Kemal Kılıçdaroğlu CHP'ye genel başkan olmuştu ama partide "muktedir" olamamıştı.
O ne söylerse partinin bir başka yetkilisi tersini söylüyordu.
Hatta önemli konularda partinin görüşü genel başkandan önce başkaları tarafından açıklanıyordu.
Kılıçdaroğlu başka telden, partide eskiden kalma klik başka telden çalıyordu.
Bu da başkanı zor kamuoyu önünde çok zor duruma düşürüyordu.
Bu satırların yazarı Kılıçdaroğlu'nun samimiyetine inanıyor ve umuyor ki Kemal Kılıçdaroğlu yönetiminde bir CHP, Türkiye'nin yapmaya çalıştığı değişime katkı sağlayacak.
Açık söylüyorum Kılıçdaroğlu'nu samimi buluyorum!
Eğer CHP iktidara gidecekse, ki Kılıçdaroğlu sürekli bunu dile getiriyor, CHP'yi değiştirmek, dönüştürmek, partiyi iktidara gitmekten engelleyen yapıyı yeniden daha çağdaş temellere dayandırmak zorunda.
Kılıçdaroğlu kısa genel başkanlığı süresince bu gerçeği çok iyi gördü fakat partideki eski;
Tek parti CHP dönemi kalıntıları...
İktidar olmak istemeyen fakat her zaman devlette iktidarmış gibi davranıp halktan değil devletten yana olan...
Ülkenin sorunlarının çözümü için elini asla ve asla taşın altına koymayanları tasfiye etmek zorunda olduğunu anladı.
Onu 18 Aralık'ta kurultay yapmaya zorlayan durum işte bu durumdur. Ki CHP bütün ağırlıklarını atsın...
Partideki çok başlılık bitsin...
CHP halkla bütünleşsin...
WikiLeaks belgelerinde ortaya çıktığı gibi CHP bir avuç gürültücü elitistin elinden kurtulmalı ki CHP ancak iktidar alternatifi olabilsin.
Bir partinin iktidar olabilmesi için gerçekten iktidar olmayı istiyor ve o doğrultuda çalışıyor olması gerektiği çok nettir.
Şu bir gerçek, Deniz Baykal asla ve asla iktidarı arzulamıyordu.
Hatta Kemal Kılıçdaroğlu'na da "İktidar olmak önemli değil, önemli olan CHP'nin köklerine sadık kalmaktır" diyordu.
Deniz Baykal Trabzon'da yaptığı konuşmada kendi felsefesini bütünüyle ortaya koymuştu ve şöyle demişti:
''CHP, Türkiye'nin temelidir, özüdür, bir büyük siyasi partidir. Türkiye'nin bağımsızlığını güvence altına almış, çok büyük devrimler yapmış, reformlar yapmış, Türkiye'nin bugünkü noktasına gelmesini sağlamış olan partidir. Bunu hiçbir zaman unutmayalım. Bu anlayış içinde gün olur iktidarda oluruz, gün olur muhalefette kalırız ama muhalefette de görevimiz var, iktidarda da görevimiz var. Biz sadece iktidara gelerek görev yapacak partilerden değiliz. Biz muhalefette de görev yaparız...
(Muhalefette görevim yok) diye düşünürsen, iktidar olmak için kestirme yollar aramaya kalkarsan, iktidar olmanın kestirme yolları, sihirli değnek dokunuşuyla birden bire iktidara gelme hevesleri, hesapları, sizi çok ciddi yanlışlıklara sürükleyebilir. Biz görmüş geçirmiş partiyiz. İlkelerimizi biliyoruz. Temellerimizi, görevimizi, tarihi misyonumuzu biliyoruz. O nedenle hiç kimse bizi 'şöyle yap, böyle yap, seni iktidara getiririz' söylemleriyle aldatamaz...
'CHP'yi değiştirerek, dönüştürerek, bozarak ne CHP'ye iyilik yapmak mümkündür ne de Türkiye'ye iyilik yapmak mümkündür."
Baykal özetle diyor ki, CHP değişmez, değişmesi dahi teklif edilemez!
O halde CHP asla iktidar olamaz.
Kemal Kılıçdaroğlu bunu gördü ve Baykal zihniyetiyle asla iktidara yürümenin mümkün olmadığına kanaat getirdi.
CHP eğer değiştirilmezse sittin sene iktidara gelemeyecek.
CHP çağdaş bir noktaya çekilmek zorunda.
Bunun için de Kemal Kılıçdaroğlu 18 Aralık'taki kurultayda blok liste yapmak zorunda.
Çarşaf liste yaparsa eski kafalar listeyi delerler.
CHP kurultaylarında bugüne kadar bir defa dışında asla çarşaf liste uygulaması olmadı. Şimdi neden olsun ki?
BUGÜN