Çin Büyükelçiliği ve radyosu Çin'in ‘Uygurların haklarını koruduğunu’ iddia ediyor

Ankara Çin Büyükelçiliği’nin paylaştığı bir gönderiye referans olan Uluslararası Çin Radyosu, propaganda haberlerinde Çin’in, Uygurların haklarını koruduğunu iddia etti.

HAKSÖZ HABER

Yüzbinlerce Uygur’u sistematik bir şekilde soykırıma maruz bırakan Çin’in kara propagandası durmaksızın devam ediyor.

Çin Ankara Büyükelçiliği paylaştığı bir Çin Radyosu haberini referans göstererek Çin’de Uygur Kadınların haklarının korunduğunu iddia etti.

Milyonlarca Uygur Türk’ünün yaşadığı Xinjiang bölgesinde kadın haklarını koruduklarını iddia eden federasyon başkanının sözlerine yer verilen haberde: “Xinjiang’da kadınların haklarını koruma çalışmalarına büyük önem verildiğini ve kadınların siyaset, ekonomi ve kültür gibi alanlardaki meşru haklarının teminat altına alındığı” iddia edildi.

Çin Ulusal Radyosu’nun Uygur Türklerine uygulanan soykırımları reddettiği diğer haberlerinde de: “Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zhao Lijian, sözde Uygur Mahkemesi’nin “yalan yaratan bir makine” olduğunu söyledi.” Gibi propagandif cümleler kurulduğu görülüyor.

Sözde yerel hükümet yetkilisi oldukları ifade edilen kişilerin ağzından Çin’e övgüler dizilen haberlerde de: “Çin’in Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi yerel hükümeti dün Beijing’de bir basın toplantısı düzenledi ve Batılı ülkelerin Xinjiang’ın insan hakları durumu hakkındaki suçlamalarını püskürttü.” ve “Xinjiang yerel hükümeti sözcüsü Xu Guixiang, “Ancak Batılı ülkelerdeki Çin karşıtı güçler gerçekleri göz ardı ederek, yalanlara delice inanıyor. Bu, Çin karşıtı güçlerin Xinjiang’ın durumuna gerçek anlamda önem vermediklerini ve sadece Çin’in iç işlerine karışmak için bahane bulmaya çalıştıklarını kanıtlıyor. Çin karşıtı güçlerin tüm bu girişimleri dünya kamuoyu önünde büyük alay konusu haline gelmiştir.” cümleleri sarf ediliyor.

Belirsizlik ve tutarsızlıklar üzerine kurulan bir tutuklama sistemi oluşturan Çin yönetimi gözetlediği toplumu önce göz hapsiyle baskı altına alıyor, eylemlerini inceleyip kendi “suç ve ceza” ilişkisini kurup masum insanları eğitim merkezi adını verdiği yerlerde asimilasyona maruz bırakırken tüm dünyaya da böyle bir şeyin onca kanıta rağmen olmadığını iddia ediyor.

Çin yönetimi Mao felsefesinin üzerine kurulu anlayışı ile Komünizmin en şedid halini Uygurlu Müslümanlar üzerinde bir araç olarak kullanıyor.

Komünizmi sözde uyguladığını iddia eden Çin Halk Cumhuriyeti, kapitalist ve makyavelci üretim-tüketim ağının bir esiri olarak sözde batı karşıtı yapısını savunamadığı gibi eylemleri ile de bir zamanların sömürgeci ve asimilasyoncu Batı’sına benzediğini kanıtlıyor.

Eğitim kampları adı verilen ve dönüştürme amacı ile inşa edilen devasa toplama kampları görünürde Auschwitz’e benzemese de gaye itibariyle tipik bir soykırım merkezi olarak çalışıyor.

Raporlar ve BBC ekiplerinin ulaştığı görsellerle varlığı kanıtlanan soykırım merkezlerini ise Çin, eğitim kampı olarak niteleyerek suçluluğunu örtbasa girişiyor.

Yeniden eğitim merkezi adı verilen kamplara götürülen Uygurlulara Çin alfabesi öğretilerek Çin kültürüne adapte edilmeleri amaçlanıyor.

Geçtiğimiz aylarda Alman antropolog ve Uygur bölgesindeki gözaltı kampları konusunda dünyanın önde gelen uzmanlarından biri olan Dr. Adrian Zenz, Çin’in Uygurlar üzerinde zorla doğum kontrolü gibi nüfus kontrol politikaları ve taktikleri uyguladığını tespit eden yeni çalışmasını duyurmuştu.  

Uygur Türklerine yönelik soykırım uygulamalarını gittikçe sertleştiren Çin, Uygur kadınlarının 'anne olabilme yeteneklerini' zorla yok ederek 4,5 milyon Uygur bebeğin doğmasını engellemeyi hedefliyor.

Zoraki olarak Çin devlet görevlileri ile vakitlerini geçirmeye zorlanan yüzbinlerce Uygur kadının olduğu ifade edilirken Çin propaganda radyosu, kadın haklarından bahsederek tüm dünyaya yalan söylemeye devam ediyor.  

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!