Cezaevlerindeki Hak İhlalleri Duyulmuyor

Cezaevlerinin ve hapishanelerdeki tutuklu ve hükümlülerin durumu pek fazla gündeme gelmese de cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri devam ediyor.

Özellikle F tipi hapishanelerde yaşanan hak ihlalleri tutuklu ya da hükümlüler tarafından gönderilen mektuplarda bir bir sıralanıyor. Mazlumder İstanbul Şubesi de cezaevlerinden derneğe gelen ihlal başvuruları ile ilgili çalışmalar yapmakta.

Cezaevi koşulları ile ilgili kapsamlı bir rapor hazırlanabilmesi için birtakım verileri bu sayede toplamaya çalışan Mazlumder, bu çalışmalar sırasında cezaevinden yazılmış bir mektubu da internet sitesinden yayınladı. Aşağıdaki linkten indirebileceğiniz mektupta öne çıkan sorunları ise özetle şu şekilde sıralamak mümkün:

  • Hükümlü ve tutsakların aileleriyle yapacakları telefon görüşmeleri ve ziyaretler haftada 1'den 15 günde 1'e düşürülmüş olup iletişim hakları sekteye uğratılmaktadır.
  • Tek kişilik hücrelerdekiler ile üç kişilik hücrelerde kalanlar arasında iletişim sorunu yaşanmaktadır. Tek kişilik yaşamın getirdiği bir dizi olumsuz koşullara iletişimsizliğinde eklenmesi "yalnızlaşma" duygusunun önünü açmaktadır.
  • Hükümlü ve tutsaklar çeşitli disiplin cezalarıyla, kısıtlı da olsa tanınan, iletişim, sportif ve kültürel aktivitelerden yararlanabilme haklarından evrensel hukuk ilkeleriyle bağdaşmayacak bir şekilde mahrum bırakılmaktadırlar.
  • 1 saatlik havalandırma hakkının uzatılması, aynı ünitede kalan diğer müebbetliklerle birlikte havalandırmaya çıkabilme ve çeşitli sosyal faaliyetlere katılabilme gibi özel yaşam hakları hapishane idaresinin keyfine bırakılmaktadır.
  • Tek kişilik hücrelerinin fiziki koşulları son derece yetersiz ve insan onuruna aykırıdır. Hücrelerin havalandırma ihtiyacını karşılamak için yapılan havalandırma bacaları maksadı karşılamaktan çok uzaktır. Hücrelerin konumları, gün içerisinde hücrenin içine neredeyse hiç güneş girmeyecek şekilde ayarlandığından, mahkûm ve tutsakların sağlıklı yaşam hakları ihlal edilmektedir.
  • Hücrelerdeki havasızlık problemi mahkûm ve tutsaklarda astım, nefes darlığı, akciğer yetmezliği vb. hastalıklara zemin hazırlamaktadır.
  • Hücrelerde düzenli ve sağlıklı bir şekilde yapılması gereken temizlik işlemleri gerektiği gibi yapılmamaktadır. Bunun için ne yeterli ve gerekli malzeme ne de alan bulunmaktadır. Aynı alanda bulaşık, çamaşır, banyo, tuvalet vb. İhtiyaçlarının karşılanmak zorunda olan ağırlaştırılmış müebbetlikler hijyenik ve psikolojik açıdan tam bir işkence ortamına tabi tutulmuşlarıdır.
  • F tipinde 24 saatin 1-2 saati dışında (ki o birkaç saatte de en fazla 7-8 metrelik uzaklık görebilirsiniz) gözün bakış uzamı en fazla 3-4 metredir. Ağırlıklı bölüm ise 1-2 metredir. Bu durum tedavisi imkânsız zararlara neden olmaktadır.
  • Adli 'ağırlaştırılmış müebbetlik' mahkûmlar için 30-40 yıl gibi bir 'yatar' süre konmasına karşın, siyasi 'ağırlaştırılmış müebbetlik' tutsaklar için böyle bir süre bulunmamaktadır. Cezaevi idaresi tarafından hazırlanan müddetnamelerde siyasi tutsakların yatacağı sürenin karşısında 'ölünceye kadar' yazmaktadır.
  • Tek kişilik hücreler, her hapishanenin (koğuş sistemleri de dâhil) hücre cezası için yapılmıştır. Son yasa ile de en fazla hücrede yatış süresi 20 gün olarak belirlenmiştir. Yani açık ifade ile hapishane idaresine karşı ya da hapishane yaşamının de en ağır 'disiplin suçu' (!) işlemiş tutsaklar için "en ağır ceza" çektirilmesi için yaptırılmış hücrelerdir. Oysa ağırlaştırılmış müebbetlikler tıpkı disiplin cezalı gibi (hatta ziyaret-telefon vb. sınırlaması ile) burada ölene kadar tutulacaktır. Hücre cezalarına 20 günle sınırlayan yasa (daha önceleri 30 güne kadar çıkarılmıştı) bu hücrelerde 20 günden fazla yaşanamayacağı için çıkartılmış bir yasadır.

Sonuç olarak; sağlık ve yaşam hakkının ihlali, havalandırma, ısınma ve fiziki koşullardan doğan ihlaller, iletişim hakkının ihlali, keyfi ve kötü muamelenin önüne geçemeyecek hatta önünü açacak hukuki düzenlemeler, temel hakların kullanımının disiplin cezaları yoluyla engelleniyor olması, bu bağlamda en doğal hakların kullanımının özüne dokunur biçimde sınırlandırılması cezaevlerinin rutini haline getirilmiştir.

Mazlumder İstanbul Şubesi bu duruma son verilmesi için yetkililere çağrıda bulunarak, konuyla ilgili takibi ve gerekli çalışmaları yapacağını duyurdu.

Mektubu okumak için tıklayınız…

Hukuk Haberleri

Tolmas Tilovov Özbekistan'a teslim edilmemeli!
Yenidoğan Çetesi davasında ara karar açıklandı
Dezenformasyon yayan Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz hakkında soruşturma başlatıldı
İşkenceye kılıf: Elektrikler kesilmiş!
Yasa dışı bahis soruşturmasında 7 “fenomen”e yakalama kararı