Haksöz Haber
Tatvan Özgür-Der’de cuma seminerlerinin bu haftaki konuğu eğitimci, sosyolog Metin Ava oldu.
“Cemaat Olma Sorumluluğumuz” meselesinin konuşulduğu seminer, Tatvan Özgür-Der’in dernek binasında yapıldı.
Abdullah Öner’in moderatörlüğünü yaptığı seminer, Enes Ece’nin okuduğu Kur’an-ı Kerim ve mealinin ardından başladı.
Metin Ava, konuşmasında şu hususlara değindi:
Cemaat; bir fikir ve inanç etrafında toplanmış kimseler demektir. Cemaat; rastgele, tesadüfen veya şartların bir araya getirdiği insanlar topluluğu değildir. Cemaatin üyeleri de yaptıklarını bilmeyen, hangi şartlar altında bir araya geldiğinden habersiz ve şuursuz kimseler değillerdir.
Cemaat, şuurlu bir birlikteliktir. Kuru kalabalık, yani kitle değildir. Cemaat; aşkı, adanmışlığı ve aidiyeti hisseden tevhid ehli müslümanlardan oluşur. Cemaat olmak; Allah’ın rızasına yönelik ortak bir kararlılıktır. En geniş anlamıyla cemaat; İslam ümmeti topluluğunu ifade eden bir kavramdır. Yeryüzündeki bütün müslümanlar, bu anlamda bir bütün halinde cemaattirler.
Cemaatin ana özelliği; aynı Allah’a, aynı peygambere, aynı dine inanmaları, aynı kıbleye yönelmeleridir. Bu kadar birleri olan bir topluluğun cemaat olmaması mümkün değildir. Birlik ve beraberliğin temel dayanağı ise Allah’ın kitabı Kur’an ve Resulullah’ın sünnetidir.
Cemaat olmanın önemi Kur’an-ı Kerim’de şu ayetlerle belirtilmiştir:
“Toptan Allah’ın ipine sarılın, ayrılmayın.” (Ali İmran 103)
“Sizden, iyiye çağıran, doğruluğu emreden ve fenalıktan meneden bir cemaat olsun. İşte başarıya erişenler yalnız onlardır.” (Ali İmran 104)
“Ey iman edenler, Allah’tan sakının ve doğrularla (sadık) birlikte olun.” (Tevbe 119)
“Şüphesiz Allah, Kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak cehd edenleri (mücadele edenleri) sever.” (Saff Suresi 4)
Cemaat olmanın önemi ayrıca hadislerde de vurgulanmış bir husustur:
“Cemaat rahmettir, tefrika (ayrılık çıkarma) ise azaptır.”( Ahmed b. Hanbel, Müsned: 4/145)
Ebu Hureyre’den (ra) peygamberimizin şöyle dediği rivayet edilmiştir:
“İki kişi bir kişiden hayırlıdır. Üç kişi iki kişiden hayırlıdır. Dört kişi üç kişiden hayırlıdır. Cemaat olmanız gerekir. Muhakkak ki, Allah’ın (yardım) eli cemaatle beraberdir. Allah azze ve celle ümmetimi ancak hidayet üzere cem eder, toplar. Bilin ki, cemaatten uzak duran her kişi ateşe düşer.”
“Bereket cemaatle beraberdir.” (İbn Mâce)
Bir cemaat varsa orada bir lider veya liderlik de vardır. Bu durumda “Lidere veya liderliğe yönelecek itaatin niteliği nasıl olmalıdır?” sorusuna cevap aramalıyız. İtaat, kişilerin şahsiyetlerini ezip boyunduruk altına alacak bir durum olmamalıdır. Farklı karakterleri ve düşünceleri gözeten bir niteliğe sahip olmalıdır.
İstişareye uymak, İslam’ın bizden istediği itaattir. Bununla birlikte benim görüşüm, fikrim kabul edilmedi diyerekten itaatten sapmak da İslam’a aykırı bir durum olacaktır. Dolayısıyla cemaat, bütün içerisinde tek başına hareket etmemek, cemaate aidiyet hissi duyarak uyumlu bir şekilde hareket etmektir. Zira Allah Resulü de ashabıyla istişarede bulunmayı hiçbir zaman gözardı etmemiş, hatta kendi görüşüne aykırı olan durumlarda dahi istişareye uymaktan geri durmamıştır.
Bugün İslam birliğinden bahsedemeyişimizin, yıkıcı savaşlarla ümmet coğrafyamızın tarumar edilmesine seyirci kalışımızın en büyük sebepleri arasında müslümanlar olarak ironik bir şekilde aynı kaynaklardan beslenmeyişimiz olduğunu söyleyebiliriz.
İslam ümmetiyle, yani büyük İslam cemaatiyle duygu düşünce ve eylem birliği kurabilmemiz için Kur’an’a ve sahih sünnete dönmemiz ve bunu pratikte uygulamamız gerekir. Zira İslam ümmeti, bugün teorik olarak Kur'an’a ve sahih sünnete tâbi olduğunu iddia etse de pratikte bunun böyle olmadığını görebilmekteyiz.
İslami cemaatlerin hayır üretebilmesi için muhakkak ki iş yapacak kadrolara ihtiyaç vardır. Bunun için de düşünecek, düşündüğünü dile getirebilecek, dile getirdiğini de hayata geçirebilecek liyakat ve ehliyet sahibi şahıslara gereksinim duyulmaktadır.
Müsamaha ve şefkat olmadan işbirliği yapmanın mümkün olmadığını da belirtmek gerekir. Zira insanoğlu yaradılışı itibariyle hata yapmaya meyilli bir varlıktır. Dolayısıyla en küçük bir yanlışından dolayı insanların dışlandığı, hor görüldüğü bir ortamda birliktelikten, kardeşlikten söz etmek mümkün olamayacaktır. Birlikteliğin, kardeşlik hukukunun olmadığı yerde de hayır üretmek, insanlığa katkıda bulunmak mümkün olmayacaktır. Yüce Rabbimiz Fetih Suresi 29. ayette şöyle buyurmaktadır: “Muhammed Allah’ın elçisidir ve onun safında olanlar, hakkı inkar edenlere karşı kararlı ve ödünsüz, birbirlerine karşı ise çok merhametlidirler.”
Cemaati yüklenen şahısların dava adamı olması ve bu noktada dirençli olması gerekir. Zira İslam davasını yüklenebilmek için bilinçli bir adanmışlıkla beraber bu yolda çekilecek çilelere göğüs gerebilecek dirayet ve metanete ihtiyaç vardır. En ufak zorlukta davayı yüklenmekten geri duranlar, elbette ki şanlı İslam davasını taşıyamazlar.
İlim, marifet ve arkasından gelen muhabbet yol azığın olmalıdır. Bir davayı bilmeden tanımadan aşığı olmazsın. Bu dava uzun soluklu aşk işidir. İhlasına, ilmine, irfanına, takvasına güvendiğin insanlarla bir arada bulunmalısın. Cemaat ehli olmak sadece laf ile olmamalı, asıl dava adamlığını temsil etmekle gerçekleşecektir. İnanarak ve yaşayarak anlattığın bir kelam bin kelamdan daha tesirli olacaktır. Bu yolda dökülenler çok olacaktır. Bugün yanında olanlar yarın başka yerlerde olabilir. İnan kimsenin garantisi yok. O sebeple hiç kimselere takılmadan, arkaya bakmadan hak yolda yürümelisin. Hayatın bereketi senin vesilenle birilerinin daha namaz ehli olmasındadır. Hidayetine vesile olduğun kişiden sadır olan hayır senin tüm yorgunluğunu bitirecek ve sana enerji kaynağı olacaktır. Hareket, bereketi ve enerjiyi meydana getirecektir. Cemaat olmadaki hayır hasenat yolları o kadar çoktur ki kıymetini bilip yerine getirenlere selam olsun. Tüm zorluklarına ve olumsuzluklarına rağmen, kulluğumuzun sürekliliği ve sağlığı açısından cemaat olmak ve cemaat olarak kalmak olmazsa olmazımızdır, cemaatsizlik bir risk, bir vebal, bir uçurum olarak görünüyor. İmam Malik ne güzel söylemiştir oysa: “Cemaatte hoşunuza gitmeyen şeyler, ayrılıkta hoşunuza giden şeylerden daha hayırlıdır.”
Seminer soru ve cevap bölümünün ardından sona erdi.