CHP’liler gerçek bir “çelişkiler yumağı” içinde bocalayıp duruyorlar..
CHP Genel Başkanı, Ergenekon davalarına bakan hakimler için, “Burada aslında bir yargılama yapılmıyor. Burada önyargılı yargıçların, siyasi otoritenin emrinde olan yargıçların, sadece oynadıkları bir tiyatro var” diyor. Ve bu sözlerin hakimlere hakaret olmadığını, eleştiri olduğunu söylüyor.
Hemen yakın tarihte, benzer açıklamalardan birisine bakıyoruz,.
Yıl 2002. Tayyip Erdoğan’ın milletvekili adaylığı kabul edilmemiş. Partisinin önemli isimlerinden Bülent Arınç bir eleştiri yapmış: “Siyasi bir davaya hukuk kılıfı giydiriliyor. Yargıtay kararı göstermiştir ki hukuk siyasallaşıyor. Yargıtay Ceza Dairesi henüz önüne gelmemiş bir dosya üzerinden, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın hazırladığı tebliğname üzerinden karar verdi ve Diyarbakır 3 No’lu DGM’nin kararını onadı. Bu usulsüzlüktür. Hukuka aykırı ve yanlıştır.”
Eleştirinin tamamı bu..
Yargıtay 8. Ceza Dairesi Başkanı iken, mütedeyyin insanların TCK 312/2’den mahkumiyet kararlarına imza atan ve emekli olduğunda hemen CHP’ye giren, halen de CHP üyesi olan Naci Ünver, Bülent Arınç’ın o sözlerine dava açtı..
Yerel mahkeme.. 4. Hukuk Dairesi.. Sonra Hukuk Genel Kurulu derken.. En sonunda, Arınç tazminata mahkum oldu..
Şimdi çelişki şu: Kemal Bey’in sözlerindeki “Siyasi otoritenin emrinde olan yargıç” ifadesi hakaret değil ise.. Arınç’ın “siyasallaşmış yargı” sözleri hiç hakaret değil.
“Siyasallaşmış yargı” hakaret ise, (CHP’li Naci Ünver de bunu teyit ediyor), o zaman Kemal Bey’in sözleri, haydi haydi hakaret.
CHP bu çelişkiden nasıl kurtulur?
Ya “Siyasallaşmış yargı” ifadesini hakimlere hakaret olarak gören Naci Ünver’i partiden ihraç eder. Ya da genel başkanlarının hakimlere hakaret ettiğini kabul edip, özür diler.
Buyursunlar gereğini yapsınlar..
Bir çelişki de Emine Ülker Hanım’dan...
Emine Hanım, CHP’den milletvekili olmadan önce, 4. Ceza Dairesi Tetkik Hakimi idi. Bu daire, görev suçlarının da nihai inceleme yeridir. Emine Hanım’ın elinden, onlarca “hangi fiil görev suçudur, hangi fiil görev suçu değildir dosyası” geçmiştir.
Ama Emine Hanım, sanki bu konuyu hayatında ilk defa duymuş gibi, bakın ne demiş dünkü açıklamasında: “Bir Genelkurmay Başkanı var, sayalım ki görevi sırasında bir suç işliyor. Çıkıp part time teröristlik yaptığını mı düşüneceğiz? O kadar garip bir değerlendirme ki, bir hukukçu olarak anlayabilmem mümkün değil.”
Emin olun Emine Hanım.. Ben de sizi anlayamıyorum, bir hukukçu olarak. Gerçekten siz, 4. Ceza Dairesi’nde tetkik hakimliği mi yaptınız, yoksa başka bir iş mi (sabah akşam YARSAV’da dernekçilik gibi)?
Ne biçim bir örnek bu?
Bir polis, vazifeden çıktıktan sonra, yolda birisi ile tartışıp öldürse, bu polisin eylemini “görev suçu” sayıp bir de şunu mu diyeceksin sen: “Polis part time adam mı öldürüyor?”
Bu örneği veren hukukçunun, ben gerçekten hukukçuluğundan şüphe ederim..
Kişi Genelkurmay Başkanlığı yapıyor diye, görev dışı suç işlemekten muaf mı oluyor?
Bunu mu söylemek istiyorsunuz?
Bu kadar mı askerseversiniz?
Ki, işledikleri özel suçu bile, “Part time olur mu bu” diye sorgulayıp, “görev suçu”na sokmaya çalışıyorsunuz?
Geçelim..
Ya Mustafa Balbay’a ne diyeceğiz?
Dünkü duruşmada, şöyle demiş Balbay: “Eleştirilen ‘Genç Subaylar rahatsız’ başlıklı haberimde, Başbakan ile Genelkurmay Başkanı arasındaki görüşmeyi yazdım. Geçen hafta 4 gazeteci Genelkurmay Başkanı ile görüştü ve Genelkurmay Başkanı’nın açıklamasını ayrı ayrı yazdı. Gazeteciler her gazetecilik faaliyeti sonucunda yargılanıyor.”
Demek istiyor ki Balbay, “Bugünlerde Başbakan ile Genelkurmay Başkanı arasındaki görüşmeleri haber yapanlar için nasıl dava açılmıyor ise, benim ‘Genç subaylar rahatsız’ başlıklı haberim için de dava açılmaması gerekirdi..”
Balbay, herkesi aptal, kendisini akıllı sanıyor olmalı..
O haberi yaparken, Başbakan’ı nasıl aşağıladığını.. Darbe ile tehdit ettiğini.. Darbenin “Cumhuriyeti koruma anlamına geldiği”ni ve “askerin görevi gibi gösterdiği”ni.. hepsini unutuyor Balbay..
Sıradan bir görüşmenin haberini yapmış gibi anlatıyor..
CHP burda da çelişkiler içinde yüzüyor..
Hem son yıllarda değişik çizgi sergileyerek, “askerin siyasete karışmaması gerektiği”ni birinci ağızdan açıklıyor. Hem de bunun tam tersini tahrik eden Balbay’a sahip çıkıyor..
YENİ AKİT