Cemaat bölümünü Şener mi yazdı

Mehmet Baransu

Aslında bu yazıyı yazıp yazmama konusunda çok düşündüm. Çünkü yazının muhatabı bir meslektaşımdı ve kendisi şuan cezaevindeydi. Ancak kamuoyunu doğru bilgilendirme adına aşağıdaki satırları kaleme almaya karar verdim.

Devrimci Karargâh soruşturması kapsamında tutuklanan Hanefi Avcı’nın Haliçte Yaşayan Simonlar kitabı kamuoyunda çok tartışıldı. Özellikle kitabın sonuna eklenen Cemaat bölümünü, Avcı’nın değil, üç gazetecinin yazdığı iddia edildi. Bu isimlerden biri de Nedim Şener’di.

Şener’le bu konuyu tutuklanmasından önce birkaç kez telefonda konuştuk. Şener, Avcı’nın kitabını piyasaya çıktıktan sonra masasında gördüğünü bana söyledi. Benzer açıklamaları kamuoyuna da yaptı. Hatta Cemaat bölümünü yazdığının, kitabı önceden gördüğünün ispat edilmesi durumunda mesleği bırakacağını da iddia etti. Savcılık ifadesinde de “Avcı’nın kitap yazdığından kitap masamın üzerine gelince haberdar oldum” dedi.

Peki, gerçekler Nedim’in kamuoyuna açıkladığı gibi miydi?

Buyurun buna siz karar verin!

Şener, Avcı’nın kitabı çıktıktan sonra kitapla ilgili Posta gazetesindeki köşesinde çok sayıda yazı kaleme aldı. Bu yazılarından sadece ikisinde kitaba gönderme yaparak, kitaptan üç paragraf alıntı yaptı. Ancak alıntı yaptığı ve köşesine taşıdığı üç paragrafta yer alan “sözde kitap” içindeki metinlerle, kitabın orijinalindeki bahse konu metinler ilginç bir biçimde farklıydı!

Tarih 31 Ağustos 2010 Posta gazetesi... Nedim Şener’in Avcı’nın kitabından alıntı yaptığı yazı:


Peki ne yapmış bu polis şefleri? Avcı kitabında bunu şöyle anlatıyor; ‘Uyuşturucu kaçakçılarına yardım ettiği iddiasıyla tutuklanan Emin (Aslan) Bey hakkında yapılan işlemlere karşı çıktığım için, ona kefil olduğumu söylememden bir süre sonra bu açıklamalarından memnun olmayan’...

İsterseniz birde aynı satırları Avcı’nın kitabından okuyalım: (s. 480-481) “Emin bey hakkında yapılan işlemlere karşı çıktığım, ona kefil olduğumu söylememden bir süre sonra bu açıklamalarından memnun olmayan’...

Devam edelim...

Nedim’in aynı tarihli köşe yazısından:

“... ‘Hrant Dink cinayetinden sonra Ahmet İlhan Güler görevden alındı. Yerine ise normalde hiçbir zaman bu göreve gelemeyecek gerekli niteliler sahip olmayan (sol örgütler konusunda bilgi ve deneyim ile evveliyatında pratik sokak tecrübesi yeterli olmayan), hatta’...”

Yine aynı satırları tekrar kitaptan okuyalım: (S:432-433) “Sonunda Ahmet görevinden alındı, zorlukla Polis Okulunda görev bulabildi. Yerine ise normalde hiç bir zaman bu göreve gelemeyecek gerekli niteliklere sahip olmayan (sol örgütler konusunda bilgi ve deneyim ile evveliyatında pratik sokak tecrübesi olmayan), hatta’...”

Buraya kadar okuduklarımız bir anlamda artçı sarsıntıydı. Tsunamiyi sona bıraktım.

Yine Nedim Şener’in Posta’daki köşesi.

Tarih 20 Ağustos 2010.

Şener, “Korku ülkesi komplo ülkesi oldu” başlıklı yazısında kitaptan şöyle alıntı yapmıştı:

“Bunların (Cemaat) hayatımın bundan sonrasını zindan edeceğini biliyorum, geçmişte birçok örgütün hedefi oldum. Ama bu defakinin başka bir şey olduğunun da farkındayım. Eskişehir gibi güzel bir kentte 200 metrekare evimde dostlarımla mutlu mesut yaşayabilirdim. Ama o zaman insanlığımdan, onurumdan utanırım, herkesi kandırsam kendimi kandıramam.”

Peki, kitapta olduğunu söylediği bu bölümün orijinali kitapta nasıldı?

Sözkonusu satırları bu kez kitaptan takip edelim: (S. 569-570)


Bunların hayatımın bundan sonrasını zehir zindan edeceğini biliyorum, geçmişte birçok örgütün hedefi oldum. Ama bu defakinin başka bir şey olduğunun da farkındayım. Kimseye karışmadan sakin, üç maymunu oynayıp belki de yükselerek hayatıma rahatlıkla devam edebilirdim. Şimdi görev yaptığım Eskişehir gibi çok güzel ve sakin bir şehirde çok iyi bir görevim, sevdiğim meslektaşlarım, iyi bir çevrem var, daha da güzel bir çevre oluşturabilirim, iyi bir düzen kurup burada BEŞ yıl 10 dönüm bahçe içerisindeki 200 metrekare evimde hayatımı rahat ve huzur içersinde geçirebilirim. Ama o zaman insanlığımdan, inançlarımdan, onurumdan utanırım. Herkesi kandırsam da kendimi kandıramam.

Koyu siyahla yazdığım kelimeler, Nedim’in kitapta olduğunu söyleyerek köşesine referans aldığı, fakat kitapta olmayan satırlar. Nedim köşesinde “200 metrekare evimde dostlarımla mutlu mesut yaşayabilirdim” derken kitabın orijinalinde “200 metrekare evimde hayatımı rahat ve huzur içersinde geçirebilirim” cümleleri vardı. İşte o satırlar şu soruları akla getiriyor.

Kitabı okuyucuyla birlikte masasında gördüğünü söyleyen Şener, kitapta olmayan kimi satırları eksik ve fazlasıyla nasıl köşesine taşıdı?

Metinler arası farklılıklar kitabın baskıdan önceki halinin Şener de olduğunu mu gösteriyordu?

Ancak bir kitap editörü ve redaktöründe rastlanabilecek bu metin düzenlemeleri Nedim’de mi bulunuyordu? Bu yüzden mi basılı kitapla köşe yazısındaki alıntılar farklıydı?

Yoksa Nedim’in Cemaat bölümünü yazdığı iddiaları doğru muydu?

Kitapta var olduğunu düşündüğü bölümleri köşesine almış, ancak redaktörün baskıdan kısa süre önce değiştirdiğini fark etmemiş miydi? Nedim, kitabın basılmış son haline bakmadan, acaba kendisindeki metinden direkt copy-paste yaparak köşesine mi alıntı yaptı?

Aslında sorulacak çok soru var ama biz bu faslı kapatıp, kitaba destek veren diğer iki ismin çelişkilerine “yoğunlaşalım!”


mbaransu@gmail.com

TARAF