28 Şubat’ın mimarlarından, amiral gemisi konumundaki Hürriyet’in internet sitesi, dün eski günlerini hatırladı.
Bugünkü benzer gazetelerin de, haberlerini sunarken, Hürriyet’in internet sitesine paralel başlıklar kullanacağından hiç kuşkum yok..
Ne de olsa, Hürriyet’in internet sitesinin başındaki Fatih Çekirge, ağabeyleri olur..
28 Şubat’ın tüm hortumcularında çalışmış, hem Dinç Bilgin’de, hem Cem Uzan’da, milyar dolarların uçmasına aracı olmuştu Çekirge. Soygunu örtmek için de “irtica” tehlikesini(!) kamuoyuna pompalamıştı.
Şimdi 15 yıl sonra yeniden, Hürriyet’in internet sitesinden kafa çıkarma antrenmanları yapıyor.
Bu antrenman kapsamında, dünkü 29 Ekim bahaneli Anıtkabir yürüyüşünde yaşananları, bakın nasıl ustaca çarpıttı..
Eğer 28 Şubat sürecinde, bir hak talebi ile sokağa dökülen mütedeyyin insanlar aynı muameleye maruz kalsa idi, “Türk bayrağı ile polisin üzerine yürüdüler” diye başlık atacağından emin olduğumuz Çekirge, dünkü “hiçbir hak talebi içermeyen provokatif olaylar”ı şu başlıkla okuyucuya aktardı:
“Sırılsıklam oldu, elinde Türk bayrağı ile böyle yürüdü!”
Göstericileri, nasıl masumlaştırıyor... Hatta kahramanlaştırıyor, görüyor musunuz..
İşte buna, gazetecilik(!) diyorlar..
Haberin aktörlerine bakıyorlar.
Ona göre, saldıranı “kahraman”..
Saldırılanı “saldırgan” olarak takdim ediyorlar..
Bir başka başlık daha:
“Polis, Türk bayrağı açan kişiye böyle tekme attı.”
Aynı olay, İHL gösterisinde yaşansa idi, başlık şöyle olacaktı: “Türk bayrağını kendisine kalkan gibi kullanan aşırı dinci göstericiye polis müdahalesi..”
Hayır, bunları hayalimden uydurmuyorum. Bire bir bu başlıkları atmışlardı, o postmodern darbe sürecinde..
Dünkü gösteri ile ilgili, zıp zıp zıplayan Çekirge’nin şu başlığına ne dersiniz: “Polis biber gazı sıktı, yüzünü Türk bayrağı ile korudu!”
Bunun 28 Şubat gösterileri sırasındaki kullanılan şablonu şöyle idi:
“Kimliklerinin belli olmaması için Türk bayrakları ile yüzlerini örten aşırı dinci militanları, polis biber gazı ile dağıtmakta zorlandı.”
Uydurmuyorum.. Siz de hatırlıyorsunuz değil mi, vicdansızca atılan bu başlıkları..
Çekirge’den bir başlık daha:
“On binler Anıtkabir’e koştu.”
28 Şubat’taki bunun eşdeğeri şöyle idi: “Birkaç yüz kişinin polis barikatını aşarak, yasadışı sloganlar eşliğinde yürüyüşe geçtiği gözlendi.”
Haberin tüm unsurları ile oynarlardı..
“On bin-yirmi bin kişi”, bir kalem oynatması ile “birkaç yüz kişi” olurdu..
“Hak talebinde bulunan insanlar”ın sıfatı, “Yasadışı slogan atmak” olurdu..
İşte bunların gazeteciliği, bu idi..
Tekrar dünkü başlıklara dönelim.
Bir başlık daha:
“Polis tazyikli su sıkınca, yere böyle düştüler.”
Aynı tablonun, 28 Şubat’taki haberleştirme dili ise şöyle idi:
“Polise saldıran köktendinci militanları polis tazyikli su ile durdurabildi. Tazyikli su sonrasında, militanlar çil yavrusu gibi dağıldı.”
“28 Şubat sorgulanacaksa, gazetecilerden başlanmalı” diye, boşuna demiyoruz.
Görüyorsunuz işte, bir kelime değişikliği ile, olaylar nasıl manipüle ediliyor.
Dünkü Hürriyet internet sitesinden bir başlık daha:
“TGB’li gençlere polis engeli.”
Başlıktaki “gençler” kelimesi yerine, “militan” koyun, diğer her şey aynı kalsın.. Haber bambaşka bir havaya dönüşüyor.
Olayı masumlaştırmak mı istiyorsun?
Göstericilere “gençler” diyeceksin.
Göstericilerin, yaptıklarının yüz misli ceza ile muhatap olmalarını mı istiyorsun?
O zaman, onları “yasadışı gösteri” ile.. “Militanlık”la.. “Köktendincilik”le.. “Teröristlik”le tanımlayacaksın.
Yani?
“İHL’li aşırı dinci militanlara, polis engeli” diyeceksin.
Dün gözaltına bile alınmaya gerek görülmeyenlerin 28 Şubat sürecindeki eşdeğer faillerini, bir sene-iki sene hapse attıracaksın!
Bir başlık daha:
“Yürüyüşe gelenler Ankara girişinde durduruldu.”
Oysa aynı eylem, başörtü yasağının kalkması için İstanbul’daki büyük mitinge.. Ankara’daki bir başka mitinge katılmak üzere civar illerden gelen dindar insanların bulunduğu otobüs için yapılsa idi..
İşte o zaman, başlık hemen şu hale dönüşürdü: “Ankara’yı karıştırmak için gelen, aralarında bazı terör örgütlerinin üyelerinin de olduğu ileri sürülen grubu, polis il sınırında durdurdu..”
Bu utanmazların yaptıklarından hesap sorulmazsa..
Her fırsatta, darbeci kafalarını çıkaracaklar ortaya..
Bunlardan hesap sorulmalı.. Sorulmalı ki, darbeler artık gerçekten tarih olsun!
YENİ AKİT