Muhalefetin cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, “Atatürk ve cumhuriyet karşıtı” olduğu iddiasıyla CHP içinden gelen eleştirilerle ilgili olarak, “Bu tür değerlendirmelere çok üzülüyorum. Lütfen bunu yapan arkadaşlarımız geçmişime baksın. Türkiye Cumhuriyeti kurumlarında, hatta adında bizzat Atatürk yazılı kurullarda üstlendiğim görevlere baksınlar. Atatürk’ü, Cumhuriyet realitesini ve kazanımlarını inkâr etmek tamamen yanlıştır” dedi.
İhsanoğlu, “Atatürk istiklal mücadelesinin kahramanı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olarak tüm Türk milletinin gönlünde yer etmiş mümtaz bir şahsiyettir. Bunun aksini söylemek tarihin realitesine yakışmayan bir tutum olur. Fransa için Napolyon, ABD için George Washington neyse Türkiye için de Atatürk odur” diye konuştu.
CHP ve MHP’nin cumhurbaşkanlığı seçimi için aday göstereceği Ekmeleddin İhsanoğlu, Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Utku Çakırözer’e konuştu.
Utku Çakırözer’in Cumhuriyet gazetesinin bugünkü (18 Haziran 2014) nüshasında yayımlanan, “'Atatürk'ü inkar Türk tarihini inkardır” başlıklı yazısı şöyle:
'Atatürk'ü inkar Türk tarihini inkardır'
Muhalefetin ortak cumhurbaşkanı adayı olarak açıklanan Ekmeleddin İhsanoğlu’na MHP’den çok CHP Meclis grubu içinden tepkiler geldi. Gelen eleştirilerin bir bölümü İhsanoğlu’nun “Atatürk ve Cumhuriyet karşıtı” olduğu şeklindeydi.
Gündemdeki isim olan İhsanoğlu’na dün hem adaylığını hem de bu eleştirileri nasıl değerlendirdiğini sorma fırsatı bulduk. Başta konuşmak istemedi. Ancak “Atatürk düşmanlığı” iddialarına üzüldüğünü belirttikten sonra şu değerlendirmeleri yaptı:
“Bu tür değerlendirmelere çok üzülüyorum. Lütfen bunu yapan arkadaşlarımız geçmişime baksın. Türkiye Cumhuriyeti kurumlarında, hatta adında bizzat Atatürk yazılı kurullarda üstlendiğim görevlere baksınlar. Atatürk’ü, Cumhuriyet realitesini ve kazanımlarını inkâr etmek tamamen yanlıştır.
Atatürk istiklal mücadelesinin kahramanı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olarak tüm Türk milletinin gönlünde yer etmiş mümtaz bir şahsiyettir. Bunun aksini söylemek tarihin realitesine yakışmayan bir tutum olur. Fransa için Napolyon, ABD için George Washington neyse Türkiye için de Atatürk odur.”
Ne reddedelim ne de kutsayalım
“Türkiye’de Atatürk meselesi gündeme geldiğinde yapılan şu: Bir kesim onu yargılıyor ve tamamen reddediyor. Bir kesim ise yarı Tanrı misali kutsuyor. Ne kutsamalı ne de reddetmeliyiz. Türkiye’nin bu tartışmaları çoktan aşmış olması lazım. Cumhuriyet’in 100. yılında tarihimizi objektif ve rasyonel olarak ele alabilmeliyiz.”
Amacımız daha iyi demokrasi olmalı
“Türkiye artık modern bir toplum haline döndü. Demokrasisini daha iyi noktaya çıkarmak için büyük çaba içinde. Ben de günümüz meselelerini bu çerçeve içinde ele almanın en doğru yaklaşım olduğuna inanıyorum.”
Din ve siyaset birbirine karışmamalı
İslami bir gelenekten geldiği için İhsanoğlu’na “laiklik” konusunda da eleştiriler yöneltildiğini gözlemliyoruz. Kendisine bu konudaki tereddütleri aktardığımızda, “Yeni Yüzyılda İslam Dünyası” isimli kitabının önsözüne de aldığı şu ifadelerle yanıt verdi:
“Din-siyaset ilişkisi düzenlenmesi gereken bir alandır. Bu ikisi arasındaki sınırın tayininde hep problemler olmuştur. Siyasi güçlerin din üzerinde baskı kurmaması gerekir. Benzer şekilde siyaset üzerinde din adına bir baskı da kurulmamalı. Bu durumların her ikisinin de başarısızlıkla neticelendiği örnekler hem İslam hem de dünya tarihinde mevcuttur.”
Anadolu denince gözümüz parlar
İhsanoğlu ile kısa görüşmemizde, Kahire’ye uzanan ailesi hakkında da konuştuk. Adaylığı açıklandıktan sonra babası İhsan İhsanoğlu’na yönelik eleştirilerin de geldiğini öğrenince üzülmüş. Sadece, “Babam da benim gibi siyasete uzak durmak isteyen bir kişiydi. İstiklal Marşımızın şairi Mehmet Akif’in en yakın arkadaşıdır babam. En güvendiği insanlardan biridir. Ülkesini seven, Anadolu’yu duyunca gözü parlayan biriydi babam” demekle yetindi.
Hamama giren terler
İhsanoğlu ile ilgili en merak edilen konu, AKP’nin olası Cumhurbaşkanı adayı Başbakan Tayyip Erdoğan karşısında nasıl bir kampanya yürüteceği konusu. Yakında Ankara ve İstanbul’da siyasi partiler ve basını kapsayan bir görüşmeler turuna çıkacak. Ardından yurt gezileri gündeme gelecek. “45 günlük bu yoğun tempoya hazır mısınız?” sorumuza kendine güvenen bir yanıtla karşılık verdi:
“Hamama giren terler!”