Türkiye’de gerçekten de ciddi bir “Yandaş Medya” problemi var.
Son günlerde birileri, aynı yalana iman etmiş gibi farklı mecralardan beslenen gazete ve televizyonlara “Yandaş medya” lakabını uygun görüyor. Sık sık kullanılan bu ifade yeni bir tür aşağılama yolu.
Ne var ki, CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın iki hafta içinde sebep olduğu iki önemli skandal da gösterdi ki, Türkiye’de gerçekten de ciddi bir “Yandaş Medya” problemi var. Bu medyaya “Yandaş CHP Medyası” demek yanlış olmayacaktır.
İçlerinde görevini layıkıyla yapan onlarca meslektaşımızı tenzih ederek söylüyorum. CHP Medyası’nın en büyük özelliği, CHP ile ilgili haberlerde hiçbir habercilik kriterini dikkate almaması.
Haber masasına bir haber geldiğinde her şeyden önce sarsılmaz bir kuşkuculuk içinde bu haberin yanlış, yalan ya da maksatlı olabileceği ihtimali de hesaba katılır. Bu yüzden iyi gazeteciler, bir haberi en az iki farklı kaynaktan doğrulatırlar.
Yandaş CHP medyasında işler öylesine sakil bir hal aldı ki, bırakın çapraz sorgulamayı, sıradan rutin bir haberi bile doğru dürüst yazamıyorlar. Alın size bir örnek. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün himayesinde yapılan “Güzel Türkçe” ödül töreninde, bir ödül de Yumurcak Tv’nin başarılı Yayın Yönetmeni Meryem Akbal hanımefendiye verildi.
Radikal gazetesinde bu haber aynen şöyle yer aldı. Noktasına ve virgülüne dokunmadan veriyorum.
“Yumurcak Tv yapımcı Meltem Akbağ, ödülünü…”
Bir cümle içinde üç maddi hata. Hangi birini düzeltelim ki. Bu hatayı basit bir yanlışlık gibi göremeyiz. Yandaş CHP medyasının içine düştüğü acziyetin bir göstergesidir bu.
Yine bir süre önce Milliyet’ten Meral Tamer, Hürriyet yazarı Yurtsan Atakan’ın “Youtube” web sitesinin yasaklanmasını eleştirmek için yazdığı bir yazıyı gerçek sanmış ve bir mahkeme kararıyla Türkiye-New York uçuşlarının iptal edildiğini düşünerek hükümete yönelik zehir zemberek bir yazı döşenmişti.
Bunun gibi onlarca örneği rahatlıkla bulabilirsiniz yandaş CHP medyasında. Arkadaşlarımız alınmasın, gücenmesinler. Ama içine düştükleri durumun farkında değiller. Benzer bir örneği daha nakletmek istiyorum.
2004 yerel seçimlerinde CHP genel merkezindeydim. Bir ara Çankaya Belediyesi ile ilgili sonuçlar gelmeye başladı ve AK Partili adayın önde olduğu anlaşıldı. Bu haber üzerine, tarafsız ve objektif olması gereken birçok medya mensubu “Eyvah mahvolduk, bu ülkede yaşanmaz, ülkeyi terk etmek lazım” ve benzeri cümlelerle derin bir mağlubiyet psikoloji içinde feryat etmeye başladı.
Gecenin ilerleyen saatlerinde CHP’nin adayı seçimi kazanınca hepsi derin bir “oh” çekti. Bu mudur tarafsız gazetecilik?
Son örneği zaten biliyorsunuz. CHP Genel Sekreteri Önder Sav, Kırıkkale’de dine ait değerlerle dalgasını buluyor. Ama Cihan kamerasına yakalanınca özür dileyeceğine işi pişkinliğe vuruyor. Aynı Sav, belki de yaşlılığın etkisiyle (kendisi 71 yaşında) telefonu açık unutuyor ve Vakit gazetesi, buradaki konuşmaları haberleştiriyor.
Ama “Mal bulmuş mağribi” gibi olayın üzerine atlayan yandaş CHP medyası, işin aslını sorma zahmetine katlanmıyor ve CHP lideri Deniz Baykal’ın söylediklerine “vahiy” muamelesi yapıyor.
Baykal hata yapamaz çünkü. CHP’liler de yanılamazlar. Onların söylediği her şey doğrudur. Bu bakış açısı onları nasıl tarafsız ve yansız bir medya yapıyor acaba?
Samanyoluhaber