CHP’nin hukukçu milletvekili, tesadüfen Danıştay’ın önünden geçerken, birden aklına gelmiş..
Laik, sosyal hukuk devletinin teminatı yüksek yargının yüksek üyesini bir ziyaret edeyim demiş!
Üyeye sormuş: “8 tane dosya. Bunların incelenmesi hangi yıl olur?”
Konuşma bugünlerde olsaydı.. Danıştay üyemiz eminim şöyle diyecekti:
Danıştay’a yeni daireler kurulmasına ilişkin taslak TBMM’de.. O taslak kabul edilsin, üç haftada çıkar dosyalarınız patır patır!
Evet; yeni daireler kurulursa, dosyalar tıkır tıkır karara bağlanacak ama.
Bahsettiğimiz konuşma biraz eski tarihli.
O zaman yüksek yargıcımız ne cevap vermiş olabilir?
Mesela yüksek yargıcımız, şöyle bir cevap vermiş olabilir: “Valla ne desem? 2015 mi desem, 2020 mi desem!..”
Muhtemeldir..
Zaten yargıcımızın cevabı, malum internet sitesinde makaslanmış!
Soru var da, cevabını kesmişler..
Daha başka ne konuşmuş, televizyon ekranlarından, yargının bağımsızlığı, tarafsızlığı üzerine felsefi açıklamalar yapan CHPmilletvekili ile, katrilyonluk imar konularını çözen dairenin yüksek yüksek yargıcı?
Neler konuşmamışlar ki?
Temyiz dilekçesine nasıl cevap verileceği?
Delil olarak nelerin sunulacağı?
vs. vs.
Ha unutmadan, yüksek yargıcımız diyor ki, “Ben Başkan’a söylerim!”
Başkan dediği, 6.Daire’nin Başkanı..
Yok canım, bu Deniz Palas apartmanının 6. dairesi değil.
Bu, Türkiye’deki tüm imar planı ihtilaflarının nihai olarak nokta konulduğu Danıştay’ın 6. Dairesi..
Gökkafes Oteli’ne nihai nokta, o dairede konuldu.
Unuttunuz mu Gökkafes’i?
Hani şu, Dolmabahçe’de Kars’taki ucubeye benzer bir otel var ya.. İşte o. İlçenin sınırları değiştirilen.. Beyoğlu Belediyesi dindar bir başkan olduğu için, ona yaptırılamayan işlerin, CHP’li başkanın bulunduğu Şişli İlçesi’ne aktarılan ve böylece kitabına uydurulan Gökkafes.
Hay Allah.
Nereden nereye geldik.
Ama iyi oldu..
Kaç kaç katrilyonların, o Daire’de verilen kararlarla kazanıldığı veya kaybedildiğini böylece hatırlamış olduk.
İşte o Daire’de, işler böyle yürüyormuş!
Yüksek yargıcımız da öyle diyor, CHP milletvekiline zaten: “Yürütmeli.. Yani şimdi sizin lehinize gözüküyor. Fakat temyiz dilekçesine cevap vereceksiniz ya.. Şey yapın. Yani vereceğiniz cevapta fotoğraf ekleyin.”
Bu hatırlatmaya CHP’nin hukukçu milletvekili “Tamam sayın yargıcım. Fotoğraf vesikalık olacak değil mi?” şeklinde cevap vermiş.
Şaka şaka..
İstenilen fotoğraf, adamın vesikalık fotoğrafı değil.
İhtilaflı arazinin fotoğrafı..
Ama ne yapalım.
Bir yüksek yargıçla, bir milletvekilinin, derdest olan bir dava hakkında, böyle konuşmalarını dinleyince, insanın ufku açılıyor, hayal dünyası genişliyor.
Ben de böyle hayali bir replik uydurdum işte..
Affedin ne olur!
İşte böyle sayın seyirciler.
Türk yargısının hali bu..
Milletvekilleri dava takip ediyor..
Davaya bakacak yüksek hakimler, davanın tarafları ile istişarede bulunuyorlar.
Verecekleri kararın altyapısını, davanın tarafı ile birlikte belirliyorlar..
Sonra da dönüp, “Türk Milleti Adına” diye başlayarak, davanın tarafı ile müzakere ettikleri kararı yazıyorlar!
Nasıl ama?
Dört dörtlük bağımsız bir yargı değil mi?
Hem bağımsız. Hemi de tarafsız..
Milletvekili sorduğunda: “Esastan mı karara bağlıyorsunuz” diye.
Yüksek yargıcımız da şöyle cevap veriyor: “He esastan.!”
Hukukçu olmayanlar, “esastan” ifadesini, “gerçekten mi” anlamında anlayabilirler.
Bu arada onu da düzeltelim, “esas” ifadesinin anlamı, dava dosyasının ilk açıldığında aldığı numara demek.
Demek ki ne imiş?
“He esastan”!
Hey gidi Türkiye hey..
YENİ AKİT