Türkiye’deki sol-sosyalist cenahın kahiri ekseriyetinin mültecilere yönelik algısı gayri insani tutumlar üzerinden şekilleniyor. Komplo teorileriyle bezenmiş ulusalcı ve milliyetçi bir zeminde mülteci sorununu ele alan malum çevrenin konuya dair söylem ve eylemleri de haliyle tutarsız oluyor. Türkiye Solu’nun sahip olduğu ideolojik tutum, birçok konuda olduğu gibi mülteci meselesini de insani bir perspektifle ele almasına imkân vermiyor.
Türkiye’ye gelen/sığınan mültecilerin neredeyse hepsinin Ortadoğu ülkelerinden gelmesi Sol’u ABD’nin merkezinde olduğu komplo teorilerine mecbur bırakırken, gelenlerin İslami kimliğe sahip olması malum güruhu aynı zamanda oryantalist bakışa da gebe bırakıyor. Bu kirli bakış açısının tezahür ettiği film ve diziler de insaf ve merhamet duygusundan uzak içeriklerle konuyu olabildiğince bağlamından kopararak ülkede icra edilen popülist zihniyetin değirmenine su taşıyor adeta.
Bunun en müşahhas örneğini ihtiva eden “Çekiç ve Gül: Bir Behzat Ç Hikayesi” adlı dizi de konuyu gündemine taşıdı...