Rıdvan Kaya / Haksöz Haber
Dünyanın gündeminde Paris eylemi, Charlie Hebdo adlı mizah dergisine yapılan saldırı var. Beklendiği üzere eylem yoğun şekilde lanetlenmekte. Küresel sistemin egemenleri açısından gayet anlaşılabilir bir durum. İnşa ettikleri düzeni savunacaklar elbette. Ne ilginçtir ki, “bu saldırı demokrasimize, cumhuriyete saldırıdır” diyorlar. Demek ki, sizin demokrasiniz, cumhuriyetiniz bizim inancımıza, değerlerimize hakaret temeline oturuyor!
Sistemin gönüllü bağlılarının, tâbilerinin tepkileri de anlaşılabilir. Başka türlüsünü düşünemezler. Asla Müslümanların tepkilerini, duygularını, acılarını anlamıyor, anlama çabası da göstermiyorlar. Çünkü kâinatın merkezinde onlar var, doğru ve yanlış ölçüsünü onlar belirliyorlar. Buna uygun düşmediğinizde anında ‘aşırı’, ‘fanatik’, ‘terörist’ damgası yiyorsunuz!
Yazık ki, Müslümanların bir kısmı da onlarla beraber lanetleme yarışına girişiyorlar. Hatta freni tutmayan bazıları işi “masum insanları hedef alan terör saldırıları” söylemine kadar götürüyor. Kim masum? Resulullah’ı (s) alaya alan, milyonlarca Müslümana eziyet eden, hicveden, aşağılayan, tahkir eden tuğyan içindeki bu kendini beğenmiş züppeler mi?
İfade özgürlüğü ve benzeri söylemler bir yere kadar anlamlı ama temelde aldatıcıdır. Fransa bir dergiye engel olmak yerine bir dizi riskli, pahalı sürecin kapısını aralamıştır. Kimse ifade özgürlüğünden falan dem vurmasın, medya bağımsızlığı laflarının ardına sığınmasın! Biz aynı Fransa’nın Garaudy’i kitabından ötürü nasıl mahkum ettiğini biliyoruz. Batı’da İsrail’e yönelik eleştirilerin anında anti-semitizm damgası yiyip safdışı edildiği malumdur!