Durun canım, gerçekten halkın bir sorunu olan “başörtü yasağı”nın çözüldüğünü sanmayın!
CHP’nin işi, halkın sorunlarını çözmek değildir.
Onların işi, önce sorun üretmek, sonra ürettikleri o suni sorunu kendilerince çözmektir..
Şimdi önce üretip, sonra da çözdükleri suni sorun ne?
Çankaya Köşkü’nde verilen davete katılma sorunu!
Kıs kıs gülüyorsunuz değil mi?
Ben de kahkahalarla gülüyorum.
Durduk yerde bir sorun çıkardılar..
Grup Başkanvekili açıklama yaptı: “29 Ekim resepsiyonuna katılmıyoruz!”
6 saat sonra Genel Başkan izahatta bulundu:
“29 Ekim’e daha çok var. Kararımızı açıklarız.”
Bu açıklamanın yarım saat sonrası, Grup Başkanvekili tekrar sazı eline aldı: “Ben kişisel olarak katılmıyorum. Ama biz bu konuyu, partide kimle, nasıl konuştuk, gerekirse hepsini açıklarım.”
Bir gün daha geçer, Genel Başkan konuşur: “29Ekim’e daha çok var. Siz hem, her şeyi Sayın Başbakan’a sorabiliyor musunuz? Başbakan’a soru sorun siz!”
Bu açıklamanın 12 saat sonrası:
“CHP karar aldı. Katılımı serbest bıraktı!”
Grup Başkanvekili 29 Ekim’e iki gün kala: “Ben katılmayacağım.Katılan katılır.”
Genel Başkan aynı gün: “Daha karar almadık!”
29 Ekim’e bir gün kala, CHP’den açıklama: “Grup kararı alınmadı.”
Aynı gün genel başkan açıklaması: “Ben katılmayacağım.Ama katılacak milletvekilleri olacak. Protesto olsa, hiçbir milletvekili katılmazdı. Milletvekillerini serbest bıraktık!”
Ve 29 Ekim akşamı..
Genel Başkan İstanbul’da.. Grup Başkanvekili Yalova’da.. Bazı milletvekilleri Çankaya Köşkü’nde..
Böylece, Türkiye’nin en önemli sorunlarından birisini, Ana Muhalefet Partisi’nin büyük katkıları ile tam bir çorba mantığı ile çözmüş olduk.
Hem de 15 gün gibi kısa bir sürede.
“Ne sorunu, ne çözmesi, ne 15 günü” diyorsunuz değil mi?
Sorularınızın hepsi doğru.
Kafa buluyorum işte..
Adamlar Çankaya Köşkü’ndeki bir toplantıya katılıp katılmama konusunda, durduk yerde büyük bir sorun ürettiler.
Türkiye’nin sorunları yetmiyormuş gibi, bir de “Çankaya Köşkü’ndeki davete, CHP’den kimler katılacak, kimler katılmayacak?Katılmama ne anlama gelecek?” soruları ile boğuşup durduk.
Nihayet Ana Muhalefet partisi, çok büyük hassasiyet göstererek, “Grup kararı almadığını” açıklayarak, milletvekillerini serbest bırakarak sorunu çözdü!
Dikkat buyurun: “Grup kararı almayarak”!
Yani isteseler, “grup kararı” da alabilirlermiş!
Anlaşılan, “grup kararı”nın ne demek olduğunu da bilmiyor bu adamlar!
Dışarıdan duyanlar da, “Amma demokratlarmış ha!” diyecek!
Diyecek de, bunlar bu kafa ile, yarın başka konularda da “grup kararı aldık-almadık” açıklamaları yaparlarsa şaşırmayın.
Örneğin, “Milletvekillerinin saat 17.00’den sonra televizyon izlemeleri konusunda grup kararı almadık. Dolayısı ile isteyen milletvekillerimiz, saat 17.00’den sonra televizyon seyredebilecekler, istemeyenler seyretmeyecekler! Herkesi serbest bıraktık.”
Bunun devamı da gelebilir: “Grup kararı almadık, İsteyen milletvekili, akşamları istediği saatte evine gidebilecek.”
Devam edecekler: “Milletvekillerimiz için grup kararı alınmadı. İstedikleri zaman tuvalete gidebilecekler!”
Bunun daha da devamı var ama..
Bu kadarı ile yetinelim.
Siyasi parti değil, askerî diktatorya sanki!
Ve CHP’nin çok önemli görevler üstlendiğini genel başkanlarından öğrendiğimiz Bilim Kurulu’na soralım, “Çankaya Köşkü’ndeki davete katılıp katılmama konusunda, grup kararı almanın, bilimsel izahını yapar mısınız?”
Aynı zamanda partinin hukuk uzmanlarına da soralım, “Çankaya’daki davete katılıp katılmama konusunda, grup kararı (Katılma / katılmama / serbest bırakma) alınabilir mi?”
Alınabilirse, son sorumuzu da yöneltelim:
“Milletvekillerinin tuvalete gidiş saatleri konusundaki grup kararı hazırlıklarınız ne aşamada?”
YENİ AKİT