‘’Cemaat Bilinci, Aile ve Nesil Sorumluluğu’’

Bu hafta seminer programlarında Bartın Özgür Der ’de ‘’Cemaat Bilinci, Aile ve Nesil Sorumluluğu’’ konusu konuşuldu.

Erdal Eker ’in konuşmacı olduğu seminerde kısaca şunlar ifade edildi:

İman, Takva, İbadet Bilinci

Kainatta topluluk halinde yaşam esastır ve insan da nitelikli bir birliktelik kuran yegane canlıdır. Cemaat terim olarak toplanmak, birlikte aynı kıbleye doğru yönelmek gibi anlamlara gelir, Araf 26. Ayette (Ey Âdemoğulları! Size avret yerlerinizi örtecek giysi ve süslenecek elbise verdik. Takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) elbisesi var ya, işte o daha hayırlıdır. Bu (giysiler), Allah’ın rahmetinin alametlerindendir. Belki öğüt alırlar (diye onları insanlara verdik). Rabbimiz nasıl ki takva elbisesinin asıl tesettür olduğunu belirtmiş ve tesettürün bu temel düşüncenin bir yansıması olduğu vurgulanmış ise, aynı şekilde cemaatte Allah’tan sakınmanın yani takvanın zorunlu bir sonucudur.

“Ey iman edenler, Allah’tan sakının ve doğru (sadık)larla birlikte olun.”  (Tevbe, 119), namaz ve diğer tüm ibadetler için aynı eksen korunmuştur. "De ki: Benim namazım da, ibadetlerim de hayatım da ölümüm de alemlerin Rabbi Allah içindir." (Enam-162)

Bu tespitlerden iki sonuç çıkar:

Birincisi İslami meseleler birbirine organik olarak bağlıdır ve hiç biri diğerinden bağımsız olarak ele alınamaz,

İkincisi ise cemaatin salt bir yaklaşım biçimi olmaktan öte bir zarurete tekabül ettiğidir .

Aynı şekilde cemaat kurtuluşa ermenin bir vesilesidir(“İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten men eden bir topluluk bulunsun.  İşte kurtuluşa eren onlardır.” (Al -i İmran, 104)

Cemaat olmanın ekseni de hep birlikte Allah’tan indirilen kitaba sarılmaktır. (Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.)

ve en nihayetinde Cemaati korumanın sonucu diri olmaktır. “Allah’a itaat edin ve Rasûlune itaat edin,  birbirinizle çekişmeyin; sonra korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz gider. Bir de sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” (Enfal: 46)

Resul(a) her hâlükârda birlikte olmayı vurgulamıştır.

Şehirde, köyde, bir yerde, üç kişi beraberken namazı cemaatle kılmazlarsa, onlara şeytan hakim olur. O halde cemaat olun! (Nesai)

“Muhakkak ki şeytan insanın kurdudur, tıpkı tek kalan, sürüden uzaklaşan, kenarda olan koyunu alıp giden davar kurdu gibi.  Sakın bölünmeyin.  Cemaatin, umumun, mescidin yanında olun.”

“Ümmetim dalalet üzerine asla toplanmaz.  Öyleyse cemaatin yanında olun.  Muhakkak ki Allah’ın (yardım) eli cemaatle beraberdir.”

– “Cennetin ortasında oturmak kimi sevindirirse, cemaatten ayrılmasın.  Çünkü şeytan tek kişiyle beraberdir.  İki kişiden uzaktır.”

“Bereket cemaatle beraberdir.''

İslam tarihi arka planına baktığımızda son iki yüzyıla kadar İslam hükümleri bir şekliyle halk arasında yaşanmış ve küffara karşı mücadele İslam devletine ve halifeye tevdi edilmiştir. Ancak Avrupa’daki değişim, dönüşüm ve yayılma fikri ve Osmanlının da yerinde ve zamanında meseleyi okuyamaması siyasal anlamda Müslümanların çöküşünü beraberinde getirmiş ve İslamcılık, milliyetçilik ve batıcılık gibi defans fikirlerle bu akına cevap verilmeye başlanmıştır.

Bu anlamda 20. Yüzyılın başlarındaki İslamcıların entelektüel çabaları olmuş ve sonrada tüm İslam dünyasında “İslami Mücadele” gibi aksiyoner bir kavrama mesele devretmiştir. Yöntemsel tartışmalarda buradan vuku bulmaya başlamıştır.

İslami Mücadele Yöntemleri:

a.Sistem dışı mücadele(ihtilalci); cihadi, örgütçü bir yapısı vardır, sıcak bölgelerin zorunlu bir sonucudur.

b.Sistem içi mücadele(ıslahatçı); daha çok sistematik olarak toplumsal yapıyı modernleştren cahilliye fikrine karşı İslam’ı bir bütün olarak yaşamayı baz alan ve sistem içi araçları da kullanan bir anlayıştır, İhvan, Cemaati İslami, Türkiye İslami grupları vs.

Bizler ıslahatçı çizgiyi esas almak durumundayız.  Bu bakış açısının doğurduğu cemaat anlayışı hareket ve mektep olmayı birlikte mezcetmeyi gerektirir. Nesiller boyu süren kadro, çevre ve diğerleri gibi halkaları vardır ve medeniyet kurma gibi bir düşünceyi de bağrında taşır. Malik bin Nebi' nin dediği hususiyetler burada önemlidir” cemaat biyolojik bir ilkeye dayanmaz, sosyolojik ilkelerle hareket eder.”

İyilik ve kötülük gibi akışkan dinamik iki kavram da bu boyutuyla izah edilebilir. Kötülüğün eğitime ihtiyacı yoktur, iyilik eğitim ve çabayla varolur.

İmkan ve Zaaflarımız

Ahlaki boyut: Ahlak fikirden önce gelir, temel anlayışımız terbiye olmayı sağlamak ve modernizmin konformizm üreten tarz ve araçlarından korunmaya çalışmak olmalıdır.

Aşırı kaygılı bir yaklaşım biçimi bizim sakin ve kulluğun zorlu sonuçlarından uzaklaşmamıza neden olabilir. Asıl korkuyu bulmak yaratılışımızın gerçeğini de yerine getirmeyi sağlar.

İbn-i Hazm’ın tespit ettiği gibi “İstisnasız bütün insanların güzel bulup peşinden koştuğu tek hedefin ne olduğunu araştırdım ve bunun bir tek şey olduğunu gördüm: Kaygı ve korkudan kurtulma... Dünya var olalı beri kaygıyı iyi sayan ve ondan kurtulmak istemeyen bir tek kişi bile yoktur. İşte bu değerli bilgi tam olarak zihnime yerleştiği, bu ilginç sır çözülüp aydınlandığı ve Yüce Allah bu büyük hazineyi düşüncemde açığa çıkardığı vakit, tasadan kurtulmanın gerçek yolunun ne olduğunu araştırmaya başladım. Âlimiyle cahiliyle, iyisiyle kötüsüyle bütün insanların üzerinde ittifak ettikleri bu hedefe ulaşmanın yolunun ahiret kurtuluşu için gerekli amelleri işlemek suretiyle Allah’a yönelmekten başka bir şey olmadığını anladım”.

Ev içi ilişkilerin ihya edici bir tarza dönüştürülmesi

Ev iş hayat ilişkilerinde evi kurtarmak mı, evi istisna tutmak mı?

“Ey Musa ve Harun evlerinizi İsrailoğulları için mescitler haline getirin”

Afaki planda ki düşüncelerimiz enfüsi planda nasıl işliyor, Vefa, tahammül, sabır, sebat ve isar gibi iyi davranışlar ile zan, tecessüs, gıybet gibi çürütücü ilişkilerden beslenen duygular vesaire duygularla nasıl bir kardeşlik hukuk oluşturulacak kardeşlik hukukunun oluşmadığı yerde İslami bir gelenek oluşturulabilir mi?

Tüm bu sunumun sonunda şu soruya cevap aramak durumundayız. Cemaat yorgunluğu olarak tasvir edeceğimiz bir psikoloji yaşanıyorsa bu psikolojinin temel nedenleri nelerdir?







 

Etkinlik-Eylem Haberleri

"Sürünün İçinde Dijital Dünyaya Bakışlar"
Başakşehir’den Gazze direnişine bin selam!
Adana Özgür-Der’de “Emperyalizm ve Siyonizm İlişkisi” konferansı düzenlendi
Özgür-Der Gençliği “İslami Perspektiften Psikoloji” kitabını değerlendirdi
Üniversiteli Müslümanlar sabah namazında Fatih Camii’nde buluştu