CHP'nin 'Çatı Adayı'nı Aydın Doğan İstemiş

CHP ve MHP'nin 'çatı adayı' Ekmeleddin İhsanoğlu'yla ilgili ilginç bir gerçek ortaya çıktı. Medya patronu Aydın Doğan, 2011 yılında İhsanoğlu'na adaylık teklifinde bulunmuş.

Türkiye gazetesi yazarı Melih Altınok, 'çatı adayı' Ekmeleddin İhsanoğlu'na Çankaya önerisini 2011 yılında Aydın Doğan'ın teklif ettiğini yazdı.  

Altınok, bugünkü köşe yazısında gazeteci Tevfik Diker'in 'Kurtlar Medyası' adlı kitabında Aydın Doğan'ın 2011 yılının Ağustos ayında Ekmeleddin İhsanoğlu'na Köşk'e aday olması teklifinde bulunduğunu belirtti.

İŞTE O YAZI:

Muhalefetin eklektik adayı Ekmeleddin İhsanoğlu

Melih Altınok / Türkiye

Kılıçdaroğlu’nun önerisi Bahçeli tarafından kabul gördü. İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Eski Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu muhalefetin çatı adayı olarak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde AK Parti’nin karşısına çıkacak. 

Kimi hard-core ulusalcılar İslam Teşkilatı’nı, Mısır’ı, El Ezher’i falan duyunca “Bu işte bir İslam var” diyerek tepki gösterdiler. Hatta Gezi’den meşhur bir oyuncu sitemini “Sırf sen git diye neler yapmak zorunda kalıyoruz” twitiyle gösterdi. Hüseyin Aygün gelişmeyi “Sağa çeken CHP’nin İslamcılaşması” olarak yorumlarken Nur Sertel “CHP ayağına sıkmıştır” dedi. Ancak Gezi koalisyonunun ve Cemaat’in genel havası, “kol kırılır, en azından cumhurbaşkanlığı sonrasına kadar yen içinde kalır” tadındaydı. Tıpkı, Milliyet’in “diplomatik” yazarının, ismini telaffuz edişinden kendisini pek de tanımadığını anladığımız “adayına” peşin desteğinde olduğu gibi:

“Şu bir gerçek, Ekmeleddin İslamoğlu tanınmayan ama değerli biri. Erdoğan tarafından şeytanlaştırılması zor, hatta imkansız biri.”

Neyse biz “Meşrutiyeti ilan ettik olmadı, cumhuriyeti ilan ettik olmadı, Biraz da ciddiyeti ilan edelim” diyen Sakallı Celal'e kulak verip “şu bir gerçekten”, göz önünde olanlarına geçelim.

Evet, muhalefetin, tarafsız CHP-ML’li yazarların partilerine daha çok tanınması için Vikipedi sayfasının Türkçeye çevrilmesi çağrısı yaptığı İhsanoğlu’nu seçmesinde “biz de oyunu kurallarına göre oynarız” kararı etkili oldu. Yüzde 70/30 dengesini kırmadan cumhurbaşkanlığı için yüzde 51’i alamayacaklarını nihayet anlayan CHP, Türkiye’nin çoğunluğunu oluşturan dindarlara “da” hitap eden bir aday arayışına girdi ve ortaya bu sonuç çıktı.

Ancak İhsanoğlu’nun adaylığı, bugünden yarına alınmış bir karar değil. Tevfik Diker, Kurtlar Medyası isimli kitabında bakın ne diyor:

"Aydın Doğan 2011 yılının ağustos ayında Cidde’ye gidip Ekmeleddin İhsanoğlu ile görüştü. Aydın Bey’in İhsanoğlu ile irtibatı daha öncesine dayanıyor. Aldığım bilgiler, Aydın Doğan’ın Prof. Dr. İhsanoğlu’ndan Cumhurbaşkanlığı’na adaylığını koymasını istediği doğrultusundadır. Bu proje hayata geçer ya da geçmez. Ancak böyle bir talebin yapılmış olduğu kesindir."

Diker bu tutan kulis bilgisini tam 16 ay önce yazmış. Güvendiğim CHP kaynaklarına göre, Kılıçdaroğlu “tabanın tepkisini” düşünerek kararını netleştirmekte biraz zorlanmış. Ancak bu süre içerisinde İhsanoğlu boş durmamış. Medya yöneticileriyle  “sıcak ilişkiler” kurmak için yoğun bir kişisel piar markajına başlamış. Ve nihayet, Kılıçdaroğlu ile “bazı kurmayları”, İhsanoğlu’nun Taha Akyol’un CNN Türk’teki programına çıkartılmasını “merkez medya CHP’de kurban isterse…” mesajı olarak okuyup netleşmişler. Sayın Kılıçdaroğlu’nun sürekli tekrarladığı akıllara durgunluk veren “siyasi bir yarışa siyaset dışı aday olmalı” formülünün hikmeti de işte bu hazırlık sürecinin ürünüymüş... 

İşte İhsanoğlu’nun adaylığa varan serüveni aşağı yukarı böyle. Hayırlı olsun.

Peki, gelelim İhsanoğlu’nun şansına. İslam Konferansı'ndaki görevi ve meşhur bir İslam üniversitesindeki görevi nedeniyle Türkiye muhafazakar seçmenine hoş görüneceği hesaplanan İhsanoğlu’nun AK Parti’nin olası adayı Tayyip Erdoğan karşısında şansı ne?

Bir süre önce muhalefetin seçmeni, CHP’ye, MHP’ye, BDP’ye, Cemaat’e, Gezicilere, Sözcü okuruna, TKP’ye ve hatta bir kısım AK Parti’liye hitap edecek adayının bir yazılım ürünü değil insan olduğuna ikna etmesi halinde “başarabileceğini” yazmıştım.

Anlaşılan kendileri inanmışlar. Zira seçim dediğiniz işin sırrı, seçilecekleri yan yana getirmekte değil, seçmeni birleştirmekte. Dolayısıyla CHP içerisinde ve tabanında “İşte bunların hepsi şeriyat” diyerek tepki alsa da, bir kesimin “Kartaca yıkılmalıdır” mantığıyla İhsanoğlu’nu destekleyeceğini düşünebiliriz. Neticede Ankara yerel seçimlerinde eski bir ülkücü olan Mansur Yavaş’ı “Kurtuluşa kadar savaş” nidaları ve zafer işaretleriyle omuzlamış bir acayip “soldan” bahsediyoruz.

Ne var ki CHP ve müttefiklerinin asıl AK Parti ve muhafazakâr MHP tabanından oy almak için seçtikleri İhsanoğlu’nun muhafazakâr camiada Erdoğan’a alternatif olarak görülmesi bir hayli zor. Bunun birinci nedeni, İhsanoğlu’nun Mısır’daki darbe günlerinde Darbeci Sisi’ye fiilen arka çıkıp devrik Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi “halkı germekle” suçlamasıydı. İkincisi, adaylığının Aydın Doğan tarafından pişirildiği ciddi şekilde iddia edilen bir isim muhafazakârların gözünde olsa olsa İhsan Eliaçık kadar İslami figür olarak görülebilir. 

Cemaat yazarlarının “İhsanoğlu hemi de Sayın Abdullah Gül’e yakın bir isim” çıkışları ve peşin satanların “önünüze ne konsa beğenmeyecektiniz zaten” şeklindeki ara sıcak ön almaları da  bu deneysel yemeği tatlandıracak gibi durmuyor. Zaten damak tatlarının seçmen nezdinde ne kadar itibar gördüğünü de beddualar eşliğinde “aman yemeyin” dedikleri 30 Mart AK Parti yemeğinde hep birlikte gördük.

Ancak belli ki akılları hâlâ, Köşk sofrası için mönünün halkın elinde değil, Meclis'te olduğu ve önümüze hep tabldot koydukları o günlerde. Ne var ki seçmen, anayasayı kafalarına fırlatıp bizzat kendisini pişirip servis edenlerin boğazına oturan Ahmet Necdet Sezer yemeklerine fazlasıyla doydu. Kaldı ki bu seçimde alakart takılacaklar. Mönüyü açıp tavsiye edilen yemeğin içinde ne varmış bakacaklar.

Ve muhtemelen de Şahan Gökbakar’ın o meşhur reklam filmindeki gibi söylenecekler:

“Hiç bu kadar eklektiğini bekliyorduk doğrusu!”

İİT’deki görevinden bir tutam bürokratlık, El Ehzer’den göz kararı İslamcılık, Darbeci Sisi’ye arka çıkmakla kararınca seküllerlik, Doğan medyası desteğiyle de mis gibi Erdoğan muhalifliği sosu…

Afiyet olsun.

 

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!