CHP Hakkında Kapatılma Talebi

Adalet Platformu Başkanı Adem Çevik, Yargıtay'a CHP hakkında kapatma talebinde bulundu.

Banka ortaklığından ve darbe anayasalarının örgütlediği ve dayattığı kanuni düzenlemelerden nemalanarak varlığını sürdürmektedir...' diyerek CHP hakkında Yargıtay'a kapatılma talebinde bulundu Adalet Paltformu Genel Koordinatörü Adem Çevik tarafından Yargıtay'a sunulan dilekçede de neden CHP'nin kapatılması gerektiği ile ilgili dilekçe şöyle verildi:

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına iletilmek üzere  İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na

Olay/Suç :Devletin ve anayasanın varlık ve meşruiyet temelleri, hukukun temel ilkelerine, anayasanın temel hükümleri, uluslararası sözleşmelere aykırı bir şekilde bir siyasi partinin icrai faaliyet yapması ve bu durumun önlenmesi ve sözkonusu partinin kapatılarak mal varlığının hazineye irad kaydedilmesi hakkında.

AÇIKLAMALAR

1- Mevcut siyasi partilerden birinin adı “Cumhuriyet Halk Partisi”dir.. Bu Parti, Cumhuriyetin ilk yıllarında “Fırka” adı ile kurulmuş, daha sonra “Cumnhuriyet” almış ve ardından da “Parti” olmuştur.. 12 Eylülden sonra kapatılmış ve ardından tekrar açılmıştır.

“CUMHURİYET” adı ile bir parti olamaz.. Bu TEK PARTİ diktatörlük mantığının ürünüdür. Dünyada benzer partiler “CUMHURİYETÇİ (…) PARTİ” şeklinde anılmaktadır..

Cumhuriyetin TEK PARTİsi varsa, bu durum diger tüm partilerin varlık ve meşruiyetini sorgulanır kılmaktadır..

CHP kendini “Kuvayı milliyenin devamı olarak takdim etse de, 2. Meclisten sonra TEK ADAM’ın himayesinde DEVLETİN PARTİSİ olmuş, daha sonra ise 2. ADAM döneminde REJİMİN PARTİSİ olmuştur..

Bu durum antidemokratik bir durumdur.. Hukukun temel ilkelerine aykırıdır..

Kaldı ki, Kuvayı Milliyenin devamı olma iddiası da gerçek dışıdır. Meclisi Mebusan’ın devamı olan 1.MECLİS Kuvayı Milliyenin devamıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuran 1. Meclisin açılış töreni ve yapısı bunu açıkça göstermektedir ve 1. Meclis Lozanı imzalamadığı için de diktatörlüklerdeki gibi fesh edilmiştir.

CHP 2. Meclis döneminde ortaya çıkan ve Kuvayı Milliyeden ayrı ve hatta onun çoğulcu yapısı, inanç ve düşüncesine aykırı bir yapıdır.. Dolayısı ile de DEVLETİ KURAN Parti değil, Rejimi örgütleyen partidir.. Ve bu parti, adında Cumhuriyet olmasına ragmen TEK ADAMcı, yani MONORŞİK , Otoriter bir yapıdır.. TEK ADAM ancak MONARŞİLERde olur.. Çünki TEK ADAM MONARK demektir.

19.yy sonlarında, savaş yıllarında, Kapitalist, Faşist ve Komunist rejimlerin baskısı altında oluşan siyasi akımların biçimlendirdiği bir anlayışla ortaya çıkan bir siyasi yapının 21.yy da hala dayatılması kabul edilemez..

2-CHP'nin adı, daha once parti içinde de tartışılmış, ortanın solu, demokratik toplum, sosyal demokrasi, demokratik sol tartışmaları ile birlikte 12 Mart sonrasında Ecevit partinin adının değişmesi gerektiğini söylemiştir..

Bir ülkede CUMHURİYET adına bir parti varsa ve bu partinin ilkeleri tüm partilerin ilkesi olmak zorundaysa; bu diğer partilerin varlık ve meşruiyetini tartışmalı kılar, ya da onlar bu temel yapının alt kuruluşları haline döner.

Zaten, ilk dönemde Anayasanın başlangıcı ve dayandığı temel ilkeler, ki 6 ok'ta bunu ifade eder. CHP'nin parti programından alınan, parti kongresinde kabul edildikten sonra meclise usulen getirilip, gerekçesiz olarak meclise sevkedilen ve müzakeresiz bir şekilde, oy birliği ile kabul edilen ilkelerdir. Tüm diktatörlüklerin yönetimi böyledir.

Bu anlamda partinin amblemi olan 6 ok'ta, bu tarihi arka plan ışığında CHP nin DEVLETİN PARTİSİ olması iddiasını güçlendirmektedir.

Unutmamak gerekir ki, tek parti döneminde bu kararların alındığı meclisin oluşumu, açık oy ve gizli tasnif yöntemi ile, adaylarının tümünün tek kişi tarafından belirlendiği, ancak parti üyelerinin oy kullanabildiği, sandığın üzerinde CHP bayrağının örtüldüğü, başında Jandarmanın beklediği, sandık kurulunun parti üyelerinden oluştuğu bir seçimdir.. il ve ilçe başkanlarının vali ve kaymakam olduğu, muhalefetin olmadığı dikta milleti temsil edemez.

Öte yandan o gün buna karşı çıkacaklar, istiklal mahkemelerine gidebilirlerdi. Çoğu zaman savcısı, avukatı ve temyizi olmayan, yasaya göre karar veren değil, verdiği karar yasa sayılan mahkemelerde yargılanabilir ve cezalandırılabilirdi.
Latince Harf devrimi yaparak halkın bir gece de nasıl cahil bırakıldığı, şapka giymeye zorlandığı, ezanın aslıyla okunmasının yasaklandığı ve Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim öğretenlerin cezalandırıldığı yani Allaha ve millete savaş açan paranoyak ve şizofrenik bir durum söz konusu yeni CHP eskinin mirası olarak KUR’AN VE SİYER Derslerinin iptali için analitik düşünceyi önlediği iddiasıyla müslümanlara hakaretle Anayasa Mahkemesi’ne gitti.

CHP amblemi, bu geçmişin mirasıdır ve ifade ettiği değerler olarak (HALKÇILIK, MİLLİYETÇİLİK, DEVLETÇİLİK, LAİKLİK, CUMHURİYETÇİLİK, INKILABÇILIK ( Kİ DEVLETÇİLİK ve İNKILAPÇILIK 1931 DE EKLENMİŞTİR) Ki CHP nin amblemi olan bu 6 ilke, Anayasanın dayandığı temel değerler olarak Kabul edilmektedir..

3-6 OK da sıralanan kavramlardan bazıları, artık bu gün dünyada terketilen politikalar.. Türkiye 100 yıl öncesi şartlara saplanıp kalamaz.. Mesela DEVLETÇİLİK Politikaları bunlardan biridir ve esasen bu politika İNKILAPÇILIK ruhuna da aykırı olmakla, 6 ok kendi içinde tezat teşkil etmektedir.. wxq harflerini kullanmak yasak olduğu gibi değiştirilmesi teklif dahi edilemez, geri kalmışlığın sebebi gösterilemez, mantıksızlık ürünüdür.

Esasen devletçi politikalar 1960 sonrası Kemalist kadrolar tarafından once KARMA EKONOMİ'ye dönüştürülmüş, daha sonra SERBEST PİYASA EKONOMİSİ'ne geçilmiştir..

Oysa bu gün milletvekilleri, öğrenciler ve kamu görevlileri ATATÜRK İLKE VE İNKILABLARINA BAĞLILIK ANDI içerken siyasi, hukuki, mantıki karşılığı olmayan bir takım değerlere zorunlu olarak bağlılık sözü verirken, CHP varolduğu sürece, CHP’nin ilkelerine, zihniyetine, siyasi hedeflerine Kemalizm Dini’ne bağlılık andı içmiş olmaktadır.

Bu ÇOĞULCULUK ilkesi ile çelişen, dayatmacı olan siyasi bir dilemmadır. Türkiyenin bu dilemmadan, mantık kilitlenmesinden kurtuluşu Anayasa değişikliği ve CHP nin kapatılması ile mümkündür..

4-CHP bu gün YARGIYA MÜDAHELE ederek, ERGENEKONUN AVUKATLIĞINI ÜSLENMESİ'nin ötesinde, Silivriden , Meclisi lağvetme iddiası ile yargılanan kişileri Meclise taşıma girişimi ile, esasen zihniyetini ortaya koymuştur.. Cumhurbaşkanı seçtirmemek için anayasa mahkemesini 367 garabeti ile tehdit etmiş. Seyfi Oktay ve Mehmet Moğultay’ın yargıya alenen baskı yaptıkları bilinmektedir. Meclisi fesh eden darbecilerin yargılanması için yapılan referandumda yargılanmasın demek kendini inkar etmek katline ve tecavüzcüsüne aşık olmak demektir.

CHP yöneticileri, Ergenekon, Balyoz vb. avukatlığına ilişkin açıklamaları ile “Şecaat arzedeyim derken, günahını söyleme” yanlışına düşmüştür. Öte yandan, SUÇU ve SUÇLUYU ÖVME nin ötesinde CHP'nin, darbecilerle ve darbelerle olan köklü ilişkisini de gösteren bir durum olmasının yanında İKRAR ve CÜRMÜ MEŞHUT özelliği taşıyan bir durumdur..

5-CHP, muhalefette olduğu halde, örtülü bir şekilde adeta iktidar ortağıdır.. Özellikle Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu gibi, devletin kontrolünde yarı resmi-özerk bir kurum, mali işler açısından ve kurum faaliyetlerinin finansmanında kullanılan kaynağın mali denetiminde söz sahibi kılınmıştır.

Bu durum açık bir şekilde anayasaya, anayasa önünde her kes eşittir ilkesine, hem siyasi partiler yasasına aykırıdır ve hem de devletin hiyerarşisine ve evrensel hukuk kaidelerine ters bir durumdur!

CHP devletin gizli ortağı, yürütme erkinin adeta ayrılmaz bir parçası haline getirilmiştir.CHP Milli Eğitim politikasının esasını teşkil eden Dil ve Tarih algısının şekillendirilmesinde dolaylı olarak söz sahibi kılınmıştır.

CHP'nin mevcut uygulama ile bir şekilde işlerine iştirak ettiği, özerk ve özel yapılar ihdas edilmiştir.. Bu durum Anayasanın eşitlik ilkesine de açıkça aykırı bir durumdur.

6-CHP Bankası olan bir parti görünümündedir ve bu dünyadaki tek örnektir.

Esasen, İŞ BANKASI'nın sermayesi, HİNDİSTAN HİLAFET FONU'ndan “Hilafetin korunması için, dini vergilerden derlenerek” gönderilmiştir..BU PARANIN O GÜN BU MAKSATLA KULLANILANDAN ARTAN KISMININ DİYANET VE VAKIFLAR İDARESİNE AKTARILMASI GEREKİRDİ.

Hal böyle iken bu para, Mustafa Kemal'in özel hesabında tutulmuş, daha sonra Milli Burjuvazinin örgütlenmesi için kurulan İŞ BANKASI'na sermaye olarak aktarılmıştır..

DİNİ VERGİLER'den oluşan bu para bir RİBA/FAİZ Müessesesi olan bir kurumun inşasında kullanılması hukuk ve ahlak dışı bir durumdur.. Bu durum, dine ve dindarlara karşı bir aşağılama, alay anlamı taşımaktadır. Hindistan, Pakistan, Bagledeş, Keşmir Müslümanlarına karşı bir saygısızlıktır.Tarihi bir vefaya karşı dalga geçme anlamı taşır..Bu olay bu haliyle siyasi bir gasb anlamı da taşımaktadır.

Bu paranın bir kısmı Mustafa Kemal hesabına Bankaya ortaklık payı olarak aktarılırken, diger bir kısmı Celal Bayarın ve diger şahısların adına kaydedilmiştir.. Mustafa Kemal'in adına kaydedilen kısımın yönetimi, daha sonra CHP ye intikal ettirilmiştir. Bu durum siyasi partiler arasında eşitlik ilkesini ihlal eden bir durumdur. CHP bir bankanın yönetimine girmiş ve neması ile de başka iki kuruluşla ilişkiye geçilmiştir..

Bu garabetin AİHM, BM İnsan hakları Komiserliği gibi uluslararası divanlarda çözümünden once iç hukuk ve yargı yolu ile çözülmesi gerekir..

Bu hesabın CHP ile ilişiği kesilerek, payının Vakıflar üzerinden Diyanete intikali gerekir.

CHP, Laikçi bir parti ama öte yandan Hilafet Fonunun yöneticisidir.. CHP Solcu bir partidir ama Bankası var.
Yukarıdaki ve aşağıda örnekleri verilen bu durumlar, hukuktan once akla-mantığa aykırıdır.. Garabettir.

7-Ergenokon savcılarının isteği üzerine Maliye Bakanlığı kontrolörleri ve BDDK murakıpları yaptıkları incelemelerde CHP'den Kanaltürk'e aktarılan paraların miktarını ve hesaplara da ulaştılar. CHP'nin Finansbank Mecidiyeköy şubesinde bulunan Yaşam TV hesaplarına, 27 Aralık 2004 ve 13 Nisan 2005 tarihleri arasında 4 milyon 102 bin 109 lira aktardığı belirledi.

8-CHP, Halk TV’ye özel bir bankanın Farabi Şubesi’nden 2 Ağustos’ta 255 bin lira, 16 Ağustos’ta 50 bin lira, 26 Ağustos’ta 60 bin lira, 1 Eylül’de 325 bin lira para aktardı. Transfer tarihlerine baktığınızda 12 Eylül referandum öncesine rastladığı görülüyor.

Başka bir ifadeyle, CHP, referandum öncesi toplam 690 bin lirayla Halk TV’yi fonladı. Müfettiş kimliğiyle her iddianın üzerine atlayan Kemal Bey’in siyasi partiler mevzuatına göre yasak olan para transferine neden giriştiğini izah etmesi gerekir. CHP’nin “reklâm” amacıyla Kanaltürk’e aktardığı 5,5 milyon dolar ve karşılığında teminat olarak hisse almasına rağmen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatmadı.

9-CHP'nin 32. Olağan Kurultayı için hazırlattığı afişlerle ilgili olarak parti hakkında suç duyurusunda bulunuldu. Yapılan suç duyurusunun akıbeti de belli değil.

10-Erzurum özel yetkili Cumhuriyet Başsavcıvekilliği, CHP Milletvekilleri Ahmet Ersin ve Erol Tınaztepe hakkında “Ergenekon terör örgütüne yardım etmek”, “suç delillerini bozmak” ve “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” suçlamasıyla fezleke hazırladı. Fezlekeye rağmen Yargıtay hiçbir inceleme başlatmadı

11-Bursa Cumhuriyet Savcılığı’nın talimatıyla düzenlenen operasyonda yakalanan Mehmet Sefa Pösteki’nin CHP için kestiği 900 bin TL’lik naylon fatura ele geçirilmişti. Pösteki’nin hazırladığı faturaların, Başkent Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi adına CHP’ye kesildiği ortaya çıkmıştı. CHP usulsüzlüğü karşısında Yargıtay Cumhuriyeti eski başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya herhangi işlem yapmayarak görevini kötüye kullandı.

12-Alman Ebert Vakfı’ndan para aldığı belgeler Yargıtaya teslim edilmesine rağmen CHP hakkında iki yıl önce başlattığı incelemeyi, hala sonuçlandırmadı. Bu hukuksuzlukları 28Mart2011’de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına başvurduk ama 28Şubatta brifing alanlar ret etti…

13-Tüm siyasi partilerin ticaret yapması yasak olduğu halde CHP'nin İşbank ticaretine karşı kanunları uygulamadı

14-Terör örgütlerini Ergenekonu destekleyerek adil yargılamayı etkileyen CHP,BDP, İP'e yaptırım uygulanmadı. CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün aralarında akrabası birinin de olduğu iddia edilen PKK lı grubla ilgili olarak “iyi çocuklar” ifadesini kullanması sebebi ile eleştirilmesinin ardından Tunceli'nin Ovacık İlçesi Başsavcısı Murat Uzun'u geçen hafta öldüren PKK'lı ekibin içinde kendisini kaçıran kişilerden birinin de rol aldığı istihbaratı nedeniyle konu gündemden bir türlü düşmediği gibi, Aygün daha da ileri giderek “iyi çocuklar dediğim için pişman değilim” dedi.

Kendini kaçıran teöristlere “iyi çocuklar” diyen, insanlığa karşı savaşan terror örgütünü ve terörü savunan bir siyaset adamını sahiplenen bir partiden söz ediyoruz.. bu durum işkencecisine ve tecavüzcüsüne aşıklıktır.

CHP her fırsatta iktidarı eleştirirken, hemen her yasayı Anayasa Mahkemesine götürürken, öte yandan bu tür yaklaşımlarına son zamanlarda bir de Suriye yönetimi Türkiyeye karşı, PKK üzerinden Hatay ve Tunceli bölgesinde giderek artan örtülü bir savaş sürdürürken, CHP nin, Baas rejimi ve Nuseyri diktatörlüğünün söylemleri ile aynı parallelde mesajlar vererek iktidarın terörle mücadelesinde karşı tarafta yer alır şekilde açıklamalar yapması, sadece siyasi bir muhalefet tavrı olmaktan öte bir anlam taşıdığı kanaatindeyim.. CHP nin bölge milletvekilleri ve bölgedeki örgütü de, bu süreçte Katil ve Diktatör Esad yanlılararına sahip çıkmakta ve destek vermektedir..

CHP nin darbeciler, çetelerle doğrudan ya da dolaylı işbirliklerinden öte, Türkiyeye yönelik sınırımızdan gelen açık, yakın ve sıcah tehdit karşısında izlediği politika, darbecilerden ve devlet içi çetelerden yana takındığı tavır, Kur’an ve Hz. Muhammed’in Hayatı Derslerinin analitik düşünceyi engellediğini söyleyerek ve bu dersleri iptal ettirmeye çalışarak Müslümanlara hakaret etmesi dolayısıyla halkı kin nefret düşmanlığa ve kaosa sevketmesi bu anlamda düşündürücüdür.. CHP insanlığa karşı savaş suçu işlemektedir. Bu konunun soruşturulması gerektiği kanaatini taşıyorum..

SONUÇ ve TALEP :CHP olağan, normal bir parti değildir. Varolmayı haketmiyor.. CHP nin varlığı, hukuka, anayasaya, yasalara, insanlığa, müslümanlara ve diğer tüm siyasi değerlere karşı , fiili ve potansiyel bir tehdittir.. Darbecilerin ve çetecilerin gönüllü avukatlığını üslenen siyasi bir oluşumdur.. Banka ortaklığından ve darbe anayasalarının örgütlediği ve dayattığı kaununi düzenlemelerden nemalanarak varlığını sürdürmektedir..

Bu çerçevede, Devletin ve anayasanın, yasaların varlık ve meşruiyet temelini oluşturan temel değerlerden yola çıkarak, siyasi etik ve bilimsel normlar ışığında, Anayasanın genel kuralları ve Anayasanın 90. Maddesi ile korunan, uluslararası sözleşmelerin oluşturduğu, kurallarına aykırı yorum yapmayı bile yasaklayan Norm Hukuk kuralları ile, Hukuk bilimi ve ahlakı, Türkiye ve dünya gerçeklerinden yola çıkarak, konunun uluslararası divanlara taşınmadan, yargı yolu ile, bilim, ahlak ve hukuka aykırı GARABETe son verilmesi adına, CHP nin kapatılması ve mal varlığının devlete irad kaydedilmesini, İş Bankasındaki hisselerin Vakıflar üzerinden Diyanet İşleri Başkanlığına devredilmesi, CHP nin, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu ile ilişkisinin kesilmesine karar verilmesi için gerekli fezlekenin hazırlanarak Anayasa Mahkemesine gönderilmesi için gereğini bilgilerinize arzederim saygılarımla.

Adem Çevik

timeturk

Haber Haberleri

Suriye yeni bir hikayeye başlarken bize düşen sorumlulukların farkında olmalıyız!
Sistematik bir katliamı "Bahane" olarak görme hezeyanı
Türkiye’deki Suriyeli muhacirler Halep’e dönmeye başladı
Şeyho Duman vefat etti
BM temsilcisine Hamas protestosu