Cemaat-CHP İttifakı Muta Nikahı Gibi

AK Parti Yüksek Seçim Kurulu Temsilcisi Şeref Malkoç, cemaatin üst yönetimi ile CHP arasındaki ittifakın meşru olmadığını söyledi. Malkoç, 'Adeta muta nikahı yaptılar. 28 Şubat'taki tavırlarından bile daha olumsuz bir noktadalar' dedi.

17 Aralık sürecinin hedeflediği kaotik ortam gerçekleşmediyse de, bu girişimin artçı sarsıntıları ve toplumu istim üstünde tutmaya yönelik 'paralelci' hamleler devam ediyor. Türkiye, siyasi geleceği için çok önemli olan bir seçime, işte bu şartlarda gidiyor. Bu sebeple, 'darbe girişimi, seçim ve hukuk' gibi anahtar kelimelerle özetlenebilecek mevcut durumu konuşmak için sorularımı bu sefer tecrübeli siyasetçi Şeref Malkoç'a yönelttim. AK Parti'nin YSK temsilcisi olan Malkoç'un cevapları, yakın geleceği anlamak bakımından önemli ipuçları içeriyor.

Darbeler görmüş, Türkiye'nin kritik dönemlerinde siyaset yapmış bir isim olarak 17 Aralık'ı siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

17 Aralık operasyonu, hazırlıkları daha önceden başlamış ve bizzat AK Parti'yi hedef alan bir girişimdi. 7 Şubat hadisesinden sonra paralel yapının böyle bir operasyon yapacağı bekleniyordu. Fakat dershane tartışmaları, bu yapının hesapladığı tarihten önce harekete geçmesine yol açtı.

Paralel yapının medya unsurları hükümetin Aralık sonunda düşeceğini bekliyorlardı. Bu konuda çeşitli zeminlerde imâları da oldu. Fakat bunu başaramadılar Planlarını ne bozdu?

Hatırlarsınız, Hasan Iğsız'ın Genelkurmay Başkanlığı'nın önünü açmak için kuvvet komutanlarının ve Genelkurmay Başkanı'nın istifası karşısında Sayın Başbakan hemen yerlerine atamaları yapmış, Sayın Cumhurbaşkanı da bu atamaları onamıştı. Tıpkı bu örnekte olduğu gibi, operasyonun hemen ardından Başbakan'ın İstanbul Emniyet Müdürü'nü zaman kaybetmeden ataması ve bizzat kendi uçağıyla İstanbul'a göndermesi, paralel yapının girişimini akamete uğratmıştır.

Bu darbe girişiminin Türkiye'ye mâliyeti için ne söylersiniz?

Bu operasyonun siyasete, ekonomiye ve toplumsal barışa verdiği zararlar var. Henüz tam bir hasar tespiti yapılamadı. Ama hem Gezi olayları, hem de 17 Aralık ile başlayan süreç, Türkiye'ye dışarıdan ve dışarıdan destekli bir operasyon gerçekleştiğinde milletimizin demokrasiden yana tavır aldığını gösterdi.

ASKERİ CUNTANIN YERİNİ EMNİYET CUNTASI ALDI

17 Aralık ile başlayan sürecin 28 Şubat darbesiyle benzeştirilmesini nasıl karşılıyorsunuz?


28 Şubat'ta devletin içinde yuvalanmış bir grup, devleti ele geçirmeye çalıştı. O günün asker cuntasının yerini, bugünün emniyet ve adalet cuntası aldı. O gün cuntacılık yapanları meşru irade tutup mahkeme önüne çıkardı. 17 Aralık ve 25 Aralık girişimleri için de aynısı olacaktır. Bu er geç tecelli eder.

KASETLE DE OLSA DARBE DARBEDİR

17 Aralık sürecini darbe girişimi sayanlara mukabil, 'Bu darbe ise, hani tank, hani tüfek' diyenler de var. Darbe nasıl olur?


Teorik tartışma da yapılabilir. Ama neticeye, olan bitene bakmak lazım. Siyasetçilere 'Gidip milletten yetkiyi alın ama devleti ben yöneteceğim' demek cuntacılıktır. Paralel yapının söylediği de budur. İster kasetle, ister dava dosyasıyla, ister tankla yapılsın; darbe, darbedir. Bu arada eğer 28 Şubat'ın sermaye, yargı ve medya ayakları ortaya çıkarılabilseydi, bu olaylar gerçekleşmeyebilirdi.

Cemaatin bu darbe koalisyonunda yer alması şaşırtıcı oldu mu?

7 Şubat'ı iyi takip ve tahlil edenler için 17 Aralık şaşırtıcı olmadı. Benim zamanlamayla ilgili tahminim, bu operasyonların Mart ayında gerçekleşeceği yönündeydi. Allah bu millete yardım etti ve paralel yapı erken harekete geçmek zorunda kaldı.

ARALARINDAKİ İLİŞKİ GAYRİ MEŞRU

Cemaat keskin bir dile ve saldırganlıkla hareket etmeye başladı. Cemaat ne yapıyor tam olarak?


Cemaat bugüne kadar meşru ve makul faaliyetleri ile bilinirdi. Bugün cemaatin bazı yöneticileri, AK Parti'ye karşı bir intihar saldırısında bulunuyor. Ama neticede kendi meşruiyetleri ortadan kalkıyor. Meselâ, 17 Aralık öncesinde Fethullah Gülen'e bakış ile 17 Aralık sonrasındaki bakışı çıkıp millete sorun, bu bakış çok değişti. Cemaatin yöneticileri, tabanını CHP'ye oy vermeye nasıl ikna edecek. Bu sosyolojik olarak mümkün değil. Cemaatin üst yöneticileriyle ve CHP arasındaki ilişki meşru bir ilişki değildir, gayri meşrudur. Adeta muta nikahı gibidir. 28 Şubat'taki tavırlarından bile daha olumsuz bir noktadalar.

Peki ya 'yolsuzlukla mücadele' iddiası?

Millî iradeye karşı yapılan bütün darbeler kendilerine masum kılıflar arar. 28 Şubat'ta, 12 Eylül'de, 12 Mart'ta ve 27 Mayıs'ta bunları hep gördük. Yolsuzluk yapan varsa, hukuk ve devlet cezasını verir. Devletin kayıtlarına giren evrak kaybolmaz ve muhatapları karşılığını alır. Ama burada yolsuzluk, bir darbe girişiminin kılıfıdır.

Biraz güçlenen devleti kendisinin sanıyor

Paralel yapının devletin teamüllerini sarsan bir tarzı olduğu görülüyor. Sizin bu konuda görüşünüz nedir?

Devlet ele geçirilmez, devlet yönetilir. Türkiye, çadır devleti değildir. Devletin belli konumlarında biraz güç devşiren her grup, devleti kendisinin zannetmeye başlıyor. Bu devletin verdiği maaşla iş yapan memurlar, bu milletin ve devletin aleyhine çalışamazlar. Bu yanlıştır ve bu yanlışı işleyen herkes hukuken hesabını verecektir.

Devlet kurumlarının bütününü kaplamış bir yapı ile mi karşı karşıyayız?

Bu yapı, yargıda ve emniyette çok önemli bir yekûn teşkil ediyor. Öne çıkan bazı isimler olsa da, asıl o isimlerin arkasındaki derin odakları, planlayıcıları bulmak gerek. Paralel yapıya yönelik soruşturma daha derinlere gidecektir, gitmelidir. Çünkü görüntü, derin bir yapılanma olduğunu göstermektedir. Fakat bunu ortaya çıkaracak olan savcılık makamıdır.

Bu girişiminin fâilleri hukuktan aldıkları yetkileri kullandıklarını söylüyorlar. Ne dersiniz?

28 Şubat darbesini yapanlar da hukukun kendilerine verdiği yetkileri kullandıklarını söylüyorlardı. Bugün de benzer iddialarla hareket edenler var. Ama bu mazeretler, yapılan işin darbe girişimi olduğu gerçeğini değiştirmez.

Seçim sonuçları koruma altında

Türkiye bir yandan da çok önemli bir seçime gidiyor. Siz de AK Parti'nin YSK temsilcisisiniz. Bu seçimle ilgili neler söylersiniz?

30 Mart ve peşinden gelecek seçimler, Yeni Türkiye hedefine yönelik tarihi olaylardır. Türkiye'de her şey tartışılır ama bugüne kadar seçim sonuçları hiç tartışılmamıştır. Çünkü seçimler her zaman yargının yönetiminde ve denetiminde tarafsız olarak yapılmıştır. Sandıkta önemli olan, oyun sandığa sağlam girmesi ve oradan sağlam çıkmasıdır. YSK da bunun için önemli adımlar attı.

Seçimlerin güvenliği hususunda ne gibi adımlar atıldı?

YSK bu seçimde Havelsan ile anlaşarak bütün İlçe Seçim Kurullarına birer tarayıcı koyuyor. Sonuç tutanakları gelir gelmez taranıp bütün partilere gönderilecek. Türkiye'deki 200 bin sandığın sonuçları böylece kısa sürede partilere ve kamuoyuna ulaştırılacak.

AK Parti bu seçimlerden nasıl bir sonuçla çıkacak, öngörünüz nedir?

Seçim sonuçlarıyla ilgili ile ilgili en ufak kuşkumuz yok. Çünkü millet AK Parti'yi ve Başbakan'ı sonuna kadar destekliyor.

Mümtaz'er Türköne'nin içine Çevik Bir kaçmış

28 Şubat ve bugün yaşananlar kıyaslandığında ne görüyorsunuz?

28 Şubat'ta Refah Partisi, bugünün AK Partisi kadar güçlü değildi. O günlerde Refah Partisi'nin kapatılmasını Çevik Bir isterdi, bugün ise bazı gazeteciler parti kapatmaktan söz ediyor. 28 Şubat'ın generallerinin yerini bugün bazı gazeteciler ve akademisyenler almış görünüyor.

Mümtaz'er Türköne'nin son çıkışlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Mümtaz'er Türköne'nin içine biraz Çevik Bir, biraz da Sabih Kanadoğlu kaçmış sanki. Aklen, mantıken, hukuken ve siyaseten söylediklerinin uygun tarafı yok. Bu ülkede kimin, nasıl iktidara geleceği ve iktidardan gideceği bellidir. Bu sözler, yok hükmündedir. Sadece, bu sözü söyleyenin siciline bir leke olarak düşer.

Millet yakalarına yapışacaktır

Darbe girişimcileri AK Parti iktidarıyla ilgili karanlık bir tablo çiziyor. Bu kara propaganda dilini nasıl okumak gerek?

Bugün sıradan olan birçok özgürlük, geçmişte Türkiye'nin utancıydı. Bu ülkede başörtülü olarak hizmet almak bile mümkün değildi. ÖYM'lerin kaldırılması, 30 yıllık çatışmanın durdurulması çok önemli... Paralel yapı, bunların hazzını bize yaşatmıyor. O yüzden bu millet onların yakasına yapışacaktır.

Hukukun önüne çıkacaklar

Darbeci bir yapı varsa işin hukuki boyutu ne olmalı?


Kimin ne yaptığı biliniyor. Kamuoyu, 'Bu iş iddianameye dökülsün ve paralel yapı ortaya çıksın' diyor. Ama acele etmemek, kötü niyetlileri samimi olanlardan tefrik ederek hareket etmek lazım. Hükümetin yaptığı da budur. Ama emin olun ki, yargı ve emniyet içinde yuvalanmış bu darbeci damar hukukun önüne çıkacak.

NİL GÜLSÜM / YENİ ŞAFAK

Röportaj Haberleri

“Suriye’ye geri dönüş tartışması, empati yoksunu ve yersiz”
Türkiyeli bir mücahid ile Suriye devrimi üzerine…
"Solun bir kısmı mezhepçilikten bir kısmı da İslam düşmanlığından Esed'i destekliyor"
Suriye'nin korku hapishaneleri: Sednaya, Tedmur ve Suriye’nin yeni hafızası
"Suriye devrimi Türkiye'nin de zaferidir!"