CHP’den yedi yıldır beklediğim liste: Cuma tatilcisi işyerleri

Alper Görmüş

Dış basındaki Türkiye analizleri son haftalarda özellikle siyasi hayattaki “muhalefet(sizlik)” üzerinde yoğunlaşmaya başladı. Analizlerde, ana muhalefet partisinin kaba laiklikten başka bir programının olmadığı tesbitinden sonra, “Bu CHP’yle hakiki bir muhalefet mümkün değil ve muhalefetsizlik Türkiye’nin en büyük problemi” sonucuna varılıyor.

Oysa 2009 yerel seçimlerinde CHP bu işlerden önemli ölçüde uzaklaşıp, “sosyal”e yakın bir muhalefet çizgisi tutturup, üstelik oylarını da arttırınca ne kadar çok sevinmiştik. Partinin, bu deneyden yola çıkarak nihayet ciddi bir muhalefet partisi haline geleceğine ciddi ciddi inanmıştık.

Sevinenler arasında Ali Bulaç gibi İslamcılar da vardı. Bulaç, CHP’nin “çarşaf” vb. açılımlarını tartışırken şöyle yazmıştı Zaman gazetesinde:

“Ezici çoğunluğuyla dindar seçmen, sol ve CHP’yi dine karşı biliyor ve temel sorunlarını çözemedikleri halde sırf dinine zarar gelmesin diye, sağcı-milliyetçi-muhafazakâr partilere oy veriyor. Bu partiler de haksız olarak iktidar oluyorlar, her defasında seçmenin sorunlarını çözmeden suçu siyasi sisteme ve dinî hak ve özgürlüklere muhalefet eden CHP’ye atıyorlar.

Milyonları hapsoldukları sağcı-muhafazakâr gettolardan diniyle barışık, din ve vicdan özgürlüklerini sonuna kadar savunan sosyal demokrat bir siyaset kurtarabilir ancak.

Bu, zamanla olacaktır...”

“Zır” laiklik yine “kısa devre” yaptı

Yerel seçimlerin ardından CHP’nin bütün “açılımlar”ını askıya alması sevincimizi kursağımızda bıraktı açıkçası. Fakat hiç değilse meselenin orada kalacağını, “açılımlar” kapansa da eski tip zırlıkların terk edileceğini düşünmüştük. Fakat CHP’liler kadın kollarıyla (bakınız, Mersin’deki çarşaf yırtma eylemi), milletvekilleriyle (bakınız son günlerin en heyecanlı tartışması: “AK Parti cumayı resmî tatil yapmaya çalışıyor”) bize gösterdiler ki, odağında “laiklik”in bulunmadığı bir muhalefet anlayışı onlara göre değildir.

Çarşaf yırtma eylemini duymayanınız kalmamıştır. Fakat CHP milletvekillerinin “işte gerçek yüzleri göründü” faslından son muhalefet atağını duymayanlar olabilir.

Haberi ilk veren gazeteport.com sitesinden aktarıyorum:

“Keçiören Belediyesi’nin 2010 yılı için bastırdığı masa takviminde, hafta sonu tatil günleri ‘cuma-cumartesi’ olarak belirtildi.

Takvimdeki bu ifadelerin, yasaya aykırı olduğunu vurgulayan CHP’li Mengü, ‘Kanun hiçe sayılarak, cuma gününü tatil ilan etmek, çağdaş devlet anlayışı ile de bağdaşmaz’ dedi.

Mengü yaptığı açıklamada, hükümetin daha önce de iş yasalarındaki değişikliklerle, işverene tatil gününü belirleme esnekliği getirdiğini ve İslami inanca göre cuma günlerinin tatil edilmesinin ilk adımının atıldığını öne sürdü.”

Keçiören Belediyesi ise haberin gazetelerde yer almasından sonra şu açıklamayı yaptı:

“Belediyemiz adına Basın-Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nce 2010 yılı için bastırılan takvimlerdeki bu hata, basım ve dağıtım işlemleri tamamlandıktan sonra fark edilmiş olup, bu aşamadan itibaren dağıtım durdurulmuş, hatalı basılan takvimler toplatılmıştır. Sözkonusu takvim incelendiğinde, aylara ilişkin sayfalarda resmî tatil olarak cumartesi ve pazar günlerinin işaretlendiği, yalnızca genel bilgilerin yer aldığı son sayfada dizgi hatası sonucunda hafta tatilinin cuma ve cumartesi olarak belirtildiği görülecektir.”

Bilmiyorum, acaba “haber kaynağı”, CHP milletvekili Şahin Mengü’ye takvimin tamamını değil de sadece o “son sayfayı” mı gösterdi? Öyle olmalı, aksi takdirde milletvekili 12 ay boyunca hafta tatilinin cumartesi-pazar olarak işaretlendiğini görür, “son sayfa”daki cuma-cumartesi bileşiminin bir dizgi hatası olduğuna hükmeder ve işin peşini bırakırdı, öyle değil mi?

Fakat olmuyor işte... Böyle “malzeme”lerle karşılaşınca CHP’lilerin gözleri kararıyor, sakince düşünme yeteneklerini kaybediyorlar.

Yedi yıl önce: “Şeriat tatiline ilk adım”

Fakat ben bu yazıda asıl, Gazeteport ’un haberindeki şu sözlerle ilgileneceğim:

“Mengü yaptığı açıklamada, hükümetin daha önce de iş yasalarındaki değişikliklerle, işverene tatil gününü belirleme esnekliği getirdiğini ve İslami inanca göre cuma günlerinin tatil edilmesinin ilk adımının atıldığını öne sürdü.”

Bu sözler, bizi bu yazının başlığına getiriyor: “CHP’den yedi yıldır beklediğim liste: Cuma tatilcisi işyerleri...”

Mesele şu: Şahin Mengü’nün işaret ettiği iş yasalarındaki değişiklik bundan tam yedi yıl önce yapılmıştı ve CHP’liler o zaman da bugünküne benzer bir paranoyaya kapılmıştı.

CHP’lilere göre, tasarıda “hafta tatili”nin hangi gün olacağı belirsiz bırakılmıştı, bu resmî tatilin pazardan cumaya alınması yolunda atılmış sinsi bir adımdı.

Bugün, Şahin Mengü’nün hâlâ ciddi bir vurguyla “Cumayı resmî tatil yapmanın ilk adımı” diye nitelediği, İş Kanunu’ndaki yedi yıl önceki değişiklikle ilgili olarak Radikal Genel Yayın Yönetmeni İsmet Berkan şöyle yazmıştı (13 Mayıs 2003):

“Geçen hafta cuma günü öğlen toplantısı için masada oturuyoruz. O sırada haber müdürümüz Sedat Şahmay, gelişmekte olan yeni bir haberden söz etti: Meclis’te konuşulmakta olan iş kanunu tasarısında haftalık tatille ilgili maddede gün ismi belirtilmiyormuş, CHP’liler, ‘Cuma tatilini yasallaştırmak istiyorlar’ diye kıyameti koparmış.

Haberi anlamaz gözlerle izledim, içimden ‘Bu şakadır herhalde’ diye düşündüğümü hatırlıyorum. (...) Cuma akşamı feleğimi şaştım, cumartesi günü hastalık öyle vurdu ki yataktan kafamı kaldıramadım. O gün akşamüzeri saatlerinde gazetelere baktığımda, bizim dalgasını geçtiğimiz haberin bazı gazetelere manşet olduğunu, manşet olmak bir yana ciddiye alındığını görünce gözlerim yuvalarından oynadı.

Düşünebiliyor musunuz AKP’nin ‘sinsi’ planını... Tabii, askerden korktukları için ‘Cuma günleri tatildir’ diyemiyorlar, o yüzden tatil gününü sanki haftanın herhangi bir günüymüş gibi tanımlıyorlar. Ama AKP tabanı bunu tabii ki doğru anlayacak ve bir anda herkes cuma günleri işyerlerindeki işçilere, özellikle de belediyeler çalışanlarına tatil verecekti... Ve böyle böyle, adım adım Türkiye laik hukuk düzeninden dinsel hukuka geçecekti... Vay be!..”

Paranoyanın çöktüğünün farkında değil!

Berkan yazısının devamında “CHP’nin ‘resmî parti’ olmayı fazlasıyla abartması ve sivil çalışanların haftalık tatiliyle resmî tatili birbirine karıştırması”na değiniyor, “Cennet vatanımızda resmî tatil günleriyle ilgili bir özel kanunun olduğunu” hatırlatıp yüreklere su serpiyordu.

Laik basın ikiye bölünmüştü. Cumhuriyet, Dinç Bilgin’in deyişiyle “Ankara bürosunun darbeye inandırdığı” Cem Uzan’ın Star ’ı ve birkaç gazete bir yanda, öbürleri öbür tarafta...

Hıncal Uluç Sabah ’ta (13 mayıs 2003) “CHP’ye bak, muhalefete gel!..” diyerek dalgasını geçti:

“Yahu, ‘İşçiler 7 gün içinde 24 saat kesintisiz izin yaparlar’ lafından ‘Bunlar cumayı tatil yapmak istiyorlar’ sonucu çıkarmak mümkün mü? Sen kalkıp iktidarı böyle eleştirirsen, aklı başında insan ‘Bu iktidar demek öyle kusursuz, öyle mükemmel ki, CHP bula bula bunu buluyor’ demez mi?”

Şahin Mengü yedi yıl öncesini hatırlatınca, ben de o zamanlar kaleme aldığım, iddia sahiplerine verilmiş bir “ev ödevi”nden ibaret yazımı hatırladım. Şöyle demişim (Yeni Şafak, Kronik Medya, 14 Mayıs 2003):

“Bu kez pabuç pahalı. (...) Çünkü bu haberleri manşetten veren gazeteler ve köşelerde ‘şeriat tatili’ yorumları yapanların haberleri, yorumları her hafta test edilecek...

Şimdi onlara bir görev düşüyor: Madem bu kadar eminler ‘AKP’den gelen mesaj doğrultusunda hafta tatilinin cumaya alınacağına’, bu cumadan tezi yok ‘şeriat tatili’ni uygulamaya koyan işyerlerinin listesini yayımlamaya başlamalılar...

Önümüzdeki birkaç hafta boyunca cumartesi günleri başta Star ve Cumhuriyet olmak üzere gazeteleri bu gözle okuyacağız...

Bekliyoruz...”

Tam yedi yıl oldu. Ben hâlâ bekliyorum.

“Şeriat tatiline ilk adım” yasası yürürlükte; memlekette tek bir işyeri bile yok, pazar yerine cuma günü tatil yapan.

Fakat CHP milletvekiline bakılırsa rehavete kapılmamalıyız. Tamam, yedi yılda olmamış bir şey ama, belli mi olur?

Hakikaten, ne olacak bu CHP’nin hali?

TARAF