Sunumuna cemaat kavramını tanımlayarak başlayan Filiz, cemaati insanların örgütlü bir yapı haline gelmesi sonucu oluşan olgular olarak tanımladı. Cemaatin esasında insani, fıtri bir ihtiyaç olduğunu belirten Filiz, insanın sosyal bir varlık olduğunu ve örgütsel bazda daha verimli çalışmalar yürüttüğünü vurguladı. Ardından cemaatin her alanda kullanılabilen bir olgu olduğunu ve İslam Cemaati kalıbının Mevdudi gibi müffesirler tarafından ümmet kavramına denk geldiğini söyledi.
Osmanlıdan günümüze uzanan cemaat yapılarının serencamını dinleyicilere sunarak sunumuna devam eden Filiz, Osmanlı dönemindeki cemaat yapılarının ontolojik özelliklerine değindi. Akabinde, Osmanlı siyasal sistemi içinde bulunan bazı cemaatlerin yeni Türkiye ile birlikte farklı formlara büründüğünü söyledi. Yeni siyasal sistem ile tekke, zaviye vb. yapıların, uygulanan jakoben tavırlar neticesinde yeraltına çekildiklerini vurgulayan Filiz, çok partili sisteme geçiş yılları olan 1950’li yıllara kadar bu durumun bu minvalde devam ettiğini belirtti. 1950’li yıllara kadar yer altı faaliyeti yürüten bazı cemaatlerin bu yıllardan sonra da form olarak değiştiklerini, dönüştüklerini, asıllarını koruyamadıklarını söyledi. Bu cemaatlerin yeni sistemin bazı özelliklerini kendi bünyelerine alarak seküler bir zemine evirildiklerini vurguladı.
Örgütsel bütünlüklerin tümünün cemaat olarak adlandırılacağını söyleyen Filiz, bu bağlamda Türkiye’deki en büyük cemaatin “Seküler (Laik, Kemalist) Cemaat” olduğunu vurguladı. Özellikle yeni sistem ile birlikte deforme edilmiş tüm yapıların, bahsi edilen seküler cemaat yapısına dolaylı ya da dolaysız katkı sağladığını belirtti.
Filiz sunumunun devamında; Türkiye’de FETÖ bağlamında cemaatlere yönelik algı operasyonlarının arttığını ve bunun halk nezdinde cemaatlere olan tavrı değiştirdiğini söyledi. Cemaatlerin uygulamalarının, yanlışlıklarının hatta inançlarının eleştirilebilir olduğunu, fakat yapılan bu algı operasyonlarıyla “cemaatli” olmanın varlığına itiraz geliştirildiğinin altını çizdi. Bu duruma karşı uyanık olunması gerektiğini söyledi.
Son olarak; Müslümanların bir takım hedeflerinin olduğunu, bu hedeflerin de cemaat şuuru ile gerçekleşebileceğini belirten Filiz, Müslümanların ortak aklına, örgütlü birlikteliklerine, biz olmaya, dayanışmaya, birlikte hareket etmeye ihtiyacımız olduğunu ve cemaatsiz toplumsal taleplerin gerçekleşmesinin mümkün olmadığını vurguladı.
Program soru-cevap faslının ardından sona erdi.