CHP ile BDP elele.. Yanlarında da KCK adı altındaki örgütlenmesi ile PKK var.
Niye böyle söylüyorum?
Çünkü “örgütün emri ile kepenk indiren”, “örgütün emri ile kepenk açan Hakkari’deki esnaf”, AK Parti mitinginde kepenkleri indirmiş. CHP Genel Başkanı geldiğinde ise kepenkleri açmış.
Ne diyelim, hayırlı uğurlu olsun.
Olsun da, benim anlamadığım bir konu var.
Bu mesajla, Hakkarililer ne demek istediler?
“CHP iktidarı döneminde bölgemizde yaşanan 18 bin faili meçhul cinayete onay mı vermiş oldular? CHP iktidarı döneminde hesabı sorulmayan, Mardinli vatandaşlara dışkı yedirilme olayına onay mı verdiler?”
Dışkı yedirilmesine onay mı veriyorlar ki, dışkı yedirenleri mahkemeye sevkeden “AK Parti’ye protesto”, dışkı yedirenleri sorgulamayan “CHP’ye destek” veriyorlar!
Kim bilir, örgütün bir bildiği mutlaka vardır.
Kemal Bey’e destek verdiklerine göre, Silivri’de yargılanan Ergenekonculara da sempati ile bakıyorlar demektir.
Öyle ya; CHP Genel Başkanı Kemal Bey, “Örgüt nerede, söyleyin de gidip, üye olayım” demişti.
O örgütü, en iyi Hakkarililer bilmeliydi.
Olağanüstü Hal’de, Ergenekon isimli derin örgütün yargısız infazlarından, en büyük zararı onlar görmüş olmalılar.
Ama; gördükleri zararı unutmuşlar, Ergenekon’a sahip çıkan CHP’ye destek veriyorlar!
Ne diyelim, haydi hayırlısı!
•
CHP Genel Başkanı, PKK emri ile kapanan kepenkler için şöyle demiş: “Kepenk kapanıyorsa, kepengi kapatandan çok, siyasi iktidarın şunu düşünmesi lazım: ‘Bu kepenkler neden kapanıyor? Siz, kapanan kepenklerden dolayı esnafı, yerel yöneticileri suçlayacağınıza, dönüp kendinize bakmanız lazım. Bir neden var bunda, bir sorun var burada.”
Bu söylem, size tanıdık geliyor değil mi?
BDP’liler de, kınayamadıkları terörist saldırılar sonrasında ne diyorlar: “Kürtler dağa çıkmışlarsa, burada bir sorun var demektir. Karakollara saldırı varsa, burada bir sorun var demektir.”
Yaklaşım aynı.
BDP ile CHP aynı çizgide.
İkisi de, olaylara, “PKK saldırıyorsa, bir sorun var demektir. Saldırandan çok, saldırtana bak” mantığı ile yaklaşıyorlar.
“Uluslararası şer güçlerinin ittifakı ile bir oyun oynanıyor” penceresinden olaylara bakmaya hiç niyetli değiller.
Zorla kepenk indirtiliyor, insanlar tehdit ediliyor, CHP Genel Başkanı ise, “Demek ki sorun var” diyerek, “örgütün tehditlerini meşru” görüyor.. Haklı gibi göstermeye çalışıyor!
•
Kemal Bey Hakkari’de diyor ki, “Kimsenin, halkın oylarıyla seçilmiş belediye başkanlarını aylarca hapiste tutmasını istemiyoruz.”
BDP’ye sahip çıkarak, oy toplayacağını sanıyor. Ama o belediye başkanlarına yönelik suçlamaların, aslında BDP’lilikten de ayrı, PKK lehine çalışma olduğunu unutuyor.
Kemal Bey, PKK sanıklarına sahip çıkıyor.
Ama, “PKK’lılara sahip çıkma”nın adını “seçilmiş belediye başkanı” olarak koyuyor.
Seçilmiş belediye başkanlarına sahip çıkacak idiysen, 1999’da seçilmiş İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan’ı hapse atan Yargıtay üyesi Naci Ünver’in partine olan üyeliğini sildir.
Şiir okuyan belediye başkanını, 4 ay cezaevine attıran oyu kullanan Yargıtay üyesi Yusuf Kenan Doğan’ın CHP üyeliğini sildir..
Sildir ki, “seçilmiş belediye başkanları”na saygılı olduğunu görelim.. “Güneydoğu’daki belediye başkanlarına sahip çıkma”nın arkasında, “PKK’lılara sahip çıkma olmadığı”nı anlayalım.
•
Kemal Bey, dün Hakkari’de bir anısını anlatıyor: “Ben ilk kez Hakkari’ye geliyorum. 80 ili görmüştüm, Hakkari’yi görmemiştim. Bürokratken Van'a geldiğimde, Hakkari’ye gelmek istemiştim, o zaman güvenlik güçleri bırakmadılar, 'Hakkari'ye gitmeniz riskli olur' dediler, bırakmamışlardı.”
Demek ki ne imiş?
Demek ki; Kemal Bey’in bürokratlık yaptığı 1992-1998 arasında, yani CHP’nin kenarından köşesinden iktidarda olduğu dönemlerde Hakkari güvensiz bir ilmiş.
Ama 2011’de, AKParti iktidarında, Hakkari güvenli bir ilmiş.
Eee. Bazen farkında olmadan, gerçekleri de söyleyiveriyor, Kemal Bey!
Veyahut da, oradaki güvensizliğin kaynağı olan PKK söz vermiştir kendisine..
“Gel, sana dokunmayacağız.” O da, daha önce güvensiz bulduğu şehire, bu sebeple gelmiştir.
YENİ AKİT