Beşşar Esed rejiminin 2013 ve 2018 yıllarında 2 ayrı kimyasal vahşete imza attığı Şam’ın Guta bölgesi büyük oranda boşaltıldı. 5 yıllık kuşatma süresince 230 bin sivilin terk ettiği bölgeden Türkiye sınırına gelen mülteciler arasında 8 bin Türkmen de var.
Duma, Zemelka, Ayn Terma, Cobar ve Misraba’dan gelen Türkmenler, Fırat Kalkanı bölgesindeki Bab ve çevresindeki camilere sığındı. Yeni Şafak’ın Bab'da görüştüğü Türkmenler, Türkiye’den bir an önce barınabilecekleri bir yere nakledilme ve yaralılara tıbbi müdahale talebinde bulundu.
İlk Tehcir 1967’de
Bab’daki Cami el-Kebir’e sığınan Guta mağduru Türkmenlerden Ahmet Harmuş, Guta sürgününün Suriye Türkmenlerinin son 50 yıldaki ikinci tehciri olduğunu söyledi. Eşi ve 3 çocuğuyla Bab’a gelen Harmuş, şunları kaydetti:
“İsrail saldırıları nedeniyle 1967 yılında Golan’dan çıkarıldık. Şimdi de Esed, 50 yıl önce yurt edindiğimiz yerlerden bizi çıkardı. Babam ve dedelerimiz, Suriye-İsrail sınırındaki Golan’a yüz yıllar önce yerleşmişti. Golan-Kadiriye bölgesi Türkmen yerleşim birimlerinin merkeziydi. Hem burası hem de etrafındaki 20 yerleşim biriminden 1967 yılının haziran ayı itibariyle sürüldük. Aradan 50 yıl geçti, biz daha korkunç şartlarda yeniden yurdumuzdan edildik. Son tehcirde 8 bin kişi Türkiye sınırına geldi ve şimdi tek tesellimiz ana vatana yakın bir noktaya gelmiş olmamız. Guta’dan çıkan Türkmenlerin çoğu İdlib ve Fırat Kalkanı bölgesine geldi. Bir kısmı da Suveyda’ya geçti.”
“900 Şehit Verdik”
“Guta genelinde kuşatma ve bombardımanlar sebebiyle 900 Türkmen şehit oldu. Şu an gelenler arasında 200’den fazla yaralımız var. Guta’da 5 yılda 10 binden fazla sivil katledildi. Duma’da 7 Nisan günü yapılan kimyasal saldırıyı bilfiil yaşadım. 37 kadınla çocuğu enkazdan çıkaran ekibin içerisindeydim. Tam bir felaketti. Her yerde ölü ve yaralılar... Yaralıların ciltlerinde garip kızarıklıklar vardı ve sürekli kusuyorlardı. Her yandan yaralı ve şehitler geliyordu. Kimyasal bombalar tam merkezdeki ‘Nokta 1’ dediğimiz hastanenin yakınını vurmuştu. Daha önce yaralanmış ve hastanede tedavi görmekte olan sivillerden birkaçı da kimyasal saldırı sonucu hayatını kaybetti. Ben kurtarma faaliyetlerine destek olma amacıyla yıkılan bir binaya gittim. Sivil savunma ekipleriyle birlikte çoğu kadın ve çocuk 37 sivilin cenazelerine ulaştık. O anları hiçbir zaman unutamam, tam bir kâbustu.”
Acil Kamp Lazım
Guta’dan geldikleri Bab’da cami bodrumlarında kaldıklarını dile getiren Harmuş, bölgede kamp ihtiyacının had safhada olduğunu dile getirdi.
Harmuş, “Guta’dan sadece üzerimizdeki elbiselerle çıktık. Namaz vakitlerinde cemaat gelince çocuklar dışarıda bekliyorlar. Burada banyo imkânımız yok, çarşıda seyyar banyolar kurulmuş ancak 2 bin Suriye Lirası ücreti var. Biz zaten Guta’da geçen 5 yılda tüm maddi imkânlarımızı tükettik. Günlük yemek ihtiyacımız da burada yemek çıkartan hayırseverler tarafından karşılanıyor. Türkiye’nin bize el uzatarak en azından kamp imkânı sağlayacağına inanıyoruz. Ana vatanımızdan bir diğer isteğimiz de yaralılarımızın tedavisi konusunda bize yardım etmeleri.” diye konuştu.