Cezaevlerinden Raporlara Yansıyan Şikâyet Sesleri Duyulur mu?

Oral Çalışlar, İHD’nin “Mahpusların Diliyle Türkiye Hapishanelerinde Hak İhlalleri” başlıklı raporunu özetlediği yazısında cezaevlerindeki durumu dikkat çekiyor.

Oral Çalışlar’ın “Cezaevlerinden Şikayet Sesleri...” başlıklı yazısını Serbestiyet.com’dan aşağıya iktibas ediyoruz:

Ömrünün 7 yılını, askeri darbeler döneminde hapiste geçirmiş bir gazeteci olarak, cezaevlerini her zaman önemserim. Ülkemizde tutuklanmak kolay, tahliye olmak zordur. Hakkınızda iddianame yazılmadan aylarca hapislerde kalabilirsiniz.

Cezaevlerine egemen mantığı fazlasıyla gözlemleme imkanım oldu. Tutuklu, görevlilerin gözünde, suçludur; hele siyasi suçlamalarla yüzyüzeyse genellikle “vatan hainidir...”

Hapishaneler, bir ülkenin insan hakları raporunun özetidir. Haklar ihlal ediliyorsa, karne kötüdür.

Önümde, İnsan Hakları Derneği’nin “Mahpusların Diliyle Türkiye Hapishanelerinde Hak İhlalleri” raporu bulunuyor. Bu köşeye sığması mümkün olmayan uzunlukta, insana “cezaevleri değişmez” dedirten bir rapor. Kısaca özetleyip sizlerle paylaşayım.

Hak İhlalleri

2017 Kasım ayı itibariyle, ülkemizde 290’ı kapalı olmak üzere toplam 384 cezaevi bulunuyor. Bu kurumların kapasitesi 207 bin kişi. Hapishanelerde 90 bini tutuklu statüsünde, toplam 240 bin kişi var. AK Parti’nin iktidara geldiği 2002'de bu sayı 60 bindi. Hapishanelerde, kapasiteden 33 bin daha fazla insan var.

Asıl konuya gelirsek: OHAL ve KHK’larının verdiği yetki ile mevcut yasal haklardan birçoğu kısıtlanmış durumda.

Tek kişilik ve üç kişilik hücrelerde tutulan çok sayıda tutuklu, birçok haklardan yoksun halde. Keyfi disiplin cezaları uygulanıyor, zamanında ve etkili müdahaleden yoksun sağlık sorunları çok fazla; tedavi edilmeyen ağır hastalar var; tahliye edilmiyorlar.

Tarih değişir cezaevleri gerçeği değişmez.

En temel şikayetlerden biri, yakınlarla görüşmenin kısıtlanması ve savunma hazırlığının imkansız kılınması. Avukat görüşüne getirilen kısıtlamalar yüzünden, sanıklar gerekli evraka ulaşamıyor. Uygulanan tecrit sistemi, davaların belirsizliği ve ağır cezalar, hapishanelerde intihar eğilimini arttırıyor.

“İşkenceye sıfır tolerans” günleri geride kalmış görünüyor. Dernek yetkililerine göre, tutukluların yüzde 90'ı poliste işkence gördüklerini söylüyorlar. Hapishaneler, şehir merkezlerine çok uzak ve ulaşılması zor yerlerde. Birçok hapishanede, tutukluya mektup, gazete, dergi ve kitap verilmiyor ya da çok bekletiliyor.

Mahpuslar özel yaşam alanlarını kapsayacak şekilde kameralarla gözleniyor. Mahpuslar “çıplak arama”dan şikayetçiler. Kimi yerlerde, bu uygulamanın görüşe gelen mahpus yakınlarına da dayatıldığı söyleniyor.

Değişmesi gereken tablo özetle böyle.

Yorum Analiz Haberleri

Sosyal medyanın aptallaştırdığı insan modeli
Dünyevileşme ve yalnızlık
Cuma hutbelerindeki prangalar kırılsın
Batı destekli spor projeleri neye hizmet ediyor?
Kemalizm’e has bu Laiklik Fransa’da bile yok!