Bir mafya reisi bir keresinde kızdığı bir düşmanına mahkeme kapısında, “seni mermi manyağı yaparım” diye bağırmıştı.
Bu laf, günlük hayatımıza girdi.
CHP’liler beni bağışlasınlar ama izledikleri politikalardaki zikzaklar bana o lafı hatırlattı.
“Başörtüsü manyağı” olmuş gibi gözüküyorlar.
Önce “başörtüsünü de biz çözeriz” diyorlar sonra Cumhurbaşkanı’nın eşi “başörtülü” diye Çankaya’daki resepsiyona gitmiyorlar.
Pek nazik olmayan ve çocukça bir jest bu bence.
CHP’liler neyi protesto ediyorlar?
Cumhurbaşkanı’nın eşinin başörtülü olmasını mı?
Cumhurbaşkanları, CHP’lilerin beğendiği tarzda bir hanımla mı evlenmek zorundalar?
Bir insanın kimi sevdiği, kiminle evlendiği ile Cumhurbaşkanlığı’nın ne ilgisi var?
İlerde Cumhurbaşkanı olmayı düşünen biri, evlenirken gidip CHP Genel Merkezi’nden “evliliğe uygundur” diye ilmühaber mi alacak?
CHP’nin uygun görmediği insanlarla evlenenleri Cumhurbaşkanı yapmayacak mıyız?
Cumhurbaşkanı’nın “eşini” politik bir meseleye konu etmek bence yakışıksız bir davranış.
Kadınların başlarını örtmesi gerektiğine inananlar da, eşlerinin başları açık olan görevlilerin davetlerini ret mi edecek?
Başörtüsünün dinî bir vecibe olduğunu düşünen politikacılar, CHP’li bir görevlinin davetine, “eşinin başı açık” diye katılmazsa ne düşünür CHP’liler?
Bunu incelikli bir davranış olarak mı görürler?
Çankaya Köşkü, Cumhurbaşkanı’nın evi.
Dolayısıyla eşinin de evi.
Cumhurbaşkanı, politik bir mesele çıkmasın diye eşini mi boşayacak yoksa zorla eşinin başını mı açacak?
CHP’liler, eşinin başı kapalı birinin Cumhurbaşkanı olmasına karşı çıkıyorlarsa, bu, ülkenin erkek vatandaşlarının yaklaşık yüzde altmış-yetmişinin Cumhurbaşkanı olamayacağını söylüyorlar demektir.
Böyle mi söylüyorlar?
Cumhurbaşkanlığı, eşlerinin başı açık olan bir azınlığa mı ait?
Bu, ayrımcılık değil mi?
Bir tür ırkçılık değil mi bu?
CHP’nin bugün, eskiden olduğu gibi devleti şekillendirme gücü yok.
Ama böyle bir güçleri olsaydı, eşi başörtülü hiçbir vatandaşı “devlet görevine” kabul etmeyeceklerdi demek ki…
Sen ne kadar başarılı olursan ol, ne kadar bilgili olursan ol, ne kadar yetenekli olursan ol, başörtülü bir kadını sevdiysen sana bu devlette yer yok, öyle mi?
Böyle bir yaklaşım zorbalık değil mi?
Böyle bir yaklaşım diktatörlük değil mi?
Ya da, “görevli olabilirsin ama eşini gözlerden saklayacaksın, kimseye göstermeyeceksin” mi diyeceğiz?
Buna kimin hakkı var?
CHP, ne yaptığının, ne söylediğinin farkında mı gerçekten?
Devlette nasıl bir azınlık sultası istediğini kavrayamıyor mu?
Hani ne oldu eşitliğe, adalete, özgürlüğe?
CHP’liler, 27 Nisan’ı hatırlatan gereksiz bir hoyratlıkla davranıyorlar.
Cumhurbaşkanı’nın tasvip etmediğin bir davranışı, tavrı, sözü, politikası olursa eleştirirsin ama onun eşinin giyimini eleştiremezsin.
Seni ilgilendirmez çünkü.
Bir insanın “eşi” üzerinden politika yapmak bana sorarsanız yapılabilecek en ucuz politikadır ve Türkiye’de bu ucuzluğa prim tanıyacaklar çok fazla değildir.
CHP, belli bir azınlığı temsil eden küçük bir parti olmaktan, gerçek bir parti olmaya geçmek istiyorsa, bu ülkede yaşayan herkesin eşit haklara sahip olduğunu kabul etmek zorunda.
“Herkes benim istediğim gibi giyinecek” diyerek de çoğunluğun partisi haline gelmek mümkün değil.
Size ne insanların eşlerinin giyiminden?
Başka işiniz mi yok?
Bu sığlıkla hangi sorun çözülür, hangi derde çare bulunur?
Böyle “iki arşın kumaş” üzerinden politika yaparsanız, iki arşınlık parti olarak kalır, her seçimde hüsrana uğrarsınız.
İstediğiniz buysa, tebrikler, amacınıza ulaşıyorsunuz.
TARAF