Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit
Üzerinden 24 saat geçmesini bekledim..
Olur ya, sözü sarfedenden bir düzeltme gelir.
Veya.. Sözü sarfedenin hadsizliği, partisinde rahatsızlık oluşturur, genel başkandan bir uyarı gelir..
Veya... Hiçbir şey olmuyorsa, parti tabanından biri-ikisi, “Biz Parti sözcüsünün açıklamasına katılmıyoruz” derler..
Hiçbirisi olmadı..
CHP Parti Sözcüsü Deniz Yücel, önceki gün MYK toplantısı devam ederken toplantı gündemine dair açıklamalar yaparken şu cümleleri sarfetti:
“Bir Diyanet İşleri Başkanı var ki akıllara zarar. Adam kendini resmen şeyhülislam sanıyor.”
Merak ediyorsunuz, Diyanet İşleri Başkanı, akıllara zarar ne yapmış?
CHP eski Genel Başkanı’nın. Sonrasında milletvekillerinin, onla bunla, korumaları ile ahlaksız ilişkilerine yönelik haberler aklınıza geliyor..
Bunlar için bir yorum yapamayan sözcü, şimdi Diyanet İşleri Başkanı’nın hangi sözünde “akıllara ziyan”lık görmüş, diye merak ediyorsunuz..
Deniz Yücel anlatıyor:
“Kadınların yüz, el ve ayakları hariç örtünmesi gerektiği, kadınların gençlerin erken yaşta evlenmesi gerektiğine’ dair bir şeyler saçmalamış.”
Müslüman olmayabilirsiniz.
Dine inanmıyor olabilirsiniz..
Ateist olursunuz..
Ama, bir inancın değerleri için “saçmalama” diyemezsiniz..
Küstah sözcü, kimbilir belki de Saadet Partili milletvekillerinin, şu an oturdukları koltukları CHP’ye borçlu olduklarını bildiği için, Allah’ın ayetlerine saygısızlığı en sert şekilde cevaplandırması gerekenlerin suskun kalacağını bildiği için, şirretliğini sürdürüyor:
“Anayasamıza göre Türkiye Cumhuriyeti devletinin ‘Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti’ olduğunu unutmuşa benziyor. Unuttuysan hatırlatırız Ali Erbaş. İnsanların giyimine, yaşam tarzına, kaç yaşında evleneceklerine, telkin ve tavsiye yoluyla dahi karışamazsın. Haddini bil.”
Dersiniz ki, Diyanet İşleri Başkanı, şahsi bir telkinde bulunmuş.. Şahsi tavsiye yapmış,
Hayır, şahsi bir telkin de de, şahsi bir tavsiye de yok..
Yıllardır Diyanet İşleri Başkanlığı, tüm camilerimizde okunacak hutbeyi, öncesinde internet sitesinden yayınlıyor. O internet sitesinden aktarıyorum..
“Muhterem Müslümanlar! Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: ‘Ey Âdemoğulları! Size mahrem yerlerinizi örtecek giysi, süsleneceğiniz elbise yarattık. Takvâ elbisesi de hayırlıdır. Bunlar, Allah’ın ayetlerindendir. Umulur ki düşünüp öğüt alırlar.’ Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: ‘İnsanlık, ilk günden beri bütün peygamberlerin üzerinde ittifak ettikleri bir söz öğrenmiştir: Şayet utanmıyorsan dilediğini yap!’ “
Aslında hutbede, Hz. Peygamber’e atıfla aktarılan “Utanmıyorsan dilediğini yap” mesajı, CHP’nin küstah sözcüsüne önceden verilmiş cevap olmuş..
Gerçekten utanmıyorsanız, dilediğinizi yapabilirsiniz..
Ama, Cuma hutbesinde okunanlara, “saçmalama” diyerek sataşmaya sizin ne hakkınız var?
Daha uzun eleştiri getirmeye gerek yok.
Bu parti CHP.
Kaynatsan da şeker olmayacak katran CHP..
Bu ülkede yıllarca başörtü zulmüne imza atan bir parti..
Onlardan ne beklersiniz ki.
Ama önemli olan..
Bu CHP ile ittifak yapan Saadet Partililer, CHP sözcüsü hakkında niçin suskun kalıyorlar?
Diyanet İşleri Başkanı’nın, kendi şahsi düşüncesini değil, ayet-i kerimeyi tekrarladığını bilmiyorlar mı?
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, işkembeden sallıyordu: “Kemal Kılıçdaroğlu’na kefilim”
Bu söz öyle çok tekrarlandı ki..
“CHP’ye kefilim” şeklinde de anlaşıldı..
Allah korusun..
Berat gecesi, Saadet Partisi’nin kapısında cumhurbaşkanı adayı olarak ilan edilen Kemal Kılıçdaroğlu, gerçekten de seçilmiş olsaydı..
Kur’an-ı Kerim’deki ayeti kerimeyi hatırlatan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, hem “Hadsiz adam” sözlerine muhatap olacaktı..
Hem de, ayeti kerimeyi okuduğu için görevden alınacaktı.
Hem Saadet Partili kardeşlerimize, hem de diğer muhafazakar partilerin yöneticilerine hatırlatmış olalım, Deniz Yücel bakın devamında neler demiş:
“Burası Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti. Türkiye’de kadınlar kaç yaşında evleneceklerine kendileri karar verebilirler. Türkiye’de kadınlar, siz istiyorsunuz diye dört duvarın arasına sıkışıp kalmayacaklar.”
Aslında rahatsızlık ne biliyor musunuz?
Hutbedeki şu cümleyi aktarayım, siz de tahmin edeceksiniz:
“Yüksek sesle çevreye rahatsızlık verilen, alkolün tüketildiği, mahremiyet sınırlarının ihlal edildiği, yolların kapatıldığı, sevinçleri hüzne çeviren silahla kutlama yapıldığı bir düğün eğlencesi dinimizde yoktur ve İslam ahlakına uygun değildir. Ayrıca evlilik için yapılan gereğinden fazla harcamalar, hem evlenen çiftlerin hem de ailelerin maddi ve manevi birçok sıkıntıya düşmelerine sebep olmaktadır. Bu da gençlerimizin ya hiç evlenmemelerine ya da evliliklerini geciktirmelerine yol açmaktadır.”
Hani bu CHP’liler israfa karşı idi. Hani bu arkadaşlar, silahlı kutlamaya, çevreye rahatsızlık verilmesine karşı idiler.. Düğün adı altında görgüsüzlüklere karşı idiler..
Hutbede tam da bunlar eleştiriliyor..
Ama CHP’lilerin asla vazgeçemeyecekleri “alkol” uyarısı, Deniz Yücel’i delirtiyor..
Ne yapacaktık Deniz efendi..
Siz meyhanelerde içeceksiniz diye, Diyanet alkolü (haşa) helal mi ilan edecekti?
Heey..
SP’li Temel Karamollaoğlu.. Mahmut Arıkan.. Bülent Kaya. Mustafa Kaya. Necmettin Çalışkan.. Birol Aydın..
İsrail’in Netanyahu’suna itiraz ediyorsunuz, itirazınızda haklısınız..
Türkiye’deki ortağınıza niye itiraz edemiyorsunuz.,
Hani haksızlık karşısında suskunluk, dilsiz şeytanlıktı..
Ne oldu?
CHP ile ittifak kurdunuz, şaşı mı kalktınız..
Neredesin Ahmet Davutoğlu?
“Ey Âdemoğulları! Size mahrem yerlerinizi örtecek giysi, süsleneceğiniz elbise yarattık.” ayetinden rahatsız olan adamlarla yaptığın ittifaktan dolayı, pişmanlığını ne zaman itiraf edeceksin?
Ali Babacan, nerdesin?
“Şeriatın bir hakikatına, bin ruhum olsa feda etmeğe hazırım!” diyen said-i Nursi’nin yolundan gittiğini iddia eden Yeni Asya’cılar..
Neredesiniz?
Aldattığınız Müslümanlardan özür dileyip, şu dine saygısız CHP’lilerle aranıza ne zaman mesafe koyacaksınız?