Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin karşı karşıya olduğu kapatma davasıyla ilgili ilk günlere göre çok daha yumuşak bir üsluba büründü. Bir yandan, yargılama sürecinin mahkemede olacağını söylüyor, bir yandan seçim gecesi konuşmasındaki üsluba geri dönüyor, bir yandan da muhalefetle kapsamlı bir Anayasa değişikliği için uzlaşma arayacaklarını söylüyor.
Burada 'muhalefet'ten kasıt Cumhuriyet Halk Partisi esas olarak. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin tek başına Milliyetçi Hareket Partisi ile 'uzlaşması' çok anlamlı değil, önemli olan CHP ile uzlaşma. Başbakan'ın kastettiği de bu.
Biliyorsunuz, Başbakan Erdoğan, seçimden bir süre önce bir bilim heyetinden sivil anayasa çalışması yapmalarını istedi. Bu çalışma Erdoğan'a ve partisine teslim edildikten sonra epey bir süre de AKP taslağın üzerinde çalıştı.
AKP'nin taslağı ha açıklandı ha açıklanacak derken bir süre önce Başbakan Erdoğan, bütün Anayasa'yı değiştirmeyeceklerini, mevcut omurga yerinde durmak şartıyla kapsamlı bir değişikliği arzuladıklarını söyledi. Yani 'sivil anayasa' rafa kalktı, yerine 'kapsamlı değişiklik' geldi.
Hoş bunun da içeriğini bilmiyoruz hâlâ ama bu arada AKP hakkında kapatma davası açıldı. Dava sonrası AKP'de, Anayasa'nın 68 ve 69. maddelerini değiştirip parti kapatmayı zorlaştırma arayışları ortaya çıktı, hatta 'Gerekirse referandumu da göze aldık' dendi.
Ama sonra anlaşılan referandumdan vazgeçildi, onun yerine büyük ihtimalle parti kapatmayı zorlaştıran maddelerin de yer alacağı daha geniş bir anayasa paketi üzerinde çalışıyor AKP ve bu pakette uzlaşma arayacak CHP ile.
Fakat CHP lideri Deniz Baykal bir ara hafifçe aralar gibi yaptığı kapıyı son günlerce sıkı sıkıya kapattı, sorun sanki AKP'yi kurtarmakmış gibi 'Ben AKP'yi kurtarmam' diyor. Oysa Baykal da biliyor ki mesele AKP'yi kapatıp kapatmama, bu partiyi kurtarıp kurtarmama sorunu değil. Sorun, demokrasi gemisini batırmama, suda yüzer halde tutmaya devam etme sorunu.
Açıkçası ben de merak ediyorum, hem kapatma davasını ortadan kaldıracak, hem laikliği kuvvetlendirip güvencelere bağlayacak hem de demokratik standartlarımızı yükseltecek bir değişiklik paketi nasıl olur, diye.
Acaba diyorum, AKP, tozlu raflardan 1961 Anayasası'nı indirse, 12 Eylül darbesiyle birlikte ortadan kalkan bu Anayasa'yı günümüze uyarlayıcı bazı düzeltmeler yapsa, laiklikle ilgili bazı ekstra güvenceleri Anayasa metnine eklese ve CHP'nin karşısına çıksa, yine hayır cevabı alır mı?
Biliyorsunuz, 1961 Anayasası, tabii darbe yönetimini üstlenen cuntanın Anayasası ama bu Anayasa'nın hazırlanışında CHP'nin etkisi ve katkısı herkes tarafından biliniyor. Kaldı ki, CHP bu Anayasa'yı her zaman her yerde savunmuş bir parti.
Ve zaten bu Anayasa, her bakımdan 1982 Anayasası'na göre çok daha özgürlükçü, çok daha demokrat, çok daha az yasakçı bir metin. Yani, dediğim gibi ufak tefek bazı düzeltmelerle 61 Anayasası'na geri dönmek, aynı zamanda 'sivil anayasa' arayışlarına da cevap verebilir; çünkü bu Anayasa görece daha az tartışılmış bir Anayasa.
Radikal gazetesi