HAKSÖZ HABER
Çin yönetimi Doğu Türkistan meselesinde kendisine yöneltilen her soruya tehditvari bir üslupla cevap veriyor. Dünya ekonomi piyasasında etkinliği olan Çin buradaki gücünden faydalanarak Uygur meselesinin üstünü örtmek istiyor.
BM’nin 46. İnsan Hakları Konseyi oturumunda Türkiye, ABD, İngiltere, Almanya başta olmak üzere birçok ülke Çin’in Doğu Türkistan’daki hak ihlallerine son vermesi çağrısında bulundu.
ABD, Çin'i Uygurlara soykırım yapmakla suçladı ve yaptırım uygulanabileceğini vurgulayarak gerekli adımların atılması çağrısında bulundu.
İngiltere Dışişleri Bakanı Dominic Raab da daha erken saatlerde yaptığı açıklamada, Çin'in Uygur Türklerini hedef alan "geniş kapsamlı" işkence ve zorla çalıştırma gibi eylemlerde bulunduğunu belirtti.
Almayan Dışişleri Bakanı Heiko Mass ise azınlık haklarına dikkat çekerken Uygurlara yönelik hukuksuz politikalar sonlandırılmalı dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da bugünkü konuşmasında Türkiye'nin bu konuda şeffaflık beklediğini ifade etti. "Türkiye, Çin'in egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı gösterirken, Uygur Türklerinin ve diğer Müslümanların insan haklarının korunmasının öneminin de altını çiziyor. Yüksek Komiserlik heyetinin bölgeye olası ziyaretlerine ilişkin gelişmeleri takip etmeye devam ediyoruz. Çin'in daveti üzerine, kendi milli heyetimizi de bölgeyi ziyaret etmesi için göndereceğiz"
Yeterli olsa da olmasa da önde gelen ülkelerden yapılan bu çağrılar, Çin yönetimi tarafından yalan gerekçelere sığınılarak reddedildi. Çin Dışişleri Bakanı Wang’ın ortaya sürdüğü en büyük delil ise Sincar bölgesindeki camilerin varlığı. 24 bin cami olduğunu iddia eden Wang buradan yola çıkarak Doğu Türkistan’da her şeyin güllük gülistanlık olduğunu ifade ediyor!
BM ülkeleri dışişleri bakanlıklarından yapılan açıklamalar hakkında “karalayıcı saldırı” tanımını kullanan Wang, bölge insanlarına yönelik alınan önlemlerin “terörle mücadele” kapsamında gerçekleştirildiğini söylüyor. “Bu bölgede yaşayanların dört yıldır ‘herhangi bir terör eylemiyle karşılaşmadan sosyal istikrar ve güçlü bir kalkınmaya’ tanık oldular”
Wang’ın sosyal kalkınmadan anladığı şeyin ne olduğu ise meçhul! Uygur ailelerini bölen ve kadınları Çinli erkeklerle yaşamaya zorlayan ÇKP yönetimi, camileri yıkmanın ötesinde insanların sakal bırakmasına dahi izin vermiyor. Evinde Kur’an bulunanlar ise süresiz bir şekilde toplama kamplarına alınıyor!