Cezaevi yerine hastane işinin mucitleri!

Ali İhsan Karahasanoğlu

Dün Anayasa Mahkemesi üyesi Fulya Kantarcıoğlu’nun, Vakit’e açtığı davayı yazmıştık. Fulya Hanım’ın dava dilekçesi ile birlikte gelen bir davamız daha var. Bu da HSYK üyesi Ali Suat Ertosun’un davası. Ali Suat Bey de, 15 milyarcık istiyor.

Niçin? “Ertosun, hortumcuları böyle savunmuş” diye bir haber yapmışız da onun için..
Peki, bu haberi durduk yerde mi yapmışız? Hayır..
Paşaların hangisi tutuklama kararı ile karşı karşıya kalırsa, hemen hastalanıveriyorlarmış. Kamuoyunda bu konu ciddi tartışmalara sebep oluyormuş..
Vakit’in acar muhabirleri de, “tutuklama kararı çıkınca hemen hastalanma numarası”nın en başı nereye dayanıyormuş, küçük bir araştırma yapmışlar..
Ve; Etibank hortumcusu Dinç Bilgin ile, İnterbank hortumcusu CavitÇağlar’ı bulmuşlar..
Her ikisi de, 2000’li yıllarda (Devlet Bahçeli’nin devri iktidarı döneminde olduğunu, bahusus hatırlatalım) tutuklanıp cezaevine konulunca “Biz hastayız. Acil durum, hayati mesele söz konusu” deyip, hastaneye sevklerini yaptırmışlar..
Sevk o sevk.. Daha da cezaevine dönmemişler.
Hayati tehlike var diye, aylarca cezaevinde yatmışlar..
Milletin gözünün içine baka baka, hortumladıkları paranın bir kısmını oraya buraya dağıtıp, cezaevinde yatacaklarına, hastanede keyif sürmüşler..
O tarihlerde, biz de Vakit olarak haber yapmışız. “Nedir bu hortumcu patronların hastalığı? Nedir ki, cezaevine girince nüksetti ve cezaevi yüzü görmediler?” diye sormuşuz.
Bir soruş.İki soruş.. Üç soruş...
Sonunda cevap vermek zorunda kalmış, Ceza İşleri Genel Müdürü..
Kim mi Ceza işleri Genel Müdürü?
Yukarıda bahsettiğimiz; bugünkü HSYK üyesi Ali Suat Ertosun Beyefendi..
Peki ne cevap vermiş, Ali Suat Bey?
Cevabı şöyle Ali Suat Bey’in: “Adı geçenlerin hastalıklarının ne olduğunun kamuoyuna açıklanmasının, etik ve insani açıdan doğru olmadığı, ayrıca özel hayatın gizliliği ilkesine aykırılık edeceği düşünülmektedir.”
Vay canına sayın seyirciler..
Adamlar bankalarının içini boşaltmışlar. Kimse “Bu etik midir” diye sormamış.
Paraları zimmetlerine geçirmişler.. Kimse “Bu insani midir” dememiş.
Beyefendilerin yakınları, bu paraları şurda burda yemeye başlamış. “Bu iş özel hayat değil. Sen halkın parasını yiyorsun. Nerden kazandın bu paraları, göster bakalım” diye kimse sormamış!
Ne zaman ki, işler ayyuka çıkmış, bankalarına el konulup, kendileri için de dava açılmış. Tutuklanmışlar. Tutuklanır tutuklanmaz “Biz hastayız” diye cezaevi yerine hastaneye gitmişler..
Halk sorunca da, “Bu adamların hastalığı nedir” diye..
Ali Suat Bey açıklama yapmış: “Açıklama, etik ve insani değildir.”
İşte, cezaevi yerine hastanede gün geçirme numarasını ilk defa bu senaryo ile yapan Dinç Bilgin ve Cavit Çağlar’ın 2000-2001 yıllarındaki bu numaraları ve Ali Suat Bey’in bu olayla ilgili cevabını, 21 Temmuz 2010 günü haber yapmışız.
2002’deki olayı hatırlatarak, “Ertosun, hortumcuları böyle savunmuş” diye..
Şimdi; bu haberde, bu başlıkta ne var?
Söyleyin Allah aşkına.. Vatanını seven, milletini seven insanlar için, böyle bir haberin yanlışlığını, kim iddia edebilir?
Halkın parasını korumak için, bir haber yapılmış.Yıllar sonra, bu haber tekrar hatırlatılarak, haberin takibi yapılmış.
Bunun için ne diye tazminat isteniyor?
Üstelik, olayın üzerinden geçen 10 yıllık sürede, o iki kişinin hayati tehlike ile hastaneye yatmadıkları da ortaya çıkmış. Her ikisi de, (“Allah uzun ömür versin” diyelim) 10 yıl sonra dahi sağlıklılar ve dinç bir şekilde yaşamlarını sürdürüyorlar..
Demek ki o tarihte, adalet ile, yargı ile, doktorlarla dalga geçmişler..
En önemlisi, parasını zimmetlerine geçirdikleri halkla dalga geçmişler..
Ve Vakit te, bunu haber yapmış.
Ali Suat Bey, “Biz o tarihte yanlış yapmışız. İyi niyetimizle, kişilerin hastalıklarının özel olduğunu düşünerek öyle cevap vermişiz. Bu işte bir kastımız yoktu. Ama geçen süre içinde, bu kişilerin serbest kaldıktan sonra hiç hastane yoluna düşmemeleri, bizi aldattıklarını gösteriyor. Vakit’e teşekkür ediyorum. Halktan da, böyle bir yanılgıya düşüldüğü için, kurum adına özür diliyordum” diyeceğine..
“Eyy Vakit.. 15 milyarı öde.. Yoksa...” diye davayı açıyor.
Ve, o iki iş adamının hortumculukları sırasında iktidar olan Devlet Bahçeli Bey de, şimdi kendi iş bilmezliğini unutmuş, o hortumcuların cezalandırılmamasını sağlayan yapıyı, el üstünde tutuyor. Yazık ki ne yazık!

VAKİT