Çin'in Doğu Türkistan'da inşa ettiği toplama kamplarından birinde aylarca tutulduktan sonra serbest kalan 42 yaşındaki Uygur Türkü Ömür Bekalı, Pekin yönetiminin dünyaya 'eğitim merkezi' olarak lanse ettiği kampta yaşadıklarını anlattı.
Sabah saat 7'de kalkıp 40-50 kişilik gruplar halinde, yüzleri duvara dönük bir şekilde 7:30'a kadar Çin ulusal marşını söylediklerini dile getiren Bekalı, güne zorla domuz eti yiyerek başladıklarını söyledi.
Bekalı, AFP'ye verdiği röportajda, Doğu Türkistanlı Uygur ve Kazakların aile üyelerine zarar gelmesinden korktukları için yaşadıklarını medyaya anlatamadıklarını dile getirdi.
Çin'in 1949'dan bu yana hakimiyeti altında tuttuğu Doğu Türkistan'ın Karamay kentinde bir toplama kampında kalan Ömür Bekalı, buralarda Uygurca ya da Kazakça konuşmanın kesinlikle yasak olduğunu sadece Çince konuşulabildiğini belirtiyor.
Delilsiz, kanıtsız terörizm suçlaması
Etrafı yüksek duvarlar ve tel örgülerle çevrili yüksek güvenlikli toplama kampları, 24 saat kameralarla gözetim altında tutuluyor. Kamplara giriş çıkış yasak. İnsan hakları örgütlerinin 'asimilasyon merkezi' olarak da tanımladığı toplama kamplarına götürülenlerden haber alınamıyor.
"Kamplardan çıkabilenlerin çoğu, Türkistan'daki akrabalarının hayatını tehlikeye atmamak için orada yaşadıklarını anlatmamayı ve sessiz kalmayı tercih ediyor." diyen Ömür Bekalı, kamplardaki ağır günlük yaşamın bir tek amacının bulunduğunu dile getiriyor. Bekalı'ya göre, Çin'in hedefi, Doğu Türkistanlıların hayatından dini inançlarını en ufak bir nokta kalmayıncaya kadar silmek.
Doğu Türkistan'da Uygur bir baba ve Kazak bir anneden dünyaya gelen Ömür Bekalı, 2006 yılında Kazakistan'a göç etmiş ve Kazak vatandaşlığına geçmiş. Ancak 23 Mart 2017'de bir iş gezisi için gittiği Doğu Türkistan'da Çinli güvenlik güçlerince gözaltına alınarak "teröre destek" suçlamasıyla 7 ay cezaevinde tutulmuş. Ardından da toplama kampına gönderilmiş.
Bekalı, "Toplama kamplarında öğretmenler, sanatçılar ve yaşlı insanlar var. Peki onlar terörist mi?" diye soruyor.
Özellikle cuma ve bayram gibi Müslümanlar için kutsal sayılan günlerde zorla domuz eti yedirildiğini söyleyen Ömür Bekalı, "Dua etmek ve hafif sakal bırakmak dahi onlar için radikalleşme belirtisiydi." diyor.
Geçirdiği travmanın ardından toplama kampından çıkmasına izin verilen ve salıverilmesinde Kazak hükümetinin devreye girmesinin etkili olduğunu düşünen Bekalı, halen İstanbul'da yaşıyor.
"Uygur Türkleri siyasi baskı ve işkence görüyor"
Pekin yönetiminin "yeniden eğitim" ya da "mesleki eğitim" adı altında en az 1 milyon Uygur ve Kazak Türkünü toplama kamplarında tuttuğu biliniyor.
Birleşmiş Milletler ve İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) dahil bağımsız kaynaklarsa, herhangi bir yargı kararı olmaksızın bu kamplarda tutulan mahkum sayısının 3 milyonun üzerinde olduğunu belirtiyor.
Kamplarda kalanlar domuz eti yemeye, alkol almaya ve İslam dinini kınamaya zorlanıyor.
'Aşırılık yanlıları tarafından kandırılan, aldatılan bazı kişilerin yeniden eğitime tabi tutulduğunu' savunan Pekin yönetimi ise söz konusu uygulamayı, "dinci radikallerle mücadele" olarak lanse ediyor.
Kaynak: Euronews