Aydın Ünal / Yeni Şafak
CHP’nin ata sporu: Taştan kaos yontmak
AK Parti’nin İstanbul mitingine yaklaşık 2 milyon kişinin katılması muhalefette büyük moral çöküntüye neden oldu. Hem mitingi perdelemek hem de moral çöküntüyü gidermek maksatlı, Erzurum’da meydana gelen olaylar üzerinden abartılı bir velvele koptu.
Abartılı diyorum zira Türkiye’de seçim sürecinde bu tür bir olay ilk kez olmuyor. Örneğin 2011’de Başbakan’ın konvoyuna Kastamonu’da silahlı saldırı yapılmış, 1 polisimiz şehit olmuş, 1’i de yaralanmıştı. Birkaç hafta sonra Hopa’da Başbakan’ın da içinde bulunduğu otobüs taşlı saldırıya uğradı, bir polis ağır yaralandı. 2016’da Kılıçdaroğlu’nun konvoyuna Artvin’de saldırı düzenlendi, 1 asker şehit oldu, 1’i yaralandı.
Erzurum olayından önceki sadece birkaç gün içinde Bursa’da, Adana’da, Mersin’de, Ankara ve İstanbul’da seçim bürolarına yönelik saldırılar oldu. Sinan Oğan’ın Van’dan dönen konvoyu Diyarbakır’da saldırıya uğradı. Yalnız Türkiye’de değil, Belçika, Fransa, Almanya ve en son Hollanda’da seçmene ve seçim yapılan alanlara saldırılar gerçekleştirildi.
Bu saldırıların hiç birinde Ekrem İmamoğlu ve avanesinin, CHP’lilerin, Millet İttifakı’nın bileşenlerinin, gizli bileşenlerinin sesi çıkmadı. Esprilerine gülünmediği için politikayla gündeme gelmeye çalışan ya da mahalle baskısı altında kalan “sanat” camiası Erzurum olayını kınama yarışına girerken diğer saldırıları hiç duymadı. CHP yandaşı gazeteciler ya da “hidayete” erişip CHP’li olan gazeteciler bu saldırıları hiç görmedi. Neden mi? Çünkü yukarda saydığım saldırıları ve daha birçok benzerini PKK, PKK sempatizanları ve HDP(YSP)’liler yaptı.
Örneğin CHP, Kılıçdaroğlu’nun konvoyuna Artvin’de yapılan ve 1 askerimizin şehit edildiği, 1 askerimizin yaralandığı silahlı saldırının üzerinde hiç durmadı. Neden mi? Çünkü PKK bir açıklama yapıp “hedefimiz Kılıçdaroğlu değildi” dedi de ondan. Ha tamam o zaman. Hedef Kılıçdaroğlu değilmiş, bir yanlışlık olmuş. Olur o kadar canım!
Bugün Erzurum üzerinden yaygara koparanların görmedikleri sadece PKK’lıların seçim sürecindeki saldırıları değil. PKK 40 yıldır kan akıtıyor. 10 bini güvenlik görevlisi olmak üzere 50 bin insan PKK terörüyle hayatını kaybetti. Ankara ve İstanbul’da sivillerin arasında bomba patlatıp çocukları, kadınları, masum insanları katlettiler. Başbağlar’da camide insan öldürdüler. Bebeklere, annelere kıydılar. Bunların tamamı bir Erzurum olayı kadar dikkat çekmedi. Kandil’de yere izmarit dahi atmayacak kadar çevre duyarlısı “çiçek çocuklara” bu zavallı sanatçılar, gazeteciler iki çift laf söyleyemediler, kınayamadılar.
Bu ülkenin en büyük sorunu ikiyüzlülük ve ahlaksızlık. Erzurum olayı sonrası bunu ziyadesiyle gördük, görüyoruz.
PKK ya da başka bir sol örgüt kan dökerse “mecbur bırakıldıkları eylem” oluyor, “başka seçenek bırakılmadı oluyor”, ama Van’da PKK’nın zafer işaretini yapanlara Erzurum’da 2 taş atılınca gök kubbeyi başımıza yıkmaya kalkıyorlar.
Esasen Erzurum sonrası yaşananlar, es kaza Kılıçdaroğlu iktidara gelse nelerin olacağının fragmanıdır. Gezi olaylarında yakından şahit olduğumuz, o ahlaksız, şımarık azgın azınlığın saldırılarını kim önleyecek? Her azgına bir polis mi tahsis edecekler? Erzurum üzerinden dindarlara söven, tehdit eden, parmak sallayan, intikam çağrıları yapanlar, seçim sürecinde dahi başörtülülere, hem de “CHP’li başörtülülere” söverken, saldırırken, seçim sonrasında başörtülüler çarşıda, pazarda, markette, metroda güvenle dolaşabilecekler mi?
Bu arada taştan kaos yontmanın geleneksel bir CHP ata sporu olduğunu da hatırlatalım.
1959’da İnönü Ege illerini kapsayan bir geziye çıkmıştı. Geziye “Büyük Taarruz” adı verilmişti. Yani Demokrat Partililer denize dökülecekti. Gidilen her ilde CHP’liler tansiyonu yükselttiler. Uşak’ta İnönü’nün treni hareket ederken geziye katılan CHP’li bir gazeteci kalabalığa el hareketi yapınca, kalabalık içinden de trene küçük bir taş atıldı. İnönü’nün kafasının yarıldığı, yere düştüğü, linçten kurtulduğu yalanı dolaşıma sokuldu. Manisa, İzmir ve ardından İstanbul’da aynı tahrikler yapıldı.
1960 Nisan’ında Kayseri Yeşilhisar’da CHP ilçe başkanı DP’li belediye başkan vekiline silahlı saldırıda bulundu. Saldırganın tutuklanmasına CHP tepki gösterdi. İlçede olaylar büyüdü. Kaosu fırsat bilen İnönü hemen trene atlayıp Kayseri’ye gitmek istedi ama treni durduruldu. İlçeye yürümeye çalışan İnönü rahatsızlandı ve Ankara’ya döndü.
Hemen ardından Çanakkale’nin Geyikli beldesinde olaylar çıktı. CHP vekilleri Kasım Gülek ve Esat Mahmut Karakurt Geyikli’de yaptıkları konuşmalarda DP’lilere ağır hakaretler etmiş, hatta (af edersiniz) “piç” kelimesini kullanmışlardı. Bunun duyulmasıyla Çanakkale’de bu vekiller taşlandı.
27 Mayıs darbesi sonrası, Yassıada mahkeme tiyatrosunda, bu “taşlanma” iddiaları Anayasa’yı ihlal davalarına dönüştü, Menderes ve arkadaşlarına idam cezası bu taşlanma iddialarına dayandırıldı.
CHP, taştan sadece kaos ve mağduriyet yontmadı; taştan darbenin yolunu döşedi, taştan cinayet yonttu.
Erzurum hadisesi sonrası yaşananlar bir kez daha gösterdi ki, bu azgın azınlığın halka, halkın değerlerine asla tahammülü yok ve olmayacak. PKK’nın bin saldırısına susup Erzurum üzerinden yaygara koparan ikiyüzlülerle uzlaşmak mümkün değil. Kim uzlaştığını sanıyorsa fena halde yanılıyor.