlar patladı. Üzerimize geldi. Sarılıp torunumu korumaya çalışırken kafamdan yaralandım. Dışarısı yatışınca, çıktım. Savaş alanı gibiydi. Her taraftan çığlıklar, sesler yükseliyordu. Yazık, günah daha ne kadar ölecek insanlar, daha kaç kişi ölecek? Kimseler ölmesin artık.”
‘Belâ gelip bizi buldu’
Şeyhmus Açıkgöz, patlamada çöken evinin altından kendi çabasıyla çıkmış. O şanslı, ancak ağabeyi ve iki yeğeni için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Ağabeyi ve yeğenlerinin yasında tâziyeleri kabul eden Şeyhmus Açıkgöz’ün de tek isteği insanların ölmemesi ve bu çatışmaların durması.
“Patlama ile birlikte her taraf karardı. Evimiz olduğu gibi başımıza çöktü. Benim bulunduğum taraf tam çökmemişti. Sağımı solumu kontrol ettim, yaram yoktu. Sürünerek dışarı çıktım. Baktığımda ağabeyimin olduğu tarafın tamamen çöktüğünü gördüm. Ağabeyim bakkal, kendi halinde insanlarız, siyasetle falan işimiz yok. Ama belâ gelip bizi buldu. Ağabeyim Lokman ve yeğenlerim Murat Alper ile Ecrin öldüler. Sadık Efe hâlâ hastanede. Biz de cenazemizi defnettikten sonra taziyemizi kurduk. Perişan durumdayız, üç günlük dünyanın kime ne faydası var ki bu kadar kan döküyorlar? Olan hep bize oluyor.”
'Bir ton bomba kullanıldı'
Öte yandan, Çınar saldırısı ile ilgili Çınar ve Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılıklarınca başlatılan soruşturma sürüyor. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan alınan bilgiye göre, saldırı bir kamyonete yüklenen bir ton patlayıcı ile gerçekleştirildi. Mobese kameralarını izleyen savcılık bir kişinin kamyoneti Emniyet Müdürlüğü Hizmet Binası'nın arkasına park ettikten sonra uzaklaştığını tespit etti. Olayla ilgili iki kişi gözaltında bulunuyor.
Bakan Çınar’da
Çınar’daki saldırıda evinde şehit olan polis memuru Mehmet Şenol Çiftçi ve kızı Mevlüde İrem’in cenaze törenine katılan Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkçi, AK Parti İstanbul Milletvekili Mehdi Eker, Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy ve Diyarbakır Emniyet Müdürü Adnan Taşdan törenin ardından Çınar’a geçerek burada saldırıdan zarar gören aileler ve esnafla görüştüler. Gümrük ve Ticaret Bakanı Tüfenkçi zararların karşılanacağını ve vatandaşların PKK terörüne terk edilmeyeceğini söyledi.
Kaynak: Al Jazeera