Cezayir, Abdulaziz Buteflika'nın kötü giden sağlığına rağmen 5. dönem için cumhurbaşkanlığına aday olmasıyla başlayan halk protestolarının ardından hareketli bir döneme girdi. Giderek ivme kazanan ve ülke geneline yayılan protestolar karşısında Buteflika, ordunun sözlü müdahalesiyle Nisan 2019'da istifa etmek zorunda kaldı.
Nisan 2019'da görevi bırakmak zorunda kalan Buteflika'nın sonrasında, bu adımı yeterli görmeyen ve sokakta gösterilerine devam eden protesto hareketi, rejimde köklü bir değişim talebiyle gösterilere devam etti. Ancak, özellikle ordunun ve yönetimin bastırmasıyla gidilen Aralık 2019'daki seçimlerde Cumhurbaşkanı Tebbun, birinci turda göreve geldi.
Tebbun göreve gelmesine rağmen protestolarına ara vermeyen Hirak hareketi, gerek yönetimin yargı ve kolluk kuvvetleriyle uyguladığı baskılar gerekse dünyayı etkisi altına alan Kovid-19 nedeniyle gösterilerini Mart 2020'de sonlandırdı.
Tebbun yönetimi, Kasım 2020'de Cezayir'i "eski dönemin aksaklıklarından kurtaracak anahtar" şeklinde tanımladığı bir anayasa için Kasım 2020'de ülkeyi referanduma taşıdı. Ancak, referandum, yüzde 25'in altında bir katılım oranıyla yüzde 68 halk oyuyla kabul edildi.
Cumhurbaşkanı affıyla 33 gösterici serbest bırakıldı
Cezayir'de 22 Şubat 2019'da başlayan Hirak hareketi, gösterileri bırakmasına rağmen sokağın taleplerinin günlük siyasete etkisi devam etti.
Ülkede son olarak "köklü değişim" ve gösterilerde tutuklananların serbest bırakılması talebiyle 17 Şubat'ta yüzlerce kişinin katılımıyla gösteriler düzenlendi.
Ülkede sokağın taleplerini karşılamak sloganıyla yola çıktığı yeni bir anayasayı halk oylamasından geçiren Tebbun, erken seçim için düğmeye bastı ve parlamentoyu feshetti. Yaptığı ulusal sesleniş konuşmasında protesto hareketinden övgüyle bahseden Cumhurbaşkanı Tebbun, Hirak aktivisti 33 kişiyi Cumhurbaşkanlığı affıyla serbest bırakılacağını duyururken göstericilerin bir kısmının ise tutuksuz yargılanarak ailelerine kavuşacağını duyurdu.
Tebbun, kamuoyunda eleştirilerin odağındaki hükümette de 48 saat içinde kapsamlı bir revizyon yapılacağını belirtti ve bu değişikliği dün tamamladı. Kabinedeki 40 bakanlıktan 6'sını fesheden Tebbun, yeni kabinede altı yeni isme de yer verdi. Görevden alınan bazı bakanlıkların icraatları nedeniyle kamuoyunda ve sosyal medyada eleştiri toplayan isimlerden olması dikkati çekti.
Cezayir Cumhurbaşkanı'nın son dönemde Almanya'da toplamda üç ay süren yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedavilerinden sonra ülkeye döndüğünde attığı adımlar, Hirak hareketinin taleplerinin yönetimde karşılık bulduğuna işaret ediyor. Hirak hareketine bağlı tutukluların serbest bırakılması, seçimlerde temsili arttırmaya yönelik adımlar, Tebbun'un seçimlerle parlamentoda yeni dönemi başlatma girişimi ve eleştirilen isimlerin hükümetten çıkarıldığı kabine revizyonu gibi icraatlar, Cezayir sokağının siyasete tesirinin sürdüğü şeklinde yorumlanıyor.
Yolsuzluk soruşturmaları devam ediyor
Son iki yıldaki gösterilerde, ülkedeki siyaset ve oligarşiden yolsuzluğa bulaşanlardan hesap sorulması ortak bir talep olarak öne çıktı.
Buteflika'nın istifasının ardından, ordunun kamuoyu önünde yargıya işaret vermesiyle, ülkenin en etkin isimleri arasında sayılan eski Cumhurbaşkanı'nın kardeşi Said Buteflika, eski başbakanlar, iş adamları, üst düzey bürokratlar, istihbarat şefleri gibi birçok isim hakkında yolsuzluk soruşturmaları başlatıldı. Bunlardan bazıları gözaltına alındı, tutuklandı, yargılamaları tamamlananlardan bazıları hapse mahkum edildi.
Ancak, protestocuların bazıları hızlı seyreden yolsuzluk soruşturmalarını desteklerken bazıları bu soruşturmaların yolsuzlukla mücadeleden ziyade Buteflika ekibinin tasfiyesi için kullanıldığı eleştirisinde bulundu.
Seçim yasası gündemde
Parlamentonun lağvedilmesinin ardından ülkenin girdiği seçim yolunda sıradaki en önemli gündem maddesinin yeni seçim yasası olması bekleniyor.
Cezayir Cumhurbaşkanlığı, geçen ay hazırladığı yeni seçim yasası taslağıyla, seçmenlerin aday listelerinde sıralamayı istediği şekilde seçebileceği "açık liste" sistemine geçilmesini içeren teklifi siyasi partilere gönderdi. Söz konusu adımın, yerleşik siyasetin aday listelerini düzenleyerek yönetime gelecek isimleri belirlemesinin önüne geçilmesinin amaçlandığı yerel basında belirtildi.
Bunun yanı sıra, siyasi partilerin ve bağımsızların aday listelerini İçişleri Bakanlığının değil, geçen yıl kurulan Bağımsız Seçim Komisyonu'nun onaylayacağı taslakta yer aldı.
Adayların, nefret dili ve ayrıştırma kullanmasına müsaade edilmemesi de taslakta dikkati çekti. Adaylara kampanyalarında harcayabileceği üst limitler belirlendi.
Partilerden gelen teklifler doğrultusunda cumhurbaşkanlığına bağlı uzmanların nihai taslak üzerinde çalıştığı belirtiliyor.