“Anıt, değişiklikten önce böyleydi” diyor, Hürriyet..
“Çözüm sürecinde başarıya ulaşacağız diye çılgına döndüler. Kuduruyorlar. Bu iş bitecek diye, bu ülkede huzur, refah, istikrar olacak diye çılgına dönüyorlar.” diyor ya Başbakan..
Tam da Başbakan’ın kastettiği o “çılgınlık-kudurmuşluk” halini, utanmazca sürdürüyorlar..
Batman’daki Atatürk heykelinin hemen yanıbaşında, daha önce “Ne mutlu Türküm diyene” sözü yazılı imiş.
Şimdi son gelişmeler ışığında, iki gün önce, bu cümle kaldırılmış.. Yerine, yine Atatürk’e ait, “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözü yazılmış..
Hürriyet’in rahatsızlığı, buna imiş!
Çaktırmadan buna itiraz ediyor Hürriyet.
Veya, itiraz etmek isteyenlere, ihbarda bulunuyor..
Hürriyet’in “Anıt, değişiklikten önce böyleydi” başlıklı tahrik kokulu sözde haberine ben de baktım.
Benim dikkatimi, bambaşka şeyler çekti..
Ben, anıtın yanındaki yazıdan çok, arka planında görünen tabelalara takıldım..
Ne onlar?
Bir adet Bağ-Kur tabelası.. Yanı başında ayrı bir girişi olan SSK tabelası.
Aynı ülkede, aynı hizmeti veren iki kurum.
Ayrı ayrı odalarda vatandaşa hizmet veriyor. Daha doğrusu vatandaşlar arasında ayrımcılık yaptığını en baştan ilan ederek, farklı tabelalar altında hizmet sunarak gösteriyor.
Bağ-Kur’lu musun: “Canın cehenneme.”
SSK’lı mısın: “Haydi neyse, geç bakalım.”
Emekli Sandığı mı: “Ooo efendim hoşgeldiniz. Ne içersiniz, sıcak-soğuk?”
İşte böyle idi yakın tarihe kadar, “Ne mutlu Türküm diyene” yazısının arkasında görünen tabelaların bana anlattığı gerçek.
“Türk olmak” yetmiyordu..
“Türküm” demek yetmiyordu.
Bir de Emekli Sandığı’na bağlı çalışan olmak gerekiyordu.
Anayasa Mahkemesi de, daha birkaç yıl önce, öyle dememiş miydi?
“Nedir bu Emekli Sandığı, SSK, Bağ-Kur ayrımı? Hepsini tek çatı altında, tek düzenleme ile toplayalım. Benzer kurallara tabi olsunlar. Biri 30 yılda, biri 25 yılda, biri 20 yılda emekli ediyor. Biri 3.000 TL emekli maaşı alıyor, birisi 700 TL. Böyle vicdansızlık olur mu?” denilerek, yeni bir kanun çıkarılmıştı..
Mümkün olduğunca; esnaf ile işçi ve memur benzer kurallara tabi kılınmak istenmişti..
Ne dedi Anayasa Mahkemesi?
“Bağ-Kur’lu esnaf ve işçi statüsündeki vatandaşlar ile, memur olan Emekli Sandığı’na tabi çalışanlar eşit kabul edilemez!” dedi..
Devam etti: “Onun için de, emeklilik şartları emeklilik aylığı vesair konularda, eşitlik falan olmaz!”
Ve son noktayı kendince koydu:
“Unutun siz o eşitliği!”
İşte Batman’daki heykelin yanıbaşıdaki “Ne mutlu Türküm diyene” yazısının arkasında görünen tabelalar bunları hatırlattı bana..
“Ne mutlu Türküm diyene” diye yazmışız ama..
Bağ-Kur’lu “Ne mutlu Türküm diyene” dediğinde, Emekli Sandığı’na tabi olan emekli gibi, 2.500 kaymağı cebine atamıyor.
Böyle bir Türkiye vardı, o yazının arkasında..
O yazının yerini “Yurtta sulh, cihanda sulh”a bırakması ile birlikte, arkadaki tabela da tekleşmiş.
Artık ayrı ayrı Bağ-Kur, SSK tabelası yok. Tek tabela altında hizmet veriliyor..
Uygulamalar aynı mı?
Maalesef, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği izin çerçevesinde, nispeten aynı..
Gönül ister ki, daha eşit uygulamalar getirilsin..
Ama..
Hürriyet bir yandan..
Milliyet bir yandan..
Cumhuriyet bir yandan..
Zilliyet bir yandan..
Ancak bu kadar yapılabildi..
Ama onların gözü hâlâ, “Ne mutlu Türküm diyene” sözünün, niye kaldırıldığında..
•
Ankara’da bilboardlara afiş asılmış. “Başbakan’a minnettarız. İsrail özür diledi..” deniliyormuş, afişte..
NTV’de bir haber..
“Bu afiş, İsrail medyasını rahatsız etti” diye..
İsrail’in rahatsız olmasını beklerim de..
NTV niye rahatsız oldu, onu anlayamadım.
Üstelik, İsrailliler açıkca rahatsız olduklarını da ilan etmemişler..
Evet evet..Yanlış okumuyorsunuz.
İsrail gazetesine atıfla, “İsrail tepkili” demişler ama..
Açıp baktım, o gazetenin internet sitesine.
Bizimkilerden çok daha dürüstçe ve objektif olarak vermişler, haberi..
Hiçbir yerinde, “Afişlere itiraz var-afişlere tepki” türünden bir cümle yok..
Bizimkiler ise, durduk yerde, “İsrailliler tepkili” diye, takla attırmışlar habere..
Durumdan vazife çıkartmışlar..
“Çılgına dönenler” korosuna, Şahenk grubu da katılmış..
Pes doğrusu.. Pes Doğuş grubuna..
YENİ AKİT