Cezayir Seçimlerinde Buteflika Yoktu Ama Askeri Cunta Yine Varlığını Hissettirdi 

Cezayir’deki seçimleri değerlendiren Ahmet Varol, “Abdülaziz Buteflika yoktu. Buteflika aday olamadı ama onun yerine gölgesi seçimleri kazandı. Dolayısıyla değişen bir şey olmadı.” diyor.

Ahmet Varol’un Yeni Akit’teki köşesinde yayımlanan yazısı (14 Aralık 2019) şöyle:

Cezayir’de Cumhurbaşkanlığı Seçimleri

Cezayir’de siyasi mekanizma üzerinde hâlâ büyük bir etkisi olan ordu halktan gelen tepkileri yatıştırmak için Buteflika’yı istifaya zorlamış ve farklı birinin seçilmesine imkan tanıma sözü vermişti. Buna rağmen halk cuntanın gölgesinde yapılacak seçimlere güvenmediğini ortaya koyarak gösterilere ve eylemlere devam etti. Ancak ordu bu kez bir bakıma; “İstemediğiniz adamı çekilmeye zorladık, şimdi de istediğinizi seçebilmeniz için fırsat veriyoruz, daha ne istiyorsunuz?” dercesine göstericilere karşı tavrını sertleştirdi.

Cunta kalıntıları seçimlerin dürüst ve şeffaf olacağı sözü verdi. Bu vaatler de gösterilerin ve eylemlerin yatışmasını sağlamak içindi.

Seçimlerden birkaç gün önce Cezayir İçişleri Bakanı seçim hazırlıklarına rağmen gösterilere devam edenlerin hainler, eşcinseller ve emperyalizmin kalıntıları olduklarını iddia etti. Bu sözler tabii seçimlere güvenmediklerini ve isimlerin değil sistemin değişmesini istediklerini ortaya koymaya çalışanların zoruna gitti. Çünkü rejimin seçim vaadine rağmen sürdürülen gösterilere her kesimden katılanlar vardı. Halkın önemli bir kesimi de seçimlere güvenmediğini o yüzden oy kullanmayacağını ortaya koydu.

Sonuçta 12 Aralık Perşembe günü cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı. Bu kez tabii adaylar arasında Abdülaziz Buteflika yoktu. Fakat sözün başında söyleyelim ki Buteflika aday olamadı ama onun yerine gölgesi seçimleri kazandı. Dolayısıyla değişen bir şey olmadı.

Bizim bu yazıyı yazmamızdan önce Cezayir Seçim Kurulu yaptığı son açıklamada eski başbakanlardan Abdülmecid bin Tebbun’un oyların %58’ini alarak seçimleri kazandığını duyurdu. Bin Tebbun ise Buteflika’nın başbakanlığını yaptığı gibi onun yakın çevresinde duran ve ona açıkça destek veren biri olduğu bilinmektedir. Bu kişinin Cezayir’de siyaset üzerindeki gücünü muhafaza eden cunta tarafından da desteklendiği biliniyor. Ülkede iktidarı elinde bulunduran Ulusal Kurtuluş Cephesi Partisi de kendisi aday göstermemiş ancak adaylardan birini destekleyeceğini, yani kendi tabanını serbest bırakmak yerine bir adaya yönlendireceğini belli etmişti ve Bin Tebbun’u desteklediği biliniyor.

Abdülmecid bin Tebbun’un birinci turda ve önemli bir farkla seçimleri kazanması aslında seçimlerin şeffaf ve dürüst olacağı iddialarına da gölge düşürmüştür. Ortaya çıkan manzara cuntanın gene kendi istediği adamı seçtirmek için seçimler üzerinde birtakım oyunlar oynamış olabileceği şüpheleri uyandırmaktadır. Bin Tebbun’un sandıkların açılmasından hemen sonra kendi zaferini ilan etmesi de bu konudaki şüpheleri güçlendirmektedir. Tabii halkın üçte ikiye yakın bir kısmının seçimlere güvenmediğinden dolayı sandık başına gitmemesinin cuntanın işini kolaylaştırdığı söylenebilir. Ama bu kadar bir kalabalığın seçimleri boykot etmesi, seçimlerin şeffaf ve dürüst olacağı vaatlerinin güven verici olmadığı kanaatinin güçlü olduğunu belgelemektedir.

Cezayir Seçim Kurulu’nun yaptığı açıklamaya göre oy kullanma oranı %41.14’te kaldı. Bu oran ise daha önceki seçimlerdeki orandan düşük. Oranın bu kadar düşük olması rejimin halkı yatıştırmak için seçimi değerlendirmesinin tatmin edici olmadığını ortaya koymuştur.

Evet, Cezayir’de cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı ama seçimi yine halk değil cunta yaptı. Bir yanda halk cuntaya ve sisteme karşı meydanları doldururken öbür yanda bu halka tercihinin sorulması ve onun da cuntanın adamını seçmesi mantıksızdır. Bir yanda cunta halktan gelen tepkiler yüzünden Buteflika’yı istifaya zorlamak zorunda kalırken, öbür yanda Buteflika’nın gölgesinin aynı halka seçtirilmesi seçimlerin şeffaf ve dürüst olacağı vaatlerinin hiç de inandırıcı olmadığını gözler önüne sermiştir.

Seçimler Cezayir halkını tatmin etmeyecektir. Ancak cuntanın bu sonuçları halka karşı resmi şiddeti artırmak için gerekçe olarak kullanması ihtimali var.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!