BBC Türkçe'nin haberi:
82 yaşındaki Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülaziz Buteflika, emekli olmaya hazır değil.
BBC'den Eva Ontiveros'un haberine göre, 2013'te felç geçiren ve sağlığı giderek zayıflayan Buteflika, son 7 yılda 'keşiş hayatı' yaşadı ve kamuoyu önünde hiç konuşmadı.
Buteflika, 5. dönem cumhurbaşkanlığına adaylığını koymaktan ise geri kalmadı.
Yorumculara göre, Buteflika'nın 18 Nisan'daki seçimleri kazanması ihtimali yüksek.
Ancak 20 yıllık iktidarını uzatma çabası toplumun tepkisini çekiyor. Ülke çapında çoğu genç on binlerce kişi, adaylık başvuru sürecinin son anlarına kadar sokaklardaydı.
Başkent Cezayir'in sokakları, geçtiğimiz Cuma günü ve hafta sonu Arap Baharı'ndan bu yana ülkede görülen en büyük protestolara sahne oldu. Polis göstericileri biber gazıyla dağıtmaya çalıştı.
'5. döneme hayır' sloganları yine de Buteflika'ya kadar ulaşamadı. İsviçre'de tedavi görmekte olan cumhurbaşkanı da tepkilere doğrudan bir yanıt verecek durumda değildi.
"Yaşayan ölü" Buteklifa'nın en sert muhalifleri, onu 'yaşayan ölü' olarak niteliyor.
Kuzey Afrika uzmanı Cristina Mas, daha merhametli olan muhaliflerin ise ona "Çerçeve" ismini taktığını söylüyor. Bunun nedeni de, yaşı ve sağlık durumu nedeniyle hiçbir resmi etkinliğe katılamayan Buteflika'yı, genelde çerçevelenmiş bir fotoğrafının temsil etmesi.
Mas, "Buteflika'nın sağlık durumu o kadar belirsiz ki, Pazartesi günü Fransa'nın Cezayir Büyükelçisi 'Buteflika tabii ki yaşıyor' diye bir açıklama yapmak zorunda kaldı" diyor.
Peki Buteflika ülkenin yönetiminde günbegün rol oynayamayacaksa, sorumluluk kimde olacak?
"Güç" kimde? BBC muhabiri Muhammed Yahya, Cezayir'in demokrasi ülkesi olarak görülmekle beraber ordunun bazı üst düzey isimleri ile seçilmemiş iş adamlarından oluşan bir grup tarafından yönetildiğini, onların sponsorluğunda da ekonominin giderek serbest pazara kaydığını söylüyor.
Yahya, bu grup ülkenin yönetimine ilişkin kararları verirken Buteflika'nın kenarda kaldığını belirtiyor.
Kuzey Afrika Uzmanı Mas da bu görüşe katılıyor:
"'Güç' adı verilen bu grup, onlarca yıl boyunca kamu sektörünü elden ele geçirdi ve devlet kurumları bir özel şirketmiş gibi yönetilir oldu. Bu kapalı çemberin başında ise Cumhurbaşkanı'nın erkek kardeşi Said Buteflika ile Genelkurmay Başkanı Ahmed Gaid Salah var."
1990'lı yıllardaki iç savaşa da tanık olan gazeteci Marc Marginedas ise, "Bir çeşit siyasi-askeri mafya olan 'Güç', iç savaş sonrası ülkeye biraz olsun istikrar getirmesi umuduyla başa getirilen Buteflika'nın güçlendiği yıllarda, Cumhurbaşkanının eliyle atadığı ve kontrol ettiği bir gruptu" diyor.
"Kan ve ölümle geçen 10 yıl" Muhammed Yahya, "Bugünün Cezayir'ini ancak 1990'lı yıllara bakarak anlayabilirsiniz" diyor.
Ülke 1960'lı yıllarda uzun ve zorlu bir savaş sonucu Fransa'ya karşı bağımsızlığını kazandı. Ancak savaş yerini kırılgan bir demokrasiye bıraktı. Ordu, 1990 yerel seçimlerini İslamcı grupların kazanmasına engel olmak için seçimleri iptal etti.
Ülkede iç savaş başladı ve 10 yılda 200 binden fazla insan öldü.
Marginedas, "Cezayir'in en karanlık günleri" sonrası 1999 yılında Buteflika'nın iktidara geldiği süreci şöyle aktarıyor:
"Buteflika generaller ve istihbarat örgütlerini kullanarak İslamcı grupları uzakta tuttu. İstikrar isteyenler kusurlu bir demokrasiye razı oldu ve 20 yıl kadar büyük bir sorun yaşanmadı."
Yahya'nın değişiyle "İstikrarın karşılığında siyaset yoksunluğu" anlayışı baş gösterdi. Ancak bu defa yolsuzluk önü alınamaz hale geldi.
Öte yandan bazı uzmanlara göre, Buteflika zayıfladıkça iç çatışmalar farklı bir boyuta ulaştı. Mas'a göre, 'Güç' içinde Buteflika'nın liderliğinin devam etmesini isteyenler ve istemeyenler ikiye ayrıldı.
Cezayir'deki hükümet karşıtı protestoların başında bir lider yoktu ama öğrenciler ile toplumun genç kesimi hep önlerdeydi.
Ülke zaten genç bir nüfusa sahip. Resmi verilere göre 42 milyon kişinin yaşadığı ülkede her 4 kişiden biri 15 yaşın altında.
Buna rağmen resmi verilere göre genç işsizliği yüzde 30.
Marginedas gençlerin giderek Cumhurbaşkanı'nın gözlerden ırak ve dayanıksız duruşundan daha da sıkıldıklarını söylüyor.
Öte yandan petrol gelirlerinin hızla düşmesi ve enerji sektörünün gerilemesi ekonomik krizi derinleştirdi. Uzmanlara göre devlet gıda, yakıt ve konut yardımlarını sürdüremediği gibi istihdam sorununu da düzeltemiyor.
Mas, Kuzey Afrika'da Cezayir'i teğet geçmiş gibi görünen Arap Baharı'nın aslında ülkede bir travma yarattığını söylüyor.
Buteflika yanlılarının topluma Suriye'de milyonlarca kişinin öldüğü iç savaş ve göç krizini örnek verdiğini söyleyen Mas, "İnsanlar bir kaos ortamına girilmesinden kaygılı" diyor.
"O günlerden bugüne kuşaklar değişti. Bugün sokaklar yürüyenler kanlı sivil savaşı hatırlamıyor bile" diyen Marginedas ise şöyle devam ediyor:
"Öte yandan o günleri hatırlayanlar iç savaşta gerçekten neler yaşandığını giderek daha merak eder oldu. Giderek sayıları artan bir kesim, sorularına yanıt bulmak istiyor."