“CHP’nin, mağdurlarıyla helalleşmesi imkansız”

Dersim katliamı bağlamında Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözlerini değerlendiren Atilla Yayla, "CHP'nin mağdurlarıyla ‘helalleşmesi’ imkansız ve de gereksiz. Sağlam ve sağlıklı bir demokrasi için CHP'nin tasfiye edilmesi şart. CHP kapatılmalı!" dedi.

Atilla Yayla 2013 yılındaki 'CHP kapatılmalı' başlıklı yazısını sosyal medya hesabı üzerinden paylaşarak "CHP'nin mağdurlarıyla ‘helalleşmesi’ imkansız ve de gereksiz. Sağlam ve sağlıklı bir demokrasi için CHP'nin tasfiye edilmesi şart. CHP kapatılmalı!" dedi.

Atilla Yayla 2013 yılında kaleme aldığı 'CHP kapatılmalı' başlıklı yazısını yeniden gündeme taşıdı.

Yayla, Twitter hesabı üzerinden yazısını paylaşarak, "CHP'nin mağdurlarıyla ‘helalleşmesi’ imkansız ve de gereksiz. Sağlam ve sağlıklı bir demokrasi için CHP'nin tasfiye edilmesi şart. CHP kapatılmalı!" notunu düştü.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, yayınladığı 4 dakika 30 saniyelik bir videoyu, "Ben ömrümde, ülkemizde nefreti ve sevgiyi gördüm. Artık sevgi kazansın istiyorum. Ülkemizin iyileşmeye, helalleşmeye ihtiyacı var. Helalleşmek geçmişi değiştirmez ama geleceğimizi kurtarır. Geçmişte partimizin de hataları oldu; helalleşme yolculuğuna çıkma kararı aldım" başlığıyla paylaşmıştı.

Atilla Yayla’nın yeniden gündemleştirdiği Yeni Şafak gazetesinde 1 Ağustos 2013 yılında yayımlanmış yazısı şöyle:

CHP kapatılmalı!

Liberal demokrasinin siyasal partiler olmadan işleyemeyeceği açık. Partiler muhalefetteyken hem sivil toplumun en mühim parçalarından biri olarak çeşitli fonksiyonlar ifa ederler hem de iktidarı denetlerler; iktidarda oldukları zaman ise, devleti, kurdukları hükümet aracılığıyla, kendi siyasî felsefeleri ve programları doğrultusunda harekete geçirir, çalıştırırlar. Yani, partiler iktidarda da olsa muhalefette de olsa demokrasi açısından vazgeçilmezdir Ancak, parti adı verilen her organizasyonun demokrasilerdeki anlamında parti olmadığını biliyoruz. Tek parti rejimlerindeki partiler, demokratik parti sayılmaz.

CHP, iddia ettiğinin tersine, Türkiye Cumhuriyeti"ni kuran bir yapı değildir, toplumu manipüle etme amacıyla, tek parti devletinin kurduğu, siyasî bir yüzü de olan ama ondan ibaret kalmayan bir organizasyondur. Cumhuriyet Halk Partisi adının, cumhuriyet kelimesinin çoğu zaman devlet ile eş anlam taşıdığı dikkate alındığında, Devlet Halk Partisi olarak okunması gerekir. Zaten CHP"nin söylemleri ve sivil toplum - devlet ihtilâflarında aldığı pozisyonlar bunu açıkça gösteriyor. İlle de bu isim kullanılacaksa, partinin adının Cumhuriyetçi Halk Partisi olması gerekirdi. Tek parti döneminin diğer partileri için aynı çağrışımı yapan isimlerin (Cumhuriyet Terakkiperver Fırkası veya Cumhuriyet Serbest Fırkası) benimsenmemiş olması bu tespiti doğruluyor.

CHP, temel hak ve özgürlüklere ve hukukun hâkimiyetine saygının bulunmadığı ve devletin sınırlı olması gerektiği fikrinin iktidar elitleri arasında hiç ilgi görmediği bir tek parti diktatörlüğünün aracı olarak doğdu. Bazen çizgisini demokrasiye uydurma çabaları sergilediği olduysa da, partinin nitelikleri hiç değişmedi. Sivil toplumun parçası olmayı beceremedi. Toplumu bastırma ve bir kurucu rasyonalist projeye göre şekillendirme idealinden asla vazgeçmedi. Seçimlerin belirlediği alanda halk tarafından hep muhalefete mahkûm edildi ama bürokratik kurumlar ve medya aracılığıyla daima devlet iktidarının önemli bir bölümüne sahip oldu ve şaşmaz biçimde topluma karşı devleti temsil etti.

CHP mevcut varlığı ve çizgisiyle bir bakıma M. K"e de kötülük ediyor. Onu, tekeline alma ve tek sembol hâline dönüştürme gayretiyle, birleştirici bir millî sembol olmaktan çıkarıyor; ayrımcılığın, tepeden inmeciliğin sembolü hâline getiriyor. Seçimlerde M. K. adına oy istiyor, ama ancak %20"lere ulaşabiliyor. Böylece toplumun % 80"inin M. K"i bir siyasî sembol olarak önemsemediği algısının oluşmasına yol açıyor. Hem tek adam yönetiminden şikâyetçi olup hem de tek adam diktatörlüğüne sahip çıkarak çelişkiler içinde yüzüyor. Demokrasi bayrağı altında tek parti ruhunu yaşatmak gibi imkânsız bir sevdanın kavgasını veriyor.

CHP"nin militarist, anakronik ve abartılı M. K. yorumu ve demokratik siyaseti yarışmacı seçimlerin hiç yapılmadığı bir diktatörlük dönemine endekslemesi, her demokraside siyasî istikrarın iki ana sütunundan biri olan güçlü bir sosyal demokrat blokun Türkiye"de doğmasını engelliyor. CHP"lilerin, söz gelimi, Alman sosyal demokratları gibi demokrat olmalarına izin vermiyor. CHP ne kendisini demokrat bir sosyal demokrat partiye çeviriyor, ne de başkalarının güçlü bir sol demokrat parti inşa etmesine fırsat tanıyor.

Böyle bir partinin demokraside anlamlı ve meşru bir yeri olabilir mi? Elbette hayır. CHP kapatılmalı. Bununla kastettiğim, CHP"nin AYM tarafından kapatılması değil, kendisini feshetmesi. CHP ya bir vakfa veya enstitüye dönüşsün veya tek parti dönemi müzesi olsun. Onun bırakacağı boşlukta gerçekten demokrat sosyal demokratlar güçlü bir siyasî hareket başlatsın.

Ne dersiniz, imkânsızı mı istiyorum? Belki de. Fakat bunun ülke demokrasisine kelimelerle anlatılamayacak kadar çok faydası olacaktır. Bu yüzden, üzerinde düşünmeye ve konuşmaya değer.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!