CHP Saldırganlık Dürtülerini Nasıl da Frenleyebildi!

Mecliste Başörtüsüne Karşı Beklenen Saldırganlığı Göstermedi Diye Birileri CHP’ye Övgü Sıralamaya girişmiş görünüyor.

HAKSÖZ-HABER

CHP yönetimi, bazı milletvekillerinin Meclise başörtüleriyle gelen AK Partili Hanım milletvekillerine karşı düzenlemeyi düşündükleri saldırganlığı frenledi ve muhtemel bir gerilim ve çatışma atmosferi yaşanmadı. CHP’nin bu politik tutumu genelde olumlu karşılanmakta. Cumhurbaşkanından Başbakana, medyadan sivil toplum örgütlerine kadar herkes çok mutlu görünüyor ve konuşan herkes adeta CHP’ye övgüler yağdırıyor.

Oysa CHP hiçbir şekilde övülecek bir şey yapmış değil. Sadece içindeki şeytanı frenlemiş o kadar! Neden frenlediği de malum: geçmiş tecrübelerinden ders çıkartmış! Halktan daha fazla sopa yemek istemiyor. 

Vurgulamakta yarar var: CHP’nin başörtülü vekillere karşı yapabileceği hiçbir şey zaten yoktu. Ne yasal, ne idari, ne de siyasi anlamda eli kolu zaten bağlıydı. Dolayısıyla “rahat durdu, patırtı koparmadı” diye CHP’ye teşekkür etmeye falan gerek yok.

İlaveten halktan yiyeceği şamarı düşündüğü için ses çıkarmadı diye CHP’yi kutlamak ise hepten saçma. CHP’nin tavrı tam bir ilkesizlik örneği. Ve kutlanmayı değil, bilakis ayıplanmayı hak ediyor. Hala hiç utanmadan başörtüsü allerjisini yansıtıyor ve mecliste kavga çıkartmayarak sanki “lutfetmiş de izin vermiş” gibi bir hava yayıyor.

Bu çerçevede medyada CHP güzellemesi yapmaya meyilli isimlerden biri olan Koray Çalışkan’ın yazısı ilginç bir ruh halini yansıtmakta. Çalışkan CHP’yi yere göğe sığdıramadığı yazısında AK Partili hanım vekillerin başörtüsü takmalarını siyasi bir rant malzemesi olarak yorumlayarak konuya klasik Kemalist-sol sığ perspektiften baktığını ortaya koyuyor. Sorunu “ulusalcılar” ve İşçi Partisine yakınlıkla tanımlayarak CHP’nin temelde başörtüsünü bir hak olarak görmeyip, sadece siyasi zarar görmeme kaygısıyla kerhen “tahammül “ettiği gerçeğini es geçiyor.

Koray Çalışkan'ın yazısı:


CHP, AK Parti'yi nasıl ofsayta düşürdü?

Koray ÇALIŞKAN

Şafak Pavey güzel konuşmasıyla AK Parti'yi son düşünden uyandırdı. Gol sayılmamıştı.

CHP boş bulundu, defansı dağınıktı, top ağır çekimde havalandı ve CHP’liler gelen topu önce göremedi. Engin Altay talihsiz bir iki açıklamada bulundu. AK Parti o sırada heyecanlandı. Erdoğan’ı siyasi olarak en çok sevindirecek şey hacdan dönmüş vekillere CHP’lilerin Meclis barikatı kurmaları olacaktı. Olmadı.

Kılıçdaroğlu doğru bir refleksle oyuncularına bir iki geri adım attırdı. Faruk Loğoğlu ve Engin Altay’ın yer yer yanlış da anlaşılan açıklamalarından sonra top kaleye girdi ama gol sayılmadı.

AK Parti ve CHP benzerliği

AK Parti ve CHP’li ulusalcılar müesses nizama çocuğun şekere tutunduğu gibi yapışmış durumda. Kendileriyle çelişmeden iki adım atamıyorlar. İlkesiz siyaset başat olunca, stratejik siyaseti iyi beceren kazanıyor.

AK Parti’nin duruşu ikiyüzlü. BDP’nin aylar önce verdiği, -pantolonuyla Meclis’e giremeyen vekil Şafak Pavey’in durumunu gündeme getirdikten sonra CHP’nin de örtük destek verdiği Meclis İç Tüzüğü değişikliği- tasarıyı AK Parti engelledi. Yani başörtüsü sorununun hallini AK Parti öldürdü

Dahası 2011 genel seçimleri öncesi Hidayet Şevkatli Tuksal ve Nihal Bengisu gibi muhafazakâr aydınların da desteklediği ve başörtülü kadınların aday olmasını isteyen kampanyaların tamamına kulağını kapadı. AK Parti, başörtüsü yasağından erkekler ve İslamcılar olarak hep nemalandı.

Hacdan dönüş çilesi

Meclis’e başörtüsüyle gelmeye karar veren dört kadın milletvekili elbette Erdoğan’a danışmıştı. Kendi tasarrufları asla değil. Başörtüsünü siyasi bir strateji için araç olarak kullandılar.

Başörtüsü kadar hassas, insanın dokunulmaz hakkı olan bir meseleyi CHP’ye gol atmak için top yapmak siyasi ilkesizliktir. AK Parti “İç Tüzüğü değiştirelim” dedi de CHP, BDP, MHP hayır mı dedi?

Ya Ulusalcılar?

 CHP’nin ulusalcıları için de durum vahim. Ulusalcıların Baykal’ın arkasından CHP’deki yeni ivmeyi geriletmek ve güvenmedikleri Kemal Kılıçdaroğlu’nu devirmek için çalıştığını sağır sultan duydu. Başörtü krizi gibi olaylar onlar için biçilmiş kaftan. Bu nedenle başörtüsü konusunda CHP’lilerin laiklik hassasiyetine oynadılar.

Olmadı. Muharrem İnce ve Akif Hamza Çebi gibi grup başkanvekilleri topun havalandığını gördü. Başörtüsü üzerinden sembol siyaseti yapılacağını gördüler. Bunu AK Parti’nin nemalanacağı bir stratejiye dönüştürmeyeceklerini söylediler. Ulusalcı bir şov için en müsait an geldiği halde, ağırbaşlılık ve âkillikle AK Parti’yi ofsayta düşürdüler.

Artık İşçi Partisi’ne yakışan Dilek Akagün Yılmaz gibi grup eğilimini ve Kılıçdaroğlu’nun pozisyonunu önemsemeden tişört siyasetçiliğine soyunup, “Kısa kollu tişörtle gelirim ben de tüzüğü delerim” ucuz kahramanlığı dışında neredeyse herkes doğru davrandı.

Ve o konuşma

 Şafak Pavey güzel konuşmasıyla AK Parti’yi son düşünden uyandırdı. Gol sayılmamıştı.

“Başımı açıp kirlenmek istemiyorum” diyen densize ders, başörtülü kadınlara güzel bir selam verdi. “AK Parti’yi iktidara taşıyan kadınları burada görmek istiyorum” dedi. Türban yerine başörtüsü deseydi daha iyi olurdu ama o kadar kusur kadı kızında da olur.

Türkiye, sosyal demokrasi gördü. Hayırlı olsun.

Yorum Analiz Haberleri

"Suriye'den bize ne?" yaklaşımını besleyen körlük
Suriye devrimine çarpık ve indirgemeci yaklaşımlar
Yılbaşında normalleşen haram: Piyango
Yapay zeka statükocu mu?: ChatGPT'de cevaplar neye göre değişiyor?
Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye