Son yıllarda TCK 301'in yılmaz savunucusu olarak öne çıkan Cemil Çiçek, taş gibi bir statükocudur.
Öyle ki, mahkeme salonlarında savcıların konumlarının avukatların konumlarıyla eşitlenmesine bile "Türkiye buna hazır değil" diyerek karşı çıkmıştır.
Reformculuk iddiasındaki bir hükümetin adalet bakanlığında böyle bir siyasetçinin bulunması büyük bir çelişkiydi.
Cemil Çiçek artık adalet bakanı değil; ama yeni kabinedeki yeni pozisyonu da büyük bir çelişkiyi –hem de eskisinden daha büyük bir çelişkiyi- ifade ediyor.
* * *Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'in görev alanını öğrenince küçük dilimi yuttum:
Terörle Mücadele Yüksek Kurulu Başkanlığı…
Millî Güvenlik Kurulu'nun tavsiye kararlarının ve görüşlerinin değerlendirilmek üzere Bakanlar Kurulu'na sunulması ve Bakanlar Kurulu'nda kabulü halinde bu tavsiye kararlarının uygulanmasının koordinasyonu ve izlenmesi…
Kamu Yönetimi Reformu çalışmalarının koordinasyonu…
İnsan hakları ile ilgili kurullar ve insan hakları ile ilgili konularda koordinasyon…
Bunlar Cemil Çiçek gibi bir statükocuya verilecek işler mi Allah aşkına?
Mevcut terörle mücadele anlayışının Türkiye'yi selamete çıkaramayacağı ve Milli Güvenlik Kurulu'nun tavsiye kararlarının genellikle devrimci bir süzgeçten geçirilmeye muhtaç olduğu aşikar iken, bu sahanın eski hamamda eski tasla yıkanmayı savunan Cemil Çiçek'e bırakılması hangi akla sığar?
Kamu Yönetimi Reformu (Dikkat buyurun: REFORM) ile statüko şampiyonu Cemil Çiçek nasıl yan yana gelir?
İnsan hakları mevzuları bir 301 şövalyesinin insafına nasıl terk edilir?
AK Parti ya reformculuk iddiasını gözden geçirmeli, yahut Cemil Çiçek'in yeni kabinedeki görev alanını…
* * *Yalnış anlaşılmasın, Cemil Çiçek'le şahsi bir meselem yok. Sadece son yıllardaki 'devlet adamlığını' beğenmiyorum. Yeni dönemdeki icraatlarıyla beni utandırır inşaallah. Utandırırsa onu da yazarım.
Yeni Şafak Gazetesi