Cenazede ağlayan katil

Yıllar önceydi. Bugün Ergenekon davası dolayısıyla adı geçenlerin çoğunun her hafta resmi geçit yaptığı televizyon programlarının birine konuk olan tekaüt bir savcı, durduk yere bir terörist ve hain tanımı yaptı.

Programcının başıyla onayladığı tanım dehşet vericiydi. Neredeyse stüdyoda olanların dışındaki tüm Türkiye, bu tanıma göre teröristti. Bugünlerde yine bu dava dolayısıyla şeker şerbet gibi bir cümle kullanılıp duruyor; 'hayatlarını terörizmle mücadeleye adamış onurlu insanlar gözaltına alınıyor..."

Sanırım kastedilen terörizm, yıllar önce emekli savcının yaptığı terörizm. Yani bu ülkede özgürlüğü, adaleti, demokrasiyi talep etmek terörist olmak için yeterli neden bu zihniyet için. Eh teröristle yapılacak mücadele de bellidir; bu tanımın içine giren herkes de bir şekilde imha edilebilir yani! Geriye bir tek bu imha operasyonunu destekleyici korku ve dehşet ortamını hazırlamak kalıyor, o da sıradan güvenlik atraksiyonları. Hatırlarsınız, üst düzey bir komutanın 'patlatıyorduk bir-iki bomba kendilerine gelsinler diye' dediğini...

Son tutuklamalar ile beraber medyaya yansıyan birtakım ifadeleri okuyoruz yine bugünlerde. İddialar doğruysa anlıyoruz ki, birtakım insanlar kendilerine yine özel bir terörizmle mücadele 'görev'i biçmişler.

Örneğin Alevi derneği başkanını, Ermeni patriğini öldürmeyi 'dış görev' olarak görenler varmış.

Meselenin bu dehşetli yönünü Doğan ya da CHP medyasından okumak mümkün değil. Onlara bakılırsa birtakım kahramanlar sindirilmek isteniyor!

Ele geçen krokiler, timler, suikast planları filan... Andıç medyası, bunların üzerine elbette gitmeyecek ama bu milleti de bu kadar sersem zannetmemeleri lazım. Yıllardan beri bu kirli entrikalardan canı ziyadesiyle yanmış olan bu millet, ilk defa sifonun çekilme ihtimalinden dolayı sessiz bir şekilde davanın bitmesini, ak ile karanın ortaya çıkmasını bekliyor. Keza yine Holding medyasına göre bu sessizlik davanın arkasında halk desteği olmadığı anlamına geliyormuş!

Ortada şöyle bir tablo var: Bir güruh var ki, kendine göre terörist tanımı yapıyor ve bu tanıma uyan insanlardan oluşan upuzun 'düşman' listeleri oluşturuyor. Bunun bir alt kadrosu ise bu listeyi eline alıp kanlı eylemler planlıyor. Şayet plan işler ise yapılan eylemin ardından medya bu işi kurgulayanların istediğini yapacak ve olay ile alakasız insanları, iktidarı filan hedef alan yayınlar yapacak. Birileri nümayişler, yürüyüşler tertip edecek, cenaze törenleri büyük oyunlara sahne olacak. Eğer emniyet görevini yapıp suikastları olmadan engelleyince de, ortalık yine velveleye verilecek, 'muhalifler susturuluyor, terörizmle mücadele eden kahramanlar gözaltına alınıyor' denilerek yine iktidara yüklenilecek.

Ne âlâ iş değil mi? Benim esas garibime giden ise şu; hani arada gazetelerin üçüncü sayfalarında okuruz. Falanca katil birini öldürdükten sonra bizzat onun cenaze törenine katılıp ağlamış, üzülmüş gibi görüntü vermiş vs... Eminim -Allah göstermesin- herhangi bir Alevi derneği lideri hain bir suikasta kurban gitse cenaze töreni ve sonrasında yine ilk sıralarda bu insanlar yürüyüp belli kesimleri suçlayıp medyayı gaza getireceklerdi. Getireceklerdi, zira düne kadar öyle yaptılar. Abdi İpekçi'den Çetin Emeç'e, Uğur Mumcu cinayetinden Danıştay saldırısına kadar hep böyle oldu çünkü. Şimdi çeşitli ve klasik gargara yöntemleriyle ellerindeki son kitle psikolojisi barutunu da harcıyorlar. Sanki o kadar bomba, kroki, yazışma, plan, program gökten zembille inmiş ve bu dava Tuncay Güney ifadeleriyle başlamış gibi mevzuyu basite indirgemeye kalkışıyorlar.

Ve unutuyorlar elbette. Bu milletin karnı tok artık. Bu toplumun kanına ekmek banarak varlıklarını ve erklerini devam ettirdikleri dönem geçti. Geçmek zorunda. Faili meçhullerin, her türlü melanetin önünü ve arkasını bu millet okuyabiliyor artık.

Holding medyası üzülse de biliyor...

ZAMAN